Sustukça sana yaklaşıyor gönlüm, konuştukça uzaklaşıyorum .
Özellikle geceleri duygular sağanak gibi yağıp ıslatıyor insanı , her nedense .
Duyguları gece galiba insanın .
Duygular gece .
Yıldızlar yahut dolunay aydınlatsa da zaman zaman , gece de daha çok
karanlığın hükümdarlığı egemen .
Sabahın ışığı her yeri kapladığı an , her şey nasıl hızla yer değiştiriyor.
Gündüzler güneş olmasa da aydınlık .
Gece daha derinden gün ışığında hissetmediğim yerden sözler dökülüyor içime .
Canım yanıyor göz yaşarıyor ve sabah olsun ve sussun diye bekliyorum .
Gelecek olanı beklemek ne güzel . Biliyorsun ki olacak . Gün sana da doğacak .
Sevgilinin doğmadığı günlere uyanıyorum .
Evrenin bir sürü sesi var insana güç ve umut olsun pes etmesin , her bittim
dediği an az beklesin dinlensin ve yeniden başlasın diye .
Galiba öyle .
Gözümden yaşlar sicim gibi aktı .
Yastığım ıslansa da hiç bir teselli cümlesinden teskin olmadı gönlüm .
İlla ondan duymak illa ondan görmek istediği şeylerdi ve onun için değersizdi.
İçindeki içimde bir şey , o ise çok dışarıda bir şey .
O kadar çok zaman izi bıraktı ki yalnızlık , varlığın olmayan bir şey .
Yabancı bir şey .
Var olsa ne hissedeceğimi bilmediğim bir şeyi bu kadar derinde
sıcaklık üreten mekanizma nasıl bir şey .
Bu nasıl bir güç yahut kaynak .
Her şeye mazeret dedi .
Hiç bir mazereti mazeretten de saymadı gönül , ne dese anlamadı .
Bazen boşaltmaya da ihtiyacı var insanın dedi, dinlemiyorsun ne yapayım .
Allah sibob gibi imdada gözyaşlarıyla yetişiyor.
Madem varlar , işe yaramasa yaratmazdı herhalde Allah .
Hiç sevmedin gözyaşlarımı bilmez miyim ,ama bak onların tesellisine bıraktın beni.
Hiç gelmemiştin ki nereye gittin ?
Ağlıyorum işte .
Hiç bir an yalnız değiliz değil mi aslında .
Her an yaratanın teselli mendilleri var .
Bu dünyada bizi bize bırakmamış galiba , yeryüzüne yaptığımız kötülükler
gibi kendimize de kıyardık biz, hep kendimizle yahut kendi insan cinsimizle kalsak...
Bazıları dünyaya yazık ediyorlar bazıları da kendilerine .
Sizi yarattım ama sizi size bırakmadım , sizi sizin aklınıza
sizin düşünce yahut eylemlerinize..
O kadar değiştiriyor ki insanı bir gece, bir hormon, yahut bir olay..
Değişmeyen hep doğru olan ve her koşulda aynı kalıp orada olan
bir şeye ihtiyacımız var..
Yoksa boğazımızın düğümlendiği sıkıştığımız her anda
bir yar başından atacağız kendimizi aşağıya.
Geceler kuyu gibi ...
Kuyularda seslendim sana .
Uyuyarak geçirdiğinde fark etmediğin kuyular .
Uyku tutmazsa saliseleri saydığın ve bedenin içinde bilmediğin bir ülke gibi .
Karanlıkta kalmış her ne varsa canlı . yada kedine dair her bilmediğin yada
içe örttüğün her şeyin adı karanlık.
Geceleri gönlüm daha çok konuşuyor , gün ışığı dışarıdan baktığım bir pencere aydınlık .
Bugün bayram , bugün doğum günü , bugün varlığını bilmeyi isteyen
yokluğu kabul etmeyen bir isyan türküsü söyleyen bir gün işte ...
iyi ki vardın , iyi ki varsın bir yerlerde .
Kimsenin duymadığı .
Konuşşam anlaşılmaz ki, gönlünde değerim, sokaktaki bir çöp .
İhtiyacım sana ihtiyaçtan değil , olsam da olur olmasam da daha iyi olur .
Gönlüm sus o zaman.
Sus ve dayanamazsan ağla..
Gün ışıdığında , selamla yeni gün ve sabahı .
-doğum günün kutlu olsun !!!
Olmasam da , olduğun tahtan, duymadığın haykırışlarla susuyorum .
]
Sustukça Sana Yaklaşıyor , Konuştukça Uzaklaşıyorum
Değişmeyen hep doğru olan ve her koşulda aynı kalıp orada olan bir şeye ihtiyacımız var.. Yoksa boğazımızın düğümlendiği , sıkıştığımız her anda bir yar başından atacağız kendimizi aşağıya....