İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? (Ankebut Suresi, 2)
Yüce Allah, iman ettim diyen kulunu dünya hayatında imtihan edeceğini bildirir. İnsanların yalnızca diliyle ben inanıyorum demesi yeterli değildir; Allah kullarından samimi bir iman ister. İnsanın dünyadaki görev ve sorumluluğu Allaha iman etmek, Kuran ahlakını yaşamak, Rabbinin sınırlarını korumak ve Onun rızasını kazanmaya çalışmaktır.
Dini yaşamaya karar veren insan, şeytanın kendisini saptırmak için göstereceği tüm çabalara rağmen Allahın dosdoğru yolunda yürümekte kararlı olduğunu kanıtlamalıdır. Nefsinin bencil tutkularını Rabbinin hoşnutluğuna tercih etmeyeceğini de davranışlarıyla göstermelidir.
Peygamberimiz(sav) de bir hadisinde; "İman, kalben bilip tasdik etme, dil ile söyleyip ikrar etme, beden uzuvlarıyla da amel etmektir." (Hz. Ali r.a. Kütüb-i Sitte, 16. Cilt , Sf. 492) buyurur.
Allah, imanı yaşamayı kabul eden kulunun karşısına sabır göstermesi gereken zorluklar çıkaracak ve göstereceği tepkilerle onu sınayacaktır. Allah Kuranda Bakara Suresi, 155. Ayette, müminleri korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğini bildirir.
Kuranla haber verilmesine rağmen, iman eden insanın karşılaştığı zorluklara şaşırması doğru değildir. Yaşanan zorluklar sıradan gibi görünen günlük sorunlar ya da büyük bir felaket gibi görünen olaylar olabilir. Samimi mümin, tümüne imtihan gözüyle bakar, Allaha tevekkül eder ve Onu hoşnut edecek en uygun olan davranışı gösterir.
Mümin zorluktan, çileden, beladan kaçmaz; çünkü her şey kusursuz olsa, o zaman sınama olmaz. İmanın denenmesi ve yaşanan zorluklar karşısında imanın olgunlaşması/derinleşmesi, kısacası sağlam olabilmek için insanın zorlanması, canının acıması gerekir.
İmtihan mekanı olarak yaratılmış dünya, yaşadığımız olaylarla sınandığımız, sonsuz yaşamımıza geçiş aşamasıdır. Zorluk yaşamadan ve o zorluk anlarında Rabbimize sadakatimizi, sabrımızı, tevekkül ve teslimiyetimizi göstermeden sonsuz mutluluğa ulaşamayız. Yaşadıklarımızın imtihan olduğunun bilincinde olur ve güzel ahlak gösterirsek, en şiddetli zorluk zamanında dahi Allahın yardımını umut edebiliriz.
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; "Allahın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allahın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)
Allaha gönülden yönelen insan, yaşadığı zorluk ne denli büyük olursa olsun, mutlaka bir kolaylıkla karşılaşacak ve Allahın dilemesiyle doğruyu bulacaktır. İmtihan dünyasının en büyük kazançlardan biri, iman sahiplerinin sınamalar karşısında gösterdikleri güzel ahlak, cesaret ve sabrın, onların ahiretteki derecelerini artıracak olmasıdır. Bu, imtihanın her zaman müminlerin lehine olan sırrıdır.
Yaşadığımız her olayda bir İlahi hikmet vardır. Mümin bu gerçeği her zaman aklında tutar ve daima Allahın hoşnutluğuna uygun tavırlar sergileyerek imtihanını kazanmaya çalışır. İnanan insan imtihana talip olur; imtihanda Rabbini görür ve imtihanını sever. Dünyada yaşadığımız imtihanların ise, umut ettiğimiz sonsuz cenneti düşündüğümüzde hiçbir önemi yoktur.
"Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?" (Al-i İmran Suresi, 142)
Allah aşkı ile yanan kul, imtihanı, acıları Rabbine tam teslim olarak yaşadıktan sonra, alacağı karşılık en güzelidir. Tevekkülünün, sabrının karşılığında sonsuz kurtuluşu kazanır; çile onu cennete ulaştırır.
"Bugün ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar, kurtuluşa ve mutluluğa erenlerdir." (Müminun Suresi, 111)
Fuat Türker