yazı resim

Henüz doğurulmamış doğrularım var yalanlarım içinde,
Tüm yasaları çiğneyerek elde edilmiş güzellikler değil…
Sol tarafımızdan atmak isteyip de atamadığımız
O tarafı yurt edinmiş bir ağrı, sızı değil…
Beyin hücrelerimi teker teker avlayıp yutan,
Cenneti cehenneme dönüştürebilen,
Ne yapacakları belirsiz düşünceler değil…
Yalancı doğum sancılarını çektirip de doğmayan,
Doğurulmamış,
Henüz vakti gelmemiş,
Ya da vakti gecikmiş, gerçek bir doğum seansı değil…
Ve yahut da,
yaşayan sekiz milyar insandan birinin
varlığını ispat etmek için çırpınışı değil…
dünyada hiçbir söz yoktur ki,
bir defa söylenmemiş olsun;
en çok söylenen ise,
sanırım,
“Seni Seviyorum”
Sözüdür.
Daha önce sarf edilmiş hiçbir sözcük de değil…
değil, değil…
bunlar çoktan doğurulmuş şeyler…
Sevgi, korku,
İyi, kötü,
Her şeye dair her şey, her yerde,
Yollarımızı onlardan temizleyerek açıyoruz ilerleyebilmek için…
İlerliyoruz
ve kavuşuyoruz, yalanlarımız arasında
Yeniden doğurulduğumuz doğrularımıza…
Henüz ilk doğum ben olmuşum, çevre ıssız
İş başa düştü gene,
Mecburen ben başlayacağım ilk kez,
Herşeyi ilk kez tüketeceğimiz dünyayı kurmaya…
Tüm yasakları çiğneyerek geldiğim bu yerde
Önce, adil yasaların adaletini müeyyidelerle baki kılalım…
Görücüye çıkalım,
Kavuşalım,
İlk kez kurduğumuz dünyada
İlk insanları doğuralım…
Doğan her insan bir başlangıçtır
Bir başlangıç bin bitişin umududur.
Yeni adalet sistemimizin ilk yasası ‘sevmek’ üzerine
Ezberletelim yediden yetmişe…
Yediden yetmişe aynı görsün her göz, sevgiyle,
Adil olsun, masum olsun, saf olsun, temiz olsun…
Her yana masumuyet dolsun, çoğalarak…
Çoğalarak büyüyelim…
Dev gibi olalım…

Yorumlar

Başa Dön