Öyle bir silah ki insan; beklentileri, hırsları, sonu gelmeyen aç gözlülüğü, cehaleti. Öyle bir zindan ki; vicdansızlığı, acımasızlığı, kini, nefreti. Ne işin var burada dedirten. Çekip gidemediğin hayatı nereye saklasan?..
Hayaller gerçek olacak kadar mütevazi ve yine de ulaşılmaz olduğunda nasıl lanet etmeyeceksin yaşadığına?.. Nasıl isyan etmeyeceksin varlığına?.. Ah.
Soruların cevapsız kaldığında, insanlığın sınıflandırıldığında, köleleştirildiğinde özgürlüğün nasıl nefes alacaksın?.. Her an yüzleştiğin hayata-hediye paketi, köprü altı, kenar mahalle- hayatların hepsine nasıl küfretmeyeceksin?..
Çok basit; nefes alıp vereceksin ve dünyanın etrafında dönmesini isteyeceksin. Yalan üstüne yalan yapıp, iftira üstüne iftira atıp hepsini inkar edeceksin. Uyanık olacaksın, köşelerin tümüne mevzilenip tezgah açacak, işini kuracaksın. Kimseye, kendinden olana bile göz açtırmayacak, tek olacaksın. Yüzyılın insan profili olacaksın...
Olur da bir an uyanırsan, büyü bozulur.
Hayatı başka görmeye başlarsın. İnsanların maskelerini fark edersin. Kalbini acıtır o anlar. İnsanlığından utanır, kedere boğulursun. Olur ya, yüreğin taş, vicdanın kör uyanırsan, kan ağlarsın. Gidecek tek yerin Aşk, olur ya... geldiyse...
eylül
eylülNot:
Edebiyat: duygu birikimini yazıya dökmek