Elektrikler kesildi. Dersime çalışamadım.
-Şimdi. Buradan önce sola, sonra da sağa döneceksin. Biraz ilerle görürsün.
Belleğine güveniyordu. Şıp diye anlayıverdi. Bulmaktan ümidini kesmişti. Yüzüne ve de gönlüne kuşkuyla karışık, umut yerleşiverdi. İyi ki sormuşum diyerek, yeri gelirse sorarak Bağdatı da bulabileceğini anladı. Her şeyi bilecek diye kanun olmadığını, anımsadı. Soru sormanın öğrenmek için, ilk adım olduğunu öğrendi. Çok oyalanmadan söyleneni yapması gerektiğine inandı. Birden içinde, dönüşlerin coşkusunu yaşıyor olduğunu hissetti. Dönüp duruverdi. Döndükçe, başının döneceğini, dönüşlerini tamamladığında anladı. Sağında ki binanın merdiven basamaklarına oturuverdi.
-İçeriye girdiğinde, en son masanın olduğu yere gideceksin. Görürsün.
Gökyüzünü ve kalabalıkları seviyordu. Sessizlik ve gürültü arasında denge kuruyordu. Bu durumla da övünüyordu. Dengeli yaşamının, tahterevalliye çok binmemiş olmasıyla ilgili olmadığının da farkındaydı. Göreceğini görmek için sabırsızlanıyordu. Yürüyüşüne devam ederken, mağazaların vitrinlerine gözünün ucuyla bakıyordu. Detaylı olarak bakamadığı için de üzülüyordu. Pastaların ve çikolataların sergilendiği vitrine sahip, pastaneden içeriye girdi. Tezgâhın arkasında olan ve yüzü devamlı gülen pastane çalışanını, gülerek selamladı. Ayakta koşturmakta olan garsonlara çarpmadan, masaların arasından ilerledi. En son masaya doğru yaklaşırken, gözlerinin gördüğü karşısında, dengesini kaybettiğini anladı. Bir an duraksadı. Yüzüne konmuş olan şaşkınlık ifadesinin uçup, yerine hüzün ifadesi konuverdi.
Yaşadığımız evren sırlarla doludur. Cümleler ve kelimeler sırlarla doludur.
Gözlerinizle gördüklerinize inanırsınız ya da inanmazsınız.
Tam karşınıza çıkacak şeyin, ne olduğundan, nasıl olacağından, habersiz yaşarsınız.
Bazen de görmezden gelirsiniz.
-Tam karşında duruyor. Görmüyor musun?
-Nerede?
-Ne nerede? Neyse.
Göçmen kuşuyum. Uzaklardan geldim. Yorgunum.