..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bu hafifçe kenara itilecek bir roman deðil. Daha büyük bir þiddetle uzaða fýrlatýlmalýdýr. -Dorothy Parker
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Ömer Faruk Hüsmüllü




2 Temmuz 2011
Bir Aný Defteri Buldum - 10  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Demekki Sibel, benim hakkýmda birçok þeyi biliyordu. Ama ben onun hakkýnda sadece anlattýðý kadarýný bilecektim. Zaten böyle olduðu, þoförün adresimi sormadan beni evime getirmesinden de belliydi. Bu durum, benim için o kadar önemli deðildi. Sibel’in bu þekilde davranmasýnda onu haklý kýlacak birçok neden olabilirdi.


:BECI:
Bu görüþmeden bir hafta sonra bir mektup aldým. Mektubun üzerinde gönderenin adresi yazmýyordu. Pulun üzerindeki damgadan Bakýrköy’den postaya verildiðini anladým. Zarfý açtým, Sibel’den geliyordu.
Demekki Sibel, benim hakkýmda birçok þeyi biliyordu. Ama ben onun hakkýnda sadece anlattýðý kadarýný bilecektim. Zaten böyle olduðu, þoförün adresimi sormadan beni evime getirmesinden de belliydi. Bu durum, benim için o kadar önemli deðildi. Sibel’in bu þekilde davranmasýnda onu haklý kýlacak birçok neden olabilirdi.
Mektup bilgisayarda yazýlmýþtý. Ancak mektupta, bilgisayarda yazýlmýþ olmasýna raðmen sonradan üzeri tükenmez kalemle karalanmýþ ve çizilmiþ satýrlar vardý. Silmek istediklerini neden bilgisayardaki tuþlar vasýtasýyla yapmayýp bu yolu seçtiðini anlayamamýþtým.
Aslýnda benzeri durumla Sibel’in aný defterinde de karþýlaþmýþtým. Çünkü onda da üzeri çizilmiþ ve karalanmýþ satýrlar vardý. Bazýlarý iyice karalanmýþ ve çizilmiþ olmasýna raðmen okunabiliyordu: Küfür ve hakaret içeren sözcükler!
Lafý uzatmadan mektuba geçelim: “Ömer bey, sizinle olan son görüþmemizde yaþadýðým olaylarý anlatýrken çok rahatsýz oldum. Ayný durumu tekrar yaþamamak için, mektup yazmaya karar verdim. Lütfen bunu bir saygýsýzlýk olarak kabul etmeyin ve beni anlayýþla karþýlayýn.” Diye baþlayan mektup þöyle devam ediyordu:
Kocamý öldürecek ve bu rezilliðe bir son verecektim. Günlerce bunu baþaracaðým konusunda kendime telkinde bulundum. Bir sabah erkenden uyandým, kararýmý uygulayacaktým. “Pis sapýk, alçak herif sonun geldi! Yaptýklarýnýn hesabýný gebererek ödeyeceksin!” Diye içimden söyleniyordum. Bu söylenmem, bana cesaret verdiði gibi haklý olduðum konusunda kendimi ikna etmemi de saðlýyordu.
Kenan’ýn uykusu çok aðýrdý. Erken uyanma gibi bir alýþkanlýðý da yoktu. Öðlene yakýn bir saate kadar uyurdu. Buna raðmen “Ya uyanýrsa!” ihtimali aklýma gelmedi deðil. Mutfaða gittim. Tezgah üzerinde iki günlük bulaþýk yýkanmayý bekliyordu. Ýçine yað koyacaðým uygun bir kap bulmalýydým. Aklýma ilk gelen cezve oldu. Saða baktým, sola baktým, mutfak dolaplarýnýn içini karýþtýrdým; fakat cezveyi bir türlü bulamadým. Yok, yok, yok! Her gün gözümün önünde duran cezveyi, bugün bulamýyordum. Aksilik bu ya! Caným sýkýlmýþtý. Birden gözüme kepçe iliþti. Ayný iþi kepçe de görebilirdi. Ýçine yað doldurup, yaktýðým ocaðýn üzerine yerleþtirdim.
Yað kaynayýnca ocaðý söndürdüm. Kepçeyi tutan elimin titrediðini farkettiðimde kendime cesaret verecek sözler mýrýldandým. Fayda etmedi. Üstelik þimdi ayaklarým da titremeye baþlamýþtý. Korkuyordum, hem de çok korkuyordum. Bir insaný öldürmek öyle kolay mýydý? Elimde cezve birkaç adým attým, bu arada birkaç damla yaðý da yere dökmüþtüm. Titreme giderek arttý, son bir hamle ile mutfak tezgahýna yanaþtým ve cezvenin içindeki kaynar yaðý mutfak musluðunun altýndaki eyvenin içine boþalttým. “Cozzz !” sesi ile birlikte havaya yükselen buhar ve üzerime sýçrayan kýzgýn yað damlacýklarý… Neredeyse yanacaktým.
Bu deneme maalesef baþarýsýzlýkla sonuçlandý. Böylesi daha iyi oldu, diyemiyorum. Çünkü bu baþarýsýzlýðýn bedeli yýllarca süren dayak ve tecavüz olacaktý.
Bu berbat durum ne kadar devam etti, tam olarak hatýrlamýyorum. Yýllarca sürdüðü kesin de, ne kadar? Ama bir gün bitti. Evet bitti. Nasýl mý? Anlatayým:
Öyle bir gün geldi ki, ben acýya karþý duyarsýzlaþtým. Hislerim tamamen yok oldu. Yediðim dayaklar canýmý acýtmamaya baþladý. Dahasý tecavüze uðradýðým zaman da hiçbir þey hissetmiyordum. Tepkisiz, acayip bir yaratýk olmuþtum. Dövüyor aðlamýyorum, tecavüz ediyor itiraz etmiyorum, baðýrmýyorum. Robot gibi bir beden…
Bu durum o adamý dayak ve tecavüzden vazgeçirdi. Ben, itiraz etmeyince, direnmeyince yaptýðý þeylerden zevk almamaya baþlamýþtý. Bu da iþte böyle bir sapýktý! Onu çözmüþtüm, ancak ben de ben olmaktan çýkmýþtým. Bana hiç iliþmiyordu artýk. Geç saatte ve çoðunlukla sarhoþ olarak eve geliyor, yatýp uyuyor, sabahleyin kalkýyor, o günlük ihtiyaçlar için biraz para býrakýyor ve iþe gidiyordu.
Aynaya baktým bir gün. O acayip yaratýðý yani beni gördüm: Sarý kara karýþýmý bir beniz, avurtlarý çökmüþ zayýf bir yüz, normalden çok büyük patlak gözler, damaklardan ileriye doðru fýrlamýþ kirli diþler, daðýnýk saçlar…
Görüntü ve davranýþlarým diðer insanlarýn da dikkatini çekmeye baþlamýþtý. Dýþarýya çýktýðýmda çocuklar arkamdan “Deli deli, kulaklarý küpeli!” Diye baðýrýyorlardý. Ben onlara cevap vermeyip yoluma devam ediyordum. Bazý çocuklar daha da ileri giderek oramý buramý çekiþtirdiklerinde onlarý kendimden uzaklaþtýrmak için iteliyordum. Eðer bu sýrada kazara çocuðun birisi yere düþerse, etraftaki büyüklerden “Çocuða öyle bir tokat patlattý ki… Deli kuvveti var kadýnda. Ufacýk çocuðu öldürecekti… Bu deliyi týmarhaneye kapatmalý.” Þeklinde sözler duyuyordum. Söylenenlere tepki vermeden oradan uzaklaþýyordum.
Kýraathanenin dýþýndaki masalara oturup sohbet eden erkeklerden biri “Ne oldum demeyeceksin arkadaþ, ne olacaðým diyeceksin. Þu kadýna bir bak. Dünya güzeliydi eskiden, ya þimdi? Vah vah…” dediðini duyduðumda da aldýrýþ etmemeye çalýþýyordum.
Halimi görüp acýyan komþulardan biri, beni hastaneye götürdü. Doktor muayene etti ve ilâç yazdý. Komþuma “Siz bu bayanýn nesi oluyorsunuz? Bayanýn kocasý var mý?” Diye sordu. “Komþusuyum. Evet, kocasý var.” Cevabýný alýnca, “Durumu aðýr, bir akýl hastanesinde müþahade altýna alýnmasý gerekir. O nedenle kocasýna haber verin, gelip benimle görüþsün.” Dedi.
Kenan’ý gece geç saate kadar bekleyen komþum, doktorun söylediklerini ona aktardý. O, hiç umursamadý bile. Aylar geçti. Görüntüm ve davranýþlarým giderek kötüleþti. Ýlâçlar da fayda etmiyordu. Sonunda mahalleden muhtar ve birkaç kiþi birlik olup Kenan’ý ikna ettiler.
Sonra, evet sonra da akýl hastanesindeki yaþamýma baþladým. Ben olaylarýn farkýndaydým. Konuþulanlarý anlýyordum. Fakat, soru sorulursa cevap vermediðim gibi yapýlan bir davranýþa karþý da tepkide bulunmuyordum. Ýtiraz etmiyordum, bir istekte de bulunmuyordum.
Akýl hastanesindeki þartlar çok kötüydü. Beni verdikleri koðuþta 40-50 tane hasta kadýn vardý. Yatak sayýsý yeterli olmadýðýndan bazý yataklarda iki kiþi yatýyordu. Koðuþun zemini kara betondu ve çok pisti. Birkaç günde bir, usulen paspas atýlýyordu.
Hastalarýn çoðunun sýrtlarýndaki giysileri eski ve yýrtýktý. Çýrýl çýplak dolaþanlar bile vardý. Bazý hastalar beton üzeride yatýyorlar, sonra da hastalandýklarýndan günlerce acý acý baðýrýyorlardý.
Hastanedeki personel sayýsý çok azdý. Personel hastalara iyi davranmýyordu. Hastalarla alay ediyorlar, baðýrýyorlar, küfür ediyorlar, kimi zaman da sorun çýkaranlarý dövüyorlardý.
Bir kadýncaðýz hepimizin gözü önünde baðýra baðýra öldü. Onun öldüðünü gören bir baþka hasta kadýn, cesedi yere atýp yataðýna yerleþti. Sabahleyin koðuþa gelen hastabakýcý ve hemþireler kadýnýn yerde yatan çýplak cesedini gördüler. Çýplaktý, çünkü bir ara bazýlarý üzerindeki giysileri çalmýþ olmalýydý. Ama nedense ceset, ancak tam bir gün sonra koðuþtan kaldýrýldý.
Etrafa saldýran, oldukça tehlikeli hastalar da vardý. Sebepsiz yere bir insana zarar verebilirlerdi. Onlarla kavgaya girenlerin hemen hepsi çok büyük zararlar gördüler. Bana da bir-iki kere sataþtýlar. Ben onlara karþý da herhangi bir tepki vermeyince benimle uðraþmaktan vazgeçtiler.
Koðuþtaki insanlarý bir köþeye çekilip gözlüyordum. Hastalarýn çoðunun söz ve davranýþlarýnýn yarým olduðunu farkettim. Mesela konuþurken konuyu yarýda kesip baþka bir konuya geçiyorlardý. Ya da koðuþun içinde diyelim ki bir hasta, birisinin yanýna gitmek için yürümeye baþlamýþ, birkaç adým atýp vazgeçiyor ve baþka bir tarafa yöneliyordu.
Doktorlar çok seyrek uðruyorlardý. Ýlaçlarý hemþireler getiriyorlardý. Ýlaç almak istemeyen hastalarý da çoðunlukla dövüyorlardý. Yemekler çok kötüydü. Bu kötü yemekleri bile bir baþkasýna kaptýrmadan yemek büyük bir maharet gerektiriyordu.
Bu arada ben hastaneyden ihtilal olmuþ, asker yönetime el koymuþ. Tabi bunu ben çýktýktan sonra öðreniyorum. Çünkü biz içerideyken dýþ dünya ile herhangi bir iliþkimiz sözkonusu deðildi. Olaylardan haberimiz yoktu, daha doðrusu bunlar bizi ilgilendirmiyordu.
Akýl hastalarýnýn, kimilerinin deyimiyle delilerin arasýnda geçen yýllarýmdan bazý anýlarý anlatýyorum. Aslýnda o kadar çok þey var ki anlatacak!
Mektubu burada kesmek zorundayým. Gene yazacaðým. Hoþça kalýn.
**
Sibel’in mektubu burada bitiyordu. Her þeyi anlatacaðýný zannederken ani bir kararla mektubu sonlandýrmýþtý. Gelecek olan mektubu beklemek gerekecekti.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Eleman Aranýyor - 1
Eleman Aranýyor - 3 (Son Bölüm)
Bir Aný Defteri Buldum - 12
Bir Aný Defteri Buldum - 13
Bir Aný Defteri Buldum - 14
Bir Aný Defteri Buldum - 11
Yanlýþ Adrese Mektup - 8
Bir Aný Defteri Buldum - 9
Bir Aný Defteri Buldum - 6
Bir Aný Defteri Buldum - 15

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.