Yazılarım - 7

Cesaretle yaşamak gücünü çimlendirin yüreğinizde, o yeşillik size yaşama gücü verecek.

yazı resim

Hangisi gerçek?

Sevda...koskoca bir düş!
İnsan isteyince bir şey olmuyormuş, bildim...Ve..artık şuna inandım ki, kendini arıyor insanoğlu sevdiğinin yüreğinde..Bir ayna tutuyor o yüreğe ve kendi gibi olsun istiyor.Aynalar kırık yar...Bak, ne çok oldu suretim...Hadi bul kendini bende..Yok...Her yürek bir ömür...ve her ömür bir dehliz...Kim bilir...o dehlizlerde rastlaşır mıyız bir daha? Bilemem...Bildiğim sadece aşkın büyüsünün tez geçtiği ve mıknatısın kutuplarının çok çabuk yön değiştirdiği...Bildim ki insan, kendine bile yabancıyken bir başka yürekte barınamıyormuş.Anladım ki bencillik sararsa yürekleri, sağır olurmuş kulaklar. Hissettim ki soğursa yürek, geri gidermiş ayaklar...Yüreğim ağladı...Ağladı da sustum yar...Dileklerimin en güzelini altın tas içinde sana sunarken en altta kalbim de olsa, kanma...Yüreğim değildir o...Sadece bir surettir...Çünkü yüreğim senin ellerinde öldü...Bak avuçlarına...Gördün mü...duyarsızlığı sarmış sarmalamışsın yüreğime ve boğmuşsun onu...De bana, hangisi gerçek?

25.10.2005/Serap Hoca

----------------------

Hayata ve Cesarete Dair

Denizin sonsuzluğundan korktuğum anlar olur çok uzaklara açıldığımda...Neden bu korku? Sanırım,bilinmezliklerden kaynaklanıyor bu korkum diye düşünürüm. Bir an dururum; yüzmek, açılmak daha uzaklara ya da geri dönmek sahile.... Bu ikilem içinde kalırım bir an ve sonra son hız kulaç atarım gözlerimi kapatır. Ta ki yorulduğumu hissettiğim ana kadar.
Sonra, sırt üstü yüzerim biraz dinlenir, göğü seyrederim. Akşam üzerinin serinliğinde güneş ne güzel, bulutlar tablo gibi. Hayatın bilinmezliği göğe resmedilmiş sanki. Bir ak güvercin olsam, varsam o bulutların yanına, baksam oradan denize, tarlaya ve kendini hiç bir şey sanıp aslında çok şey olan insana.
Bu gün de yaşanıp giden günlere kaydedildi.Hayata da böyle bakıyorum; yüzmek gibi, uçmak gibi, yürümek gibi bir hedefedir yönelişimiz. Bıkmadan, yorulmadan,yeniliklere ulaşmak için, ruhumuzdaki karanlıklara ışıklar göndermek için Korku olmamalı bu hedefte, çünkü tökezlenir düşeriz.
Cesaretle yaşamak gücünü çimlendirin yüreğinizde, o yeşillik size yaşama gücü verecek.

29.12.2004/ Serap Hoca
-----------------------------------

Hazan Yaprağım

bir gün nasıl bilinmez bir yaprak,sürüklenir rüzgarın esintisiyle düştüğü yerlerden...hazan yaprağıdır bu...rüzgar çarparken onu önüne katıp, vururken dağ taş yaprağa...kuruyan yaprak incinir, kırılır.... yokluğa karışmak üzereyken bir kırmızı papuçlu çocuğun ayaklarının dibinde bulur kendini...çocuk, eğilir alır onu ve büyük bir itina ile evine götürür...düşünür yaprağa bakıp...yazık olmuş der, kim bilir dalında ne güzeldi diye düşünür...bir ağaç resmi yapar koca gövdeli, yemyeşil yapraklar çizer her yerine...bir yaprağı çizmez..oraya yerdeki hazan yaprağını yapıştırır büyük bir özenle...ve en canlısından yeşil bir boya alır eline...fırça ile...incitmeden boyar sararmış yaprağı...ne güzel oldu,der sevinçle...dedesinin mezarının etrafındaki kuru yaprakları hatırlar...hiç kuru yaprak olmasa ne güzel olur,diye düşünür buruk buruk...gözlerinden sevgiyle akan gözyaşı,damlar resimdeki hazan yaprağına...üzülür çocuk, resim ıslandı diye...o da ne! nasıl canlandın öyle hazan yaprağım...sevgimle yaşa.,diye el çırpar sevinçle.

12.12.2006/ Serap Hoca

Başa Dön