Unutarak git; unuta unuta
birden unutulmaz
ama birden gidilir her kutsal tutuşmadan
ve ölmek için en iyi zaman,
ıslak bir sevi boşluguna sabitleyip bakışlarını
bir otel izbesinde
esmer ve sürgün ve magrur ve hazan bir bakışla
bir şehrin tüm kadınlarını bakışlarına sürgün ettiğin zamandır
nevrotik bir sevişme anı kadar histerik
ve bir sigara
ve bir dudak
ve bir devrilmişlik kadar yanık ve şaşkınca
unut
beni sevdiğini unuttugun garların vehametini...
ve hiçbir telaşla yoksunma
ve öykünme hiçbir üçüncü sayfanın
hiçbir ölü(M) güzeline
çünkü;
ölüm her haliyle en çok hülyalı yanıma yakışır
ki sekerat anlarım hala bir eylülden kalma
son nefesine zani feci bir ıslaklıktır
unutamamaya dair tüm sözcükleri unut
ruhumun arkasındaki ''bela'' gibi.
eski bir ''elestu'' tutulması
hiçbir ihbara itibar etme
' metalik bir ses yoğunluğudur ' de,
geç ömrümden.
yağmuru ve geceyi ve beni bahane ederek
ağla
birden dursun yağmur
ve
' hiçbir yağmur bir intihara bahane olacak
kadar değil henüz '
desin ve ölsün hiçbiryerinden sürgün olduğu anlaşılmayan bir kadın
( gözündeki sürmeden bile )
gece ve yağmur hala ve hep korkutsun
çocukluğunu özlemeye bahane eden
ve her yağmurda
yıkılsın her çocuğun bitirmek üzere olduğu
ve üzerinde bir kadının silik parmak izleri olan
kumdan kaleleri...
Hasan Tan