Üç beş parça oyuncaktı.
Elindeki, dilindeki,
Aklında ve fikrindeki.
Topladı hepsini bir araya.
Saydı, saydı.
Bir türlü geçmedi "Beş" i.
Sözü de beşti,
Son sevgilisi de, beşinci.
Bir elin parmağı kadardı hepsi.
İşi gücü, bütün konusu.
Hatta, hakkındaki dedikodusu.
"Ne aptalca ve yavan" diye,
İstemeden, fısıldayıverdi geceye.
Bir nefesle verdi,
Tüm sıkıntısını odaya.
Kış ortası açık pencereden,
Uçup gittiler uzaya.
Komikti. Entropi hiç etkilenmedi bundan.
İşi, dağınıklık üstüne.
Milyon kere nefeslese,
Muhtemeldir,
"Daha yok mu ? Göndersene ! "
Diyecekti.
Sonra, uyku gelip esir etmeden,
Üç aşağı, beş yukarı,
Takriben, Üçü beş geçe,
"O" sabaha doğru,
Aldı eline kırık bir kurşun kalem,
Yazdı tüm bunları duvara.
Gitmiş olanın resminin tam yanına.
Gün doğmadan,
Söktü resmi duvardan.
Duvarda çerçevenin izi ile,
Kırık kara kalemin,
İmzaladığı şiir kaldı..
Karşıyakalı Ahmet
14-Agustos-2006 İstanbul
"Sadelikler Üstüne Şiir Kitabı"
Not : Sadelikler üzerine felsefe yaparken değil,
Üstümüze gelen sadelikleri müteakip, üstünden
miadını solduracak zaman geçmeden, basit ve boş muhtevasını yazar iken..