Konuşma başlangıcı: Salı
Nimet Erdoğan
25/03/2014 22:43
Nimet Erdoğan
ve yalnız kalır insan
en acıklı müziklerin bile en gümbürtülü sesler kadar canını yakmadığını öğrenecek kadar yalnız kalır,
kalbindeki en buyuk kırgınlıkları tek tek toplamaya çalışırken, her elini yere uzattığında heybesinden
dökülen umutlar kadar eksilir onca sese onca insana...
kuru ve sık çalıların ardındaki dingin çınar gibi kuru bir kalabalığın arasında yalnız kalmış yaşlanmış bir
ruhtur yalnızlık...
iyileştiremez kimse ne kadar su dökse de dibine, nefes alamaz eskisi gibi narın yaprakları öyle ki yaprak bile kalmamıştır gövdesinde, kimi çıplak görür kimi güler ...
aslında yorgundur çınar ne bası kel olduğu için çıplak nede komik...
sadece yorgun...
ama mutlu olmak ister ya tek bir gün güneşi görmek için her gün cebelleşir rüzgarla, çamurla ve hatta gövdesine
saplanan bıçaklarla dayanır yasamaya,
tek bir gün nefes almak için her gün olen ulu çınar
artık sende anladın görmezden geldiğin yaralarının canını yaktığını
sende gördün gövdene sahte aşkların kazındığını ve kimse görmedi gerçek bir ask için sen nasıl öldün ?
dik durman gururundan bilirim çünkü sen ulusun göklere uzanan bir adın ve seni seven bir suru insan...
sil artık yorgunluğunu sil, akmaz belki kanın, dökülmez gözyaşların ama ben ne bileyim geceleri sessiz ağlamalarını
ya da bilmez miyim ulu çınarlar gibi yaşarken ağlamamanın ne demek olduğunu bilirim ama akmaz ya gözyaşlarım bilmem sanırlar her müzikte oynarım ya sahteden gerçekten gülerim sanırlar yorgunum ya bahane çok insanoğluna bu
gecede uyutmadı sevdam ne kadar basit değil mi keşke senin gibi sussam da sadece yüreğime bakanlar anlasa derdimi...
belkı o zaman yalnız kalmazdı ınsan...