Önce dünyaya gel, bir buçuk yaşlarında yürümeye, üç yaşlarında konuşmaya başla... Sonra yedi yaşında okula git. On sekizinde okulu bitir, üniversiteyi kazanama. Tak on iki yılın boşa gitsin...
Sonra ondokuzunda, bir fabrikada çıraklığa başla, Sabahın köründe çık, akşamın köründe gel... Erkeksen birde yirminde, yirmibirinde asekere git, kızsan ondokuzunda güvey kapısına git...
Evlen...
Çocukların olsun...
Otuzbeşine, kırkına kadar, hiç soluksuz çalışmaya devam et... Gecen gündüzün olmasın hiç...
Elline, ellibeşine gir... Bağkurdan emekli ol. Ondan sonra çocukların evlensin, terkedip gitsinler seni...
Emekliliğinin doya doya bir yaşayama... Derken torunlarını gör... Mutlu ol...
Altmışında hastalan, vasiyetini yazdırmaya başla, çocukların etrafına toplansın... Neyin var, neyin yok çocuklarına bırak...
Sonra öl... Cenazeni taşısınlar. Getirsinler aile mezarlığına gömsünler... Fatihalar okunsun arkandan... Ebedi uykunla başbaşa kal, sonsuza kadar...
Cenazeyi gömüp gidenlerden birisi de, onun en yakın arkadaşıydı, mezarlıktan çıktuıksan sonra kendi kendine şöyle dedi: " Ulan, o kadar yaşadın da ne oldu be adam?... "