TEMMUZ YAĞMURLARI
Vurgun yemiş şafağı, acılarla dağlama
Geldim yolun sonuna, matem günleri yakın
Uğurlar olsun sana, benim için ağlama
Resimler sararınca, dönüp maziye bakın
Ölümsüz dudağına, Ay’ın ışığı dolsun
Hasretin gri rengi, sana gelmeden solsun
Hırçın denizlerdeyim, sığınacak liman yok
Söyle bre vefasız, neden kıydın canıma
Loş uçurumlardayım, önümde çukurlar çok
Söyle bre insafsız, niçin girdin kanıma
Falcı kadına de ki; şimdi saçını yolsun
Gülüm, yıktın köprüyü, ulaşılmaz bir yolsun
Ey! Canımın kıblesi, dindirmedin ağrımı
Yüreğimi avutsan, geçmeden ömrün demi
Taş kesildim kapıda, duymadın ki çağrımı
Seni bağrıma bastım, unutmayasın emi
Anıyla sakladığım, sevdamız bende kalsın
Kuruyunca yüreğin, artık yeşermez dalsın
Buğday kokulu tenin, ayrılık mı doğurdu
Ruha çökünce hazan, zamansız geldi güzüm
Alnımda seher yeli, gecelerim soğurdu
Kanıyor kelimeler, kalmadı artık sözüm
Söyleyin şimdi ona, felekten bir gün çalsın
Sızlayan hatıramı, üzmeden geri salsın
Hayatın çıkrığında, bir iner bir çıkarız
Çırpınmalar faydasız, Araf’ta kaldık gülüm
Aşka çekilen bendi, seller gibi yıkarız
Soldu mevsimin rengi, düşlere daldık gülüm
Söyleyin gidiyorum, arayıp beni bulsun
Solmuş bir resmi kaldı, isterse gelip alsın
Yalnızlık girdabında, türkülerle ıslandım
Temmuz yağmurlarında, vuslatsızım son gece
Kanayan şafaklarda, anılarla puslandım
Tutuştu kalbim sensiz, umut bitti dün gece
Musalla taşındayım, ardımdan namaz kılsın
Yazdığımı okuyup, bensiz gözünü silsin
Hüznün yangınında, kanatlarım kırıldı
Rüzgâr kızıllığında, uzaklara savruldum
Ruhumda erir güneş, dört bir yanım sarıldı
Sordu Bedevi, dedim; hasretimle kavruldum
Kalbimin dehlizinde, esen sıcak bir yelsin
Boşluklarda kayboldum, isterse şimdi gelsin
Coşkun Mutlu / Hüznünşairi