Düştü aklıma
Otuz beş yıldan sonra
Boğulmuş Yakup
Ölmüş bir kaşık suda
Mezarlık duvarında
Elimizde sapanlar
Vurduk yüreğimizi
Taşlarım cepte
Şıngır, mıngır salada
Elif-ba okur,
Uzun yaz tatilinin
İlk sübhanekesinde,
Diz kırıp çocukluğum.
Adın ne, sübhaneke ?
Kıs kıs gülmeler
İlahi Selahattin…
Alnında yara
Acır mı, oralarda?
O soğuk kış gününde
Attığım buzlu taşı
Götürdün mü yanında?
Yakup boğuldu
Oyunu kim bozmuştu?
Bendim ihtimal
Titrek ellerimizde
Bilyeler donuyordu
O öksüz yüreğinde
Karanlık soluyordu.
Akşam oldu bak
Ebem bekler diyordun
Ütüp kaçmak yok…
Fırlattığım taş bugün
Yüreğime dokunur
Yumru yumru boğazda
Bilyem gözyaşım olur