Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
Geçmişten kalan sevdalarıma dair Yâdımın son duraklarındasın Bir bayram daha geçip gidiyor böyle Dem aldım sensizliği gözlerimdesin Bu bayram uzun uzun oturup düşündüm ne yazacağım diye. Hani her bayramda her yazar bir şeyler yazar ya kendisince, bayramı kelimelerle anlamlardırmaya çalışır ya, ben de çocukluğumdaki bayramları hatırlayarak, bu günkü bayramlarla karşılaştırarak anlamlandırmaya çalıştım kendimce. Bu günkü bayramlar neden o çocukluğumuzdaki gibi heyecanlı değil, biz mi eskidik yoksa bayramlar mı eskidi, ya da neler değişti o günden bu güne? Bayramların içeriğini incelediğimizde bayramların eskimediğini ve her bayramın hep aynı özelliklerde, hiç değişmeden bu güne kadar geldiğini görüyoruz. Peki o zaman, o zamanlardaki bayram sevinçleri “nerededir” şimdi? Ya da çocukluğumuzda ki o bayramların heyecanları nereden geliyordu, o coşkunun, o sevincin, o sevgilerin nedenleri neydi? Aklıma binbir tane cevap geliyor. Her şey o kadar temiz ve sade idi ki o zamanlar, bayramlar bu sadeliklerle insanların içine işliyordu. İçinde barındırdığı güzellikleri adeta bizlere neşrediyordu. Neşe, sevgi, aşk ve barış getiriyordu. Biz de bu içeriklerden etkilenerek, ailemize, çevremize yansıtıyor, paylaşıyorduk. Yapılan bir çok şey bilinçsizce gelişiyor olmasına rağmen güzeldi. Yapılan her şey insanca inancın içerisinde olduğu için, fakir veya zengin olsun, o dilek ve arzuların içerisine başka hiç bir şey eklemeden bayramı kutluyor, bayramın sevincini yaşıyordu/k. Giyim-kuşam, yiyip-içmek, gezmek-tozmak, dostluk-düşmanlık vs. gibi, daha bir çok sayamadığım toplumsal aneneler ve sosyal ilişkiler, hepisi öyle saf ve temizdi ki, kötülülükler, ya da başka şekil davranışlar yok gibiydi, olanlarda az olduğundan görülmüyordu. Yapılan her şey çok detayına inilmeden yapıldığı için, bayramlar hep güzel geçiyordu. Bayram günlerinde insanlar hiç bir şeyin etkisinde kalmadan yalnızca bir noktada birleşiyordu. Günümüzde ise hiçte öyle değil. Eskisi gibi sene de bir kere bayramdan bayrama et tüketilmiyor. Her gün et tüketildiği için artık kurban bayramı, sırf farz olunduğu için yapılıyor, veya “desinler” diye yapılıyor, ya da “amaan o eskidendi” denilerek geçiştiriliyor. Yahutta bayram geldiğinde, o eski heyecanlardan asla eser kalmıyor. Bayramın içerisindeki güzellikler çoğu insan tarafından tamamen unutulmuş durumda. Bu durumun kırsal kesimlerde dahi eskisi gibi olmadığını düşünüyorum. İnsanların günlük meşguliyetleri o kadar çok ki, bayramı o eskilerdeki heyecan ve zevkle beklemiyor, kutlayamıyor. Teknolojinin gelişmesi, binbir çeşit dizilerin oluşu, dünya değişiminin insanları etkilemesi, çok para kazanma arzusu, modern ve rahat yaşama arzuları gibi bir çok istek ve taleplerin oluşması, insanı beyinen ve ruhen meşgul ettiği için, eski bayram güzellikleri unutuluyor. Kuşakların değişmesi, ebeveynlerin tükenmesi de bunların etkileri arasında. Eski değerleri taşıyan anne babalar, gerek hayat şartlarından olsun, gerek günümüzün getirdiklerine uyum sağlamak açısından olsun, çoluk çocuklarına milli ve kültürel değerlerimizi yeterince ya veremiyor, ya da öğretemediklerinden, eski bayramlar sevinçleriyle yerini kaybediyor. İşte burada da bu günkü kuşağın şansız olduklarını düşünürüm hep. Teknoloji gençliği öylesine esirleştirmiş ki kendisine, (çocuklarımız dahi) artık herkesin elinde son model telefonlar var. Kulaklarında kulaklık, her yerde insan iletişiminden uzak, kendi kendine müzik dinliyor veya “facebook” gibi paylaşım sitelerinde kendilerince eyleniyor. Çağımızın evvelini ve ahirini görmediği gibi, değerlerimizi de görmüyor, göremiyor. Böylece bayramlar gibi bir çok öz kültürümüz kayboluyor. Çocuklarımızın beyinleri artık hayal gücüyle, o beklenilen sevgi hazineleriyle gelişmiyor, hatta hiç bir şey de gelişmiyor. Artık bayramlarda ne biz yetişkinlerin heyecanını görmek mümkün ne de çocukların sevincini görmek mümkün ki; bayram denilince aklıma hep çocuklar gelir. Hayat bizi kendisine benzetirken, bayramlarımız, bayram güzelliklerimiz elimizden kayıp gidiyor. Türkiye’de son günlerde yaşanan acı olaylar ve afetlere rağmen, bayramların içerisinde ki o sevgiyi, o barışı, o paylaşımları hatırlayıp, bunun bize ve yaşantımıza kattığı değerleri unutmayarak, gelecek nesillere yaşatabilme şansını bulmak ümidiyle; barışı gelmesi temennileriyle; Bayramınız Kutlu Olsun… Fransa 05/11/2011 Sevgili Özbek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |