Son on yıldır kafamda değirmen taşı gibi dönüp duran ve tekrar tekrar zihnimi kemiren bir soru, Diyarbakırda patlayan bombayla yeniden zihnimi bulandırdı.
Gencecik insanların yaşama hakkını elinden alan, analarını babalarını kardaşlarını bu yavrulardan ayıran zalim, mendebur ve alçak, efsel-i mahlukatın yaşama hakkı olmalı mı?
Eğer olacaksa bu hak sadece ve sadece devlete mi ait olmalıdır. Ölen kişinin birinci derecede yakınlarının bu olayda söyleyecek bir sözleri vardır ve bu katilin yaşama hakkı üzerinde görüş bildirme yetkileri olması gerektiğini düşünüyorum.
Kamu vicdanı dediğimiz şey gerçekten derinlerimizde olan adalet duygusu ise bu vicdan şu anda sızım sızım sızlıyor. Eğer bir referandum yapılsa toplumun % 85-90 'a yakını (temkinli bir sonuç veriyorum) bu kişinin katlinin gerektiği konusunda su götürmez bir şekilde evet diyecektir. Aksi bir sonuçta ülkeyi terk etme garantisi veriyorum yetkililere (ne de olsa bugünlerde moda)
Hal böyleyken bu aşağılık insana benzeyen zavallı, hapishane köşelerinde bizim vergilerimizle finanse edilerek hayat hakkına tabi olacak, pes doğrusu, bu konunun irdelenmesi zamanı geldi geçiyor.
Evet yasalarımız amenna , saygılıyız lakin bu yasaları da biz yaptık, bize sorun seçenek verin kamu vicdanını yansıtsın diyorum. Sapıkları, katilleri, hırsızları ve devleti sömürenleri cezalandırmayan yasaları sevmiyoruz, bu toplum ideal bir yaşama düzenine kavuşacaksa haydi buyrun adalet dağıtmakla başlayalım insanımıza, öldürülene-yakınlarına yani ateşin düştüğü yere bir sor diyoruz devlet baba, sor bakalım yüreği ne der ne ister, başka bir diyeceğim yoktur, bir tek isteğim var mazlumun ahı kalmasın yerde.