Bir Anlık Her Şeyin Olur
(Arzu Kulaç Sevimli) 31 Aralık 2016 |
Yaşam |
| |
Bu yıl bir şey fark ettim kaç birlik devirirsek devirelim, ne yaşamış olursak olalım, insanın içi akıl almaz büyüklükte. Herkesi her şeyi ne kadar kendimize dahil etmiş olursak olalım, her zaman mahrem bir yerimiz var içerimizde. El, göz, söz değmemiş. Yaşamaya dair ne varsa umutlarımızı ektiğimiz o yer, uçsuz bucaksız ve tertemiz. |
|
Yüreğinin Ayarına Su Katma Kayra
(Arzu Kulaç Sevimli) 27 Aralık 2015 |
Yaşam |
| |
Ve yalnızlık. Onunla mutlaka dostluk kur. Yalnızlık insanın kendi kendine yarenliği dostluğudur. Tüm yaşamışlıkların ardında ne kadar çok insanın olursa olsun, insanın tüm yolculukları kendinde son bulur. Hem tüm kahramanlar yalnızdır. Yalnızlık insanın anası, babası, kardeşidir, yuvası ve yurdudur... |
|
Taş Oldum Baş Yarayım
(Arzu Kulaç Sevimli) 20 Mayıs 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Bu yazı acının ilk yirmi dört saatinde samimiyetle tamamlanmıştır. Aradan geçen beş günde hiç bir ekleme çıkarma yapılmamış ancak sosyal acılarımızın ve kişisel samimiyetsizliklerimizin hikayesinde bir kez olsun yanılmak dileğiyle tarafımdan altıncı gün yayınlanmıştır. Yazıyla kendini ifade etmeye çalışanlar için ülkemizde bu gün kerli ferli yazarların bile başını yiyecek kadar tehlikeli olan ironiden anlayanlara.. |
|
Yadırgama
(Arzu Kulaç Sevimli) 28 Eylül 2012 |
Yaşam |
| |
Evet susturuldum. Yok yok, kimse kapıma gelip ağzımı kapatmadı henüz. Ancak anladım ki yüreğimde bir kazı yapılması halinde bulunacak “ucundan tutacak hiçbir şey kalmadı mı!” sorgusundan müteşekkil silah ve mühimmatım suç yeni tanımında. Susturuldum ve sustukça büyüyor İçimde telafisiz susmalardan derin bir yara
Kanayan kırıkları canımın kelimeler…
|
|
Bayram Gelir Neyime!
(Arzu Kulaç Sevimli) 1 Mayıs 2011 |
21. Yüzyıl Gençlik Kültürü |
| |
Hepimiz sırtımızdan kurşunlandık. Ne katillerimiz cezalandırıldı ne faillerimiz yakalandı. Aklımıza geldikçe gadre uğradığımız, toplanıp üç beş kişi dökülüyoruz sokağa Bağrınıyoruz, zorumuz neyse! Tamam, hatırladım. “Demek hepimiz öldürüldük ha! Hepimiz faili meçhulüz ya!” |
|
Dert Yok Hem Dert Çoooook
(Arzu Kulaç Sevimli) 24 Kasım 2010 |
Toplum ve Birey |
| |
ÖrtmNim sEn Bize oKuMA YzMa ÖretTİN. S.s by XD”
“Hay öğretmez olaydım. Kiiim ben mi! İyi de yavrum ben senin okuyup yazdığın dili bilmiyorum ki! Sonra parmak kaldırmadan ulu orta feyzbOkıma niye yazıyorsun çocuğum? Velilerinize söyleyin beni arkadaş listelerine eklesinler. Tüm “Gayret ederse başarabilir”lerimle, “Aslında çok zeki ama çalışmıyor”larımı geri alacağım. Ayrıca öğretmenler gününü kaldırdım takvimimden zira ben artık “örtmen” değilim. Evet… Hem klasik hem de zincirleme bir trafik kazasında meslek aşkımı kaybettik… Cenazede öğrenci, öğretmen, idareci, eş dost, müfettiş olmadığından imamın; “Merhumu nasıl bilirdiniz” sorusunu tek bir ağızdan cılız bir sesle“ İyi bilir idik” diye cevaplayarak gömdük müteveffayı. Dilek, şikâyet, kırpık kelime, solmuş çiçek masrafı yapmayın çünkü hak etmiyor. Zaten son nefesinde o da“hakkım varsa helal hoş etmediğimi söyle” dedi ve cümle sonuna gülümseme işareti eklemedi.
|
|
Seni Kayıramam
(Arzu Kulaç Sevimli) 4 Ekim 2010 |
Yüzleşme |
| |
Çağrılarını aldım.Mahallenin köpekleriyle paylaştığımız unufak leblebi tozları gibi yüreğime, yaralı anlayışımı yama yapmaktan yoruldum Anlamsız sözlerin, samimiyetsiz seslerin kaçağıyım. Öfkeliyim. Can değil, kan çekiyor benim canım. Ve kararlıyım artık kendimi ısırmayacağım. Belki çıkıp kendime bir oje alırım en kırmızısından, karşıma çıkan ilk yanılgının göz bebeklerine saplayıp parmaklarımı, doyana kadar oyarak kıpkırmızı boyarım tırnaklarımı... |
|
Kelimelerin Bittiği Yer
(Arzu Kulaç Sevimli) 1 Eylül 2010 |
Yaşam |
| |
Anladım ki insan en çok sesinde taşıyormuş kendini. Kelimelerin dizgisi bir yana, duyguların sedaları yıllanmış. Belirgin bir bezginlik var sesimde. Yenik bir sızlanma, umutsuz bir sitem dizgilerimde. öfkemde dahi ihtiyar bir anlayış İçimdeki hırlak köpek, kavrayışım, dillendirişim, “çüş eşeğim çüş” diye haykırışım bile yaşlanmış.
|
|
Bir Gram San_at Kadar
(Arzu Kulaç Sevimli) 4 Mart 2010 |
Toplum ve Birey |
| |
Belki sizin bizim haberimiz yok, kim bilir o paralarla ne okullar yapıp, kaç binlerce çocuk okutuyor. Kıl olduğu, çorabı kaçmış, kimlere çorap alıyor kim bilir? Az gelişmiş bölgelerimizi gizli saklı ziyaret edip, kız çocuklarının maruz kaldığı onca açlık, onca cahillik, onca tecavüz, onca töre cinayeti, dağlarca haksızlık, derinlerce dert karşısında isyana gelip kimlere; “ Kız hepsi senin mi, dağ mısın, taş mısın?” diyerek, acılarını paylaşıyor. Halkın anasını ağlattıktan sonra zil takıp oynayan şer odaklarına cesaretle “Oynama şıkıdım şıkıdım lan , fırıldak!” diyerek ne postalar atıyor, kim bilir? Sanatçı olmak kolay mı? |
|
Bir Küfür Kii!
(Arzu Kulaç Sevimli) 23 Ocak 2010 |
Türkiye |
| |
Bu küfür bildiğimiz küfürlere pek benzemez. Edilse rahatlatmaz, belki edilmesine kelimelerin kifayeti yetmediği için ağızdan çıkmaz. Dehşetinden alfabesi donar, içine yerleştiğinin. Çünkü bu küfür haksızlık karşısında duyulan çaresizliğin dilsiz ağıtıdır. Çünkü bu küfür yutkundukça yakan bir zehir, soludukça öldüren bir nefes, büyüdükçe imkânsızlaşan bir sestir |
|
Kim Tutar Seni Be!
(Arzu Kulaç Sevimli) 9 Ocak 2010 |
Gülmece (Mizah) |
| |
Çok değil, beş-altı durum artı reçetenin ardından, sonunda otobüse binmek zorunda kaldığım bir gün, ilk uygulamayı hayata geçirmeyi başardım. Nezaketle; gideceğim yerin güzergâhı üstünde olup olmadığını sorduğumda,“ Kör müsün, okuman yazman yok mu?” diye hırlayan otobüs şoförüne;
“ Evet, körüm. Okumam yazmam da yok. Fakat bu durumda bile senin ebenin çanağını çatlatacak bir yol bulurum” diye öyle bir çemkirdim ki... |
|
İlk Roman
(Arzu Kulaç Sevimli) 25 Aralık 2009 |
Bireysel |
| |
Bu sıra yine kaşınıyorum. Hayalimin yaratıp, dağarcığımın seslendirdiği yazılası karakterler doluşuyor rüyalarıma. “Okunası bir kitabım var diyenin saf bir yanı kalmalı, yazanlar da en az karakterleri kadar, inanılmaz olana inanmalı.” Diye fısıldıyor her biri kulağıma... |
|
|
Şiddet bir var olma biçimidir ve sonuçları bakımından şefkatten çok daha somuttur. Şiddet ve tutkunun mengenesine yakalandığımızda varlığımız yok olma tehdidini öyle net algılar ve öyle bağırır ki, bu çığlıktan kaçamayız. Şefkatten ve masumiyetten şüphe duyarız hep ama şiddetten ve tutkudan duymayız. Çünkü yaralarımıza dokunabiliriz. Acı huzurdan keskindir. İz bırakır. Ve hepimiz zaman zaman varlığımızı ispatlamak için, kendimize ya da bir başkasına şiddet uygularız. Sevgi bir bütün olma hali ve eylemidir. Huzur ve güvenlik, şefkat ve merhamet, minnet ve sadakat, zenginlik ve rehavet içerir. Ne yazık ki; insan doğasını hiçbir zenginlik sonsuza dek mutlu kılmaz. Aşk ihtiyaçtır. Bilinçli veya bilinçsiz bir şiddet eylemi. Uyandırır. Heyecanlandırır. Silahlandırır… Ya kendi varlığımızı ya da karşımızdaki varlığı öldürmeyi hedefleriz. Aşk bir taleptir karşımızdakinden ve karşılansa da öldürürüz, karşılanmasa da. Çünkü; ancak öldüğümüzde yeniden doğacağımızı hepimiz, içten içe biliriz....
AKS_Aşkta Kalan Üç Anka_
|
|