…
Tüm şarkıları tek tek hapsettim sonra
Birini güzel elli bir çocuğun ardından
Birini soğuk kokan beyaz bir ülkenin peşi sıra
Hepsini bir bir çiviledim yalnızlığa
Sokak lambaları ; ağlama duvarlarım
Tren istasyonları ; yüzümü avuçlayan aşk
Karanlık odalar ; üstüme titreyen sevgili
Sonra ;
Turuncu sokak lambalarının altında,
İsmi defalarca düşünülmüş
Sesi var,
Yüzü beyaz,
Nefesi yok oğlumla sözleştim;
Terlerken hayat,
Üşürken bir yerlerde adamın teki
Ve düşerken zaman…
Minicik ellerinde kocaman bir ‘belki’
Sonra ;
Arkama bakmadan koştum
Tren istasyonlarına
Penceremden hızla geçerken sesler ;
Raylara gömdüm yüzümü
Kendimden kaçmaktan soluk soluğa…
Ve odalar ;
Yolumu gözleyen…
Tozlu bir dairede,
Ya da şahşahalı bir otelde…
Solgun nefesli adama ait şefkatli göğüsün
evrendeki yayılımı…
Sonra,
bir sabah
isimsiz bir sokak
isimsiz bir deniz
isimsiz bir gri
kaybolmuş kırlangıçları ağırlıyordu yorgun…
ben artık konuşsam da olurdu sussam da
sonra,
bir akşam,
tarihi atılmamış bir şiir,
sözleri unutulmuş bir şarkı,
artık yanmayan bir çakmak
elinden çekip çıkarıyordu
karanlıktan bir ölüyü
ben artık kalsam da olurdu gitsem de
Şeyda D. Herdem