Biliyormusun, önce neler olmayacak sen olmayınca?
Bir ilkler kutumuz olmayacak,
kesik tırnağımızı, gezdiğimiz şehir kartlarını içine koymayınca.
Sonra posta kutumuz boşalacak,
içinde bir tutam saç taşıyan mektuplar yazılmayınca.
İşte böyle; yaşanması mümkün olmayan,
sensiz bir hayat düşlüyorum.
Sen gidiyorsun güneş gidiyor, ben üşüyorum.
İnanamazsın ama ben şımaramayacağım.
Senden başka kapris yapabileceğim birisini tanıyormusun?
Kız tavlası oynamaz ki erkek adam kadını olmayınca.
Ardından neşem kaçacak,
sebepsiz yere gülmem için pantercik olan kalmayınca.
İşte böyle; yaşanması mümkün olmayan,
sensiz bir hayat düşlüyorum.
Sen gidiyorsun gülüş gidiyor, ben küsüyorum.
Sen anlarsın neden istasyonlara uğramayacağımı.
“Resmini öperim” dersem, bilirsin neden seni karşılamadığımı.
Şimdiden biliyorum, kaçırdığın trenler için sana kızmayacağımı.
Gidilecek yol kalmayacak.
Zil sesinde gece kelebekleri uçuşan o kapı açılmayınca.
İşte böyle; yaşanması mümkün olmayan,
sensiz bir hayat düşlüyorum.
Sen gidiyorsun can gidiyor, ben ölüyorum.