Sensiz geçen her dem, bir ömrün eksik yanıdır,
Zamâne dursa da gönlüm, vuslatı bekler, kan ağlar.
Ey yâr, sensizliğin bağrında yanar bir garip âşık,
Kalbim, harâb olmuş bir belde gibi… virâne, tenhâ…
Gözlerinde gördüğüm cennet, şimdi firkatinle cehennem,
Bir tebessümüne kurban ederim ömrümü, ey nigârım.
Bencilliğim midir bilmem, ama seni kendime niyaz ettim,
Her duamda, her secdede, adını gizledim gözyaşlarımla.
Zikrinde tükenir her gece, sabahı beklemeden,
Uykusuzluk, sensizliğe yazılmış ebedî bir mersiyedir.
Ne vâveylâlar ettim içimden, ne feryâd-ı gizliler…
Lâkin duymadın, çünkü uzaklarda yankı sessiz kalır.
Ey dilberim, sen benim bahârım, benim nevbahârım,
Sensizlikle solan her çiçek, adını andıkça yeşerir.
Sevda dedikleri bir yükse, ben onu seninle taşırım,
Ve her adımda “sen” diye inleyen bir gönlüm var benim.
Seni sevmek, bir beyit gibi ağır;
Ama seni sevmemek, bir yemin gibi haram bana.
Aşkınla yanmak, kül olmaksa kaderim;
Ben o ateşte her gece yeniden doğarım sana.
Atanur demir