Radyoda eskilerden bir şarkı, neden bilmem hep sen geliyorsun aklıma bu ezgileri duyunca. Gözlerim geçmişe bakıyor sebepsiz. Kendi oyuncağımızı kendimiz yaptığımız yıllar. Daha iyi bir oyuncak yapılmayacak, oynaması en zevklisi bizim yaptıklarımızdı. Atari oyunları gibi. Belki teknolojiden yoksun, kaliteden uzak ama eğlenceli. Bizim hayatımız gibi. Hayallerimiz ve isteklerimiz vardı gelecekten. Sen şarkıcı olacaktın, bense tıp okuyacaktım. Rahmetli dedem “doktor oğlum” diye severdi ya beni. Ben tıpı kazanamadım, dedem ise yoktu artık. Yağmur suyuyla göl olmuş arsamızda, hayallerimizden yaptığımız Titanic’leri batırırdık. Evet arsamızdı, sahte tapular bile yapmıştık çocuk aklıyla. Futbol sahamızdı o bizim ve hepimiz birer lisanslı futbolcuyduk. Lisanslarımızı da kendimiz yapmıştık, turnuvalarda kavga çıkmasındı amaç zaten hiç de kavga çıkmazdı. Kendi müzik grubumuzu kurmuştuk o yıllardan, senin hayal gücündü beni bugün amatör de olsa bir yazar bir besteci yapan.
Bana sorardın her şeyini, bileklerimizi kesip kan kardeşi olmuştuk, hiç canımız yanmamıştı. Sabah dışarı çıkardık Antalya’nın dayanılmaz sıcağında, akşama kadar oturup sohbet ederdik. Hiç sıkılmazdı canımız hatta akşam olduğunda hiç eve gitmek istemezdi. O sohbetlerin yarısı yok şimdi. Büyüdük. Kızlara ilgi duymaya başladık.. Sen jönüydün mahallenin ama ilk aşkı ben yaşamıştım. Çok sevmiştim be dostum, ilk sarhoşluğu yaşadım, sokaklarda ağladım. İstanbul’a nefretim ondan, güneşleri hala batırıyorum. Her gidişi bir gelişi oldu hasretin ve bir gün geldi, hiç gitmedi. Defalarca yaz geldi üstüne, her yaz balkonda bizim evin önünden geçer mi diye beklerdim, hiç geçmezdi. O varken senin pabucun dama atıldı diye düşündüğünden sen sevmezdin onu. Aramızın ilk açılma sebebiydi. Sonra tekrar eskisi gibi olduk, o ise yoktu artık.
Kötü alışkanlıklarımızın yeşerdiği yıllardı ardından gelenler. Biz ise devamlı suladık kötü olduğunu bilmeden. İlk arzularımız, zevke atılan adımlarımızdı. Benim birden uyandığım kabustu senin rüyaların. Ben uçurumun ucundan döndüm, seni kaybettim kurtulamadın. Keyif verici maddeleriydin hayatın. Antalya’nın simgesiydi falezler ve ne zaman aklıma gelseler, beraberinde üstlerinde kollarını açmış, aşağıya bakan sen. Koştum sana, son bir çaba, kar etmedi. Ben zirveye vardığımda, senin cansız vücudun yere vurmuştu. Hayatım karardı birden, sen ise yoktun artık.
Radyoda eskilerden bir şarkı, neden bilmem hep sen geliyorsun aklıma bu ezgileri duyunca. Seni unutamam ki dostum, kan kardeşim. Her sarhoşluğumsun sen. Her çocukluğum senle soldu, olgunluğumsun sen. Neşemdin ya eskiden şimdi hüznümsün sen. Ben ise yalnız büyüyorum, hayallerin bana kaldı. Son bestemin adı “Yerini kimse tutamadı”.