Uçak O

Karakterler tamamen gerçek hayatın ürünüdür. Olaylar tamamen hayal gücünüzün kurgusudur.

yazı resimYZ

Başını kızın yumuşak dizlerine koyduğunda sigarası kıvırcık saçlarını yakacaktı neredeyse.

Dur! dedi kız kıkırdayarak. Hafifçe kafasını itti.

Ne oldu?

Saçın yanacaktı.

Omuz silkti. Şuan umursayacağı en son şey bu olmalıydı. Huzur bir kızın (ya da bu kızın) dizlerindeydi, saçlarında dolaşan uzun titrek parmaklarının ucundaydı herhalde. Belki de sadece ona verdiği dostluğun güvenli sıcaklığındaydı. Selin ilk defa kendini önemli hissediyordu ve gözleri onunkilere sabitlediğinde adeta teşekkür ederim, seni seviyorum diyordu!

Bir yandan hava da iyice kararıyordu, yıldızlar seçiliyordu artık.

Kaça kadar buradayız?

Kız bu soruya sitemli sitemli güldü önce, tek kaşını kaldırdı, sonra gözlerinin en derinine baktı.

Bu kadar çabuk mu sıkıldın?

Derin bu cevap karşısında afalladı, tahmin etmeliydi. Bu yeşil gözler kırık bir kalbin aynasıydı, bunu nasıl unutmuştu? Kız daha önce çok yara almıştı, şimdi yoğurdu üfleyerek yiyordu haliyle.

Saçmalıyorsun. dedi göz devirerek. Doğrulttuğu başını geri koydu kızın dizlerine. Denizi seyretmeye devam etti, çenesini kapamaya karar verdi. Bu anı bozmak istemiyordu, bir daha gelmezdi böylesi. Selin de onu bırakıp gidecekti zaten, tadını çıkarmak en doğrusuydu.

O bunları düşünürken hesaba katmadığı başka bir şey vardı. Bu şeyi yanağına düşen bir damla gözyaşı olmasa fark edemezdi herhalde. Kız parmağıyla hemen sildi göz yaşını Derinin yanağından. Derin ona baktığında karşılaştığı manzara içini yakmıştı.

Ukala tavırlarla onu eğlendiren kız gitmiş, yerine çaresiz, savunmasız ve güçsüz bir çocuk gelmişti. Kız ağlıyordu ve tek sebebi kaybetme korkusuydu. Asıl ilginç olansa, bu anı ilk defa yaşamıyor olmasına rağmen sol yanında aynı sızıyı daha şiddetli hissedişiydi. Bu acıma duygusu değildi, sevgi de değildi. Bu anlayıştı.

Yüzünü kıza döndü hala dizlerinde yatarken ve dudaklarındaki sigarayı alıp söndürdü kayaların birinde. Baktı ona, ben buradayım der gibi baktı. Babasının veremediği güveni verir gibi baktı kızın kan çanağına dönmüş orman gözlerine, darmadağın ifadesine.

Ağlama. . Bunu söylerken sesi titredi onun da.

Ağlamıyorum.

İkisi de güldüler kız akan makyajını silmeye uğraşırken. Lacivert göz kaleminin bıraktığı koyu lekeyi temizlemekten vazgeçip belki otuzuncu sigarayı inadına tekrar yaktığında Derin yine denizi seyre koyuldu. Biraz daha sustular. Kız üç beş nefeste bir sigarasını ona veriyordu, o da üç beş nefes çekip kıza geri veriyordu. Buluşma planlarında bu yoktu, hiçbir zaman da olmamıştı ama her seferinde bunu yaparken buluyorlardı kendilerini. Alışveriş yaparız!, Denize gireriz!, Yürüyüş yaparız sahilde! diyorlardı ama her seferinde bu kayalıklara uzanıp bazen gece olana, bazen sabaha, bazen de sadece sarhoş olana kadar Ege Denizine dalıyordu gözleri. Kızın parfümüyle karışmış dumanlı deniz esintisine öyle alışmıştı ki Derin, her buluşmadan sonra kaybetme korkusu biraz daha artıyordu. Kız için de farklı değildi, alışmaktan ölümüne korkuyordu ama bu kayalıklara gelmeden bir haftadan fazla yaşayamıyordu. Her şey güzeldi ve kızı en çok korkutan da buydu.

Bak! diye bağırdı kız bir anda sigarasını tuttuğu işaret ve orta parmağını yıldızlı gökyüzüne kaldırarak. Derin de hemen gösterdiği yere baktı.

Yıldız kayıyor.

Derin kızın saflığına kahkahalarla gülerken Uçak o! demeyi ihmal etmedi.

Başa Dön