sensizlik sensiz kalsın...
kişisel acılarıma yandaş aradığım göreceli bir zamandan sesleniyorum sensizliğe...
ayrılık, yanlızlığımla bütünleşip ’sensizlik’ darbesini indiriyor bedenime. Ruhum bedenimi acile kaldırıyor. Buz ile ceset arasında dikiş atılıyor yüreğimde adının geçtiği her yere...
kalbimden toprak işgal ettin toprağımın kutsallığını keşfetmeden. Egemenlik savaşımıydı ilişkimizi kurtarmaya çalıştıkça sınırdışı kalışımız. Yoksa yanlış yola girip geri dönmeye cesaretimiz mi yoktu??
seni seviyorum dediğinde ruhen ve bedenen bağlanışımızın kelimelere dökülüşümüydü, yoksa senin anlamsız görüp benim anlamlar yüklediğim duygularımı ören kelimeler miydi?
teninin coğrafyasında mevsim normallerinin dışında kaldı yasadışı dokunuşlarım. Bir mevsimin adını değiştirdiğimizde havası da değişir mi ki senin duygularının adını değiştirip aşk ın saydamlaşması...
nefes almak güçleşiyor beni senden uzaklaştıran her adımımda. Düşlerimin kutsallığı anlamını yitiriyor her bir aşktan bir aşka göç edişimde. Kime dokunsam sana olan duygularımın şeklini alıyor. Kalbimin kilitli bir odasında bekletiyorum senle aynı adı paylaşanları. Seni hatırlamamı hatırlatan rüyalarımı ise idam ediyorum son isteğini sormadan. çünkü biliyorum son isteği isteklerinin son olmaması. Odamda bıraktığın tütsülü kokun ise ağrı ile mumyalanıyor hücrelerime. Sahiplendiğimiz her şarkı adının yerini tutmaya çalışıyor ama tutunamıyor adının kulaklarda verdiği yankılara..
Düşüncelerimizin arasındaki okyonus bir damla göz yaşı etmiyor boğulmak için. Senden kaçtıkça sende boğuluyorum ..
Sensizlikle savaşçak gücüm yok, geri adım attım...
sen gelme ben beklerim...
sensizlik sensiz kalsın!