En bilge insanlar bile arasýra bir iki zýrvadan hoþlanýrlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Yarýn Irmak’la buluþacaklardý ve büyük bir ihtimalle her þey o zaman belli olacaktý. Ýçindeki sýkýntýyý atmak için biraz dolaþmaya karar verdi. Dýþarýda yaðmurun yaðdýðýný gördüðü halde þemsiye almadan evden çýktý. Islanmak istiyordu. Islanýrsa belki biraz kendisine gelirdi. Kaldýrýmda yürürken farkýnda olmadan buradan ayrýldý ve yandaki boþ araziye doðru yöneldi. Arazinin bir kýsmý çimenle kaplýydý, çoðu yer ise çamurdu. Çimenli tarafý deðil de çamur olan tarafý tercih etmiþti. Ayakkabýlarýnýn üstü ve altý çamur kaplandý. Öyle ki ayakkabýlarýnýn giderek aðýrlaþtýðýný hissetmeye baþlamýþtý. Bu nedenle bir müddet, çimenlerin üzerine ayaklarýný sürterek, ayakkabýlarýný temizlemeye çalýþtý. Beþ dakikalýk bir uðraþtan sonra, ayakkabýlarýndaki çamuru biraz azaltabilmiþti. Pantolonunun paçalarý da çamur içindeydi. Sular her tarafýndan süzülüyordu. Onun bu halini görenler mutlaka aklýndan zoru var diye düþünürlerdi. Hava soðuk deðildi, ancak o kadar çok ýslanmýþtý ki üþümeye de baþlamýþtý. Tekrar eve dönmeye karar verdi. Giderken fýrýndan ekmek ve manavdan domates aldý. Evde ýslak giysilerini çýkardý, havlu ile bütün vücudunu kuruladý. Yemeðini hazýrlayýp yedi ve erkenden yatýp uyudu. Ertesi gün, öðlene kadar yataktan çýkmadý. Irmak’la akþamüstü Börekçide buluþacaklardý. Buluþma saatine kadar televizyon izledi; ama gözü ekrana bakarken aklý hep o günkü buluþmadaydý. Kendince Irmak’ýn ileri sürebileceði görüþlere karþý birtakým savunmalar hazýrlýyordu. Hoþ, Irmak’ýn ne diyeceðini bilmiyordu, ama gene de hazýrlýklý olmak istiyordu. Irmak geldiðinde hemen asýl konuya girmedi. Yarým saat kadar þundan bundan bahsetti. Coþkun meraktan çatlamak üzere olmasýna raðmen, gene de asýl konu ile ilgili hiçbir þey sormuyor, sadece onu dinlemekle yetiniyordu. Irmak, kurnazca bir gülücük attýktan sonra sordu: -Sana yapacaðým sürprizin ya da teklifin ne olduðunu merak etmiyor musun? -Etmez miyim? -Öyleyse neden sormuyorsun? -Senin anlatmaný bekliyorum. -Sana her yönden birlikte olacaðýmýz on günlük bir tatil teklif ediyorum. Ancak bir þartým var. -Þartýn nedir? -Bu süre bizim birlikteliðimizin de son on günü olacak. Daha sonra, iki olgun ve doyuma ulaþmýþ insan olarak iliþkimizi noktalayacaðýz. Beni aramayacaksýn, bulmaya çalýþmayacaksýn. Hatta birlikte bulunduðumuz yerlere de gitmeyeceksin. Ne dersin? -Seçimini yap diyorsun, ama bana tek bir seçenek sunuyorsun. -Bilmem. Öyle mi? -Neden böyle bir sona gerek olduðunu öðrenmek istiyorum. -Bak Coþkun, anlamaya çalýþmalýsýn. Bu coþkun ýrmak, önüne çýkan bentleri yýktý, daðlarý aþtý ve artýk denize kavuþmak istiyor. Yani vuslat zamaný geldi… -Baþka bir yol yok mu? -Yok. Yaþadýklarýmýzý ve yaþayacaklarýmýzý ömrümüzün sonuna kadar tatlý bir aný olarak saklayabilmeyi istemez misin? Ýkimizin de bu iliþkiden aldýðý haz küçümsenecek bir þey deðil. Beni çok mutlu ettin, sanýrým sen de çok mutlu oldun. Gel, bu güzellikleri saklayýp yaþatabilmek için, bu iliþkimize bir þans verelim. Teklifimi lütfen kabul et. Þu anda her þey bitmiþ deðil. Önümüzde bizi bekleyen tam on günümüz var. -Tamam Irmak. Her þey senin dediðin gibi olsun. -Yarýn yola çýkýyoruz. Hazýrlýðýný yap, seni sabahleyin buradan alýrým. *** Akþam yemeði için bir kýr lokantasýnda mola verdiklerinde yaklaþýk iki saatlik yollarý kalmýþtý. Coþkun adeta sarhoþ gibiydi. Buna sebep, yemek yedikleri yerdeki çam kokusu mu yoksa Irmak’ýn güzelliði miydi, ya da ikisi birden miydi? Irmak, etrafýna adeta sihirli bir hava yayýyordu. Bu güne kadar gördüklerinden çok daha güzeldi. Neþeliydi. Konuþuyor, gülüyor, Coþkun’u mutlu etmeye çalýþýyordu. Coþkun da çok mutluydu. On günün sonunda olacaklarý unutmuþtu bile. Bu anlarýn tadýný doyasýya çýkarmaya çalýþýyordu. Güney sahillerinde bir sitenin bahçesinden içeri girdiler ve üç katlý bir villanýn önünde durup arabadan indiler. Irmak, çantasýndan çýkardýðý anahtarla villanýn kapýsýný açtý… ** On gün sonra… Dönüþ yolculuðu da bitmiþ ve artýk vedalaþma aný gelmiþti. Coþkun: -Sevgili Irmak, karanlýðýma bir ýþýk gibi girdin. Ama bu öyle sýradan deðil, büyüleyici bir ýþýktý. Çoðu zaman, senin belki de bir melek olduðunu düþünmüþümdür. Belki deðil, sen mutlaka, evet mutlaka bir melektin. Seninle geçen her aným mutluluk doluydu. Her þey için ne demeliyim bilemiyorum. Teþekkür mü etmeliyim, minnettar mý olmalýyým? Yoksa baþka bir þey mi? -Býrak bunlarý Coþkun. Söylemeye kalksam bende de o kadar çok birikmiþ güzel düþünce var ki… Anlatmakla bitmez. O nedenle konuþmayalým ve sadece birbirimize son defa sarýlalým. Dakikalarca birbirlerine sarýlý kaldýlar. Coþkun’un onu býrakmaya niyeti yoktu, sarýlmayý bitiren Irmak oldu ve: -Senden ricam, git artýk! Ama ne olur gitmeye baþladýktan sonra, geriye dönüp, bakma. Böylelikle bana çok büyük bir yardýmda bulunacaðýný bilmelisin. Lütfen asla geriye bakma. Dedi. Coþkun istenileni yaptý. Yavaþ yavaþ yürümeye baþladý. Sonra durdu, bir an dönüp bakma konusunda bir kararsýzlýk yaþadýðý belliydi. Ama Irmak’ýn sözlerini hatýrlayýp yoluna devam etti. Irmak, gözden kayboluncaya kadar Coþkun’un arkasýndan baktý. “Yardým” derken bu sözcüðü boþuna kullanmamýþtý. Çünkü o da kendisinden çok emin deðildi. Coþkun döndüðü anda dayanamayýp ona doðru koþabilir, onun kollarýna atýlabilirdi. ** Coþkun, eve geldiðinde hiçbir þey düþünecek durumda deðildi. Saatlerce baþý ellerinin arasýnda oturdu, durdu. Adeta beyni olmayan bir canlý gibiydi. Evin içindeki bütün odalarý dolaþtý, mutfaða ve balkona gitti. Bir þey mi arýyordu? Hayýr. Belki de kendisini bulmaya çalýþýyordu. Kanepenin üzerine uzanýp gözlerini tavan doðru dikti… ** Ertesi gün Hayrettin, ancak kendisine gelebilmiþ, hatta vitrindeki Münevver’in fotoðrafýna bakmayý bile akýl edebilmiþti. Fotoðraf yerinde deðildi. Dikkat edince ters yüz kapaklandýðýný gördü. Demek ki Münevver de kendisini artýk istemiyordu. Baksana ondan kaçmak için neler yapýyordu. O böyle yorumladý, ama gerçek farklýydý. Çünkü Irmak’la tatile gidecekleri gün evden çýkmak Ýçin acele ederken, bir ara ayaðý vitrine takýlmýþ ve Münevver’in fotoðrafý da bu nedenle ters dönmüþtü. Ama o bunu bilmiyordu. Irmak’la birlikte geçirdiði son günlerin hayali onu iki hafta teselli etmiþti. Yaþadýklarýný hayal edip avunuyordu. Ancak öyle bir gün geldi ki, hayaller yetmez olmuþtu. Irmak’ý bulmak ve yeniden Coþkun olmak istiyordu. Yani Irmak’a verdiði sözü tutamayacaktý. Belki rastlarým umuduyla, Irmak’la gittikleri her yeri dolaþtý. Hatta þehirlerarasý bir otobüse binip, son günlerini geçirdikleri villaya bile gitti. Villanýn boþaltýldýðýný ve camýnda bir emlakçýnýn kiralýk ilanýný görünce, hiç vakit kaybetmeden tekrar otobüse binip geri döndü. Hemen her gün Börekçiye uðruyor, günün birkaç saatini orada geçiriyordu. Irmak’a rastlayamamýþtý, ama bir gün börekçide otururken garson elinde bir zarfla ona doðru yaklaþtý ve: -Hayrettin bey, bir bayan bu zarfý size vermemi söyledi. Dedi. Zarfý aldý ve hemen açtý. Ýçindeki bir satýrlýk notu okudu: “Sevgili Coþkun, sözünde durmadýðýný görüyorum. Lütfen sana karþý duyduðum güveni sarsma… Irmak” Notu okuyunca yüzü kýzardý, baþýný öne eðdi. Çok utanmýþtý. Yerinden kalktý ve bir daha gelmemek üzere börekçiyi terk etti. ---BÝTTÝ---
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |