akşam çökmesin diye kısılır mı pencere
bir koşu gidip anlama sızıyor
gelecek dediğin cevabı olmayan soru
durup şıklardan birini eliyor
ihtimal çok şık duruyor aralarında
ışıkları kapatınca sığındığı korkudan
onu çıkartan kelime anne oluyor
üşüyünce hırkaya sarılmak gibi
doğru olmak erdemdir diye içinden konuşuyor
ve gidip yanlışın ellerinden öpüyor
nedense Annesi saçlarını okşarken
uyuya kalmayı seçiyor çocuk
şefkati dindiremiyor bu yüzden
uzun boylu sarı saçlı düşleri yok aslında
hatta toka bile takıyor gecesine
dağılmasın diye
bir ağlasa çözülecek rüzgar savrulacak saçları
bugünkü dersini aldı
adı umut yada umut olmalı
kapıyı çekip çıkıyor dışarda kavga var
kapıyı açıp giriyor içerde kavga
dönmedolaba benziyor günler
hayat her gece aynı yerde indiriyor onu
ruhunda yaramazlık yapıyor
annesinin attığı çimdik yetişir ne de olsa
buralarda bir yerde olmalı
ışıklar sönmek üzere
sülük gibi yapışıyor karanlık
ayağını yalnızlığına göre uzatıyor
annesizliğiyle örtüyor üstünü
gözlerini kapıyor uyuyabilmek için
atlı karıncaları atlatıyor çitlerin üzerinden
bir iki üç . yedibinsekizyüzelliüç
hala siyah bir odanın
hala siyah bir yatağın
hala siyah bir sessizliğin içinde
kalkıyor
annesinin anlattığı son masal için
bir dakkalık saygı duruşuna kalkıyor
oyuncakçıdan aldığı sargı bezleri ve yara bantlarıyla
çocukluğunu tamir ediyor
oysa bir isteği var çarpışan arabadan
bir isteği var
yedibinsekizyüzellidört