..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Modern Şiir > Hakan Yozcu




29 Şubat 2012
Susmaz Şiirler  
Hakan Yozcu
şiirlerinde Fuzuli'yi örnek almış sanki. Onun gibi aşk acısı var şiirinde. Acı, ayrılık, gam, keder, ateş gibi sözcüklere sılça yer verilmiş. Aşk ve sevgi şiirlerinin ana teması.


:BDID:

hakan.yozcu@hotmail.com


Şiir, yüzyıllardır insanların derdi olmuştur. Duygularını, düşüncelerini farklı bir şekilde dile getirmiş insanlar. Ahenkli, duygusal ve müzikal bir üslupla dökülmüş sözcükler ağızlardan. Etkilemiş, büyülemiş bu tatlı sözler insanı. Hem söyleyeni hem söyleteni…
Biri var tanıdığım, işte öyle biri… İçi sevgi ile dolu. Yalandan dolandan uzak. Tek derdi, kendine, bu büyülü sözleri. Hassas, ince fikirli biri. Karşısındakini kırmayan, asla incitmeyen narin biri “ Karşımdakini kırmayı asla istemem. Ona anlayışla karşılık veririm. Kırmak bana göre değil.” diyor ve devam ediyor: “ Vicdan azabı duyuyorum bir insanı üzünce. Kendim de üzülünce kendimi sorguluyorum, neden böyle oluyor diye. Dürüst olmayı seviyorum. İnanmadığım bir şeyi başkasına söylemem, belki yalan olursa yazık olur diye korkarım.”
Hayata bakış açısı oldukça farlı bizden. Hani derler ya “Sanatçı hayata farklı gözlerle bakandır” İşte o da farklı bakıyor hayata. Ona göre hayat çok katı, acımasız. Üstelik ne bedel öderseniz ödeyin:
“HAYAT
yani hayat sana!
ne bedeller ödersem ödeyim
yine de bana
mutluluğun garantisini
imzalamıyorsun öyle mi?
laf aramızda çok katısın ...”
Nuran Karaca’dan söz ediyorum. Şiiri kendine mesele haline getirmiş, yaşamını Almanya’da sürdüren bir şaire.
Şiir yazma işi babasından geçmiş ona. Babası şiirler yazarmış. Halk aşığı imiş. Aynı zamanda dayısı da şairmiş. Destanlar yazar satarlarmış.
Eski Halk Edebiyatı geleneğinde şairler, destan türü şiirler, ağıtlar yazar ve bunları broşür halinde bastırıp satarlarmış. İşte şairemizin babası ve dayısı da bu gelenekten gelen şairler imiş.
10 kardeşten sadece kendisine miras kalmış şairlik babadan. Diğer kardeşler bu zor, meşakkatli uğraştan uzak kalmış. Kendilerine öyle dert etmemişler şiiri.
“Ben aklım yetmeye başladığından beri şiir yazmaya başladım. Yedi yaşlarında ilk şiirlerimi yazdım. Ama hiç ciddiye almadım, üstünde durmadım. Şiir ilhamım geldiğinde yazmadım, okudum geçtim. Not bile etmedim. Çünkü bu işin bende ilerleyeceğini hiç anlamadım. Zamanla rüyalarımda hep şiir yazarak uyanır oldum.” diyor Nuran Karaca.
Daha sonraları şiiri ciddiye almaya başlamış. Önceleri gelip geçici bir heves sanırken aklı başına gelince dört elle sarılmış şiire. Kendi kendine “ilham geliyor, ben neden şiir yazmıyorum” demiş. Asılmış ona… Ve bir daha bırakmamış şiiri:
GİDEN GİTTİ
giden zaten gitti
belli ki aşk bitmişti
gidenin ardından
yas tutmak insanın
ömrünü heba eder
toparlanmak yarına
umutlar vaat eder
zamanla her ateş
... küllenirmiş unutma
ansızın hayatına
hak ettiğin aşkı verecek
biri bir Anka kuşunun
kanatlarında yeniden
....canlanıp....
... sana gelirmiş.....
Nuran Karaca’nın değişik bir üslubu var. Daha ziyade kısa şiirler yazıyor. Adeta can alıcı sözlerle vuruyor. Verilmek istenilen mesaj birkaç mısrada veriliyor. Güçlü bir dili var. Az ve öz yazıyor. Bu nedenle okuyucu seviyor bu şiiri. Çünkü hiç zorlanmıyor. Kendini buluyor. Kendinden bir şeyler buluyor:
     “ben de herkes gibi
insan bir kere ölür demiştim
taa ki,
hasretini tadana kadar”
Nuran Karaca bozulmasın diye şiirlerini fazla değiştirmiyor. Gelen ilhama saygı duyuyor ve ona sadık kalıyor. Orijinalliğin daha güzel olduğuna inanıyor.
Beğendiği sanatçılar Cemal Safi, Uğur Işılak, Orhan Gencebay, Ahmet Selçuk İlhan. Bunları dinleyince büyük keyif aldığını, onlardan son derece etkilendiğini söylüyor. Şiirinin en önemli yanının acı çektikten sonra yazılması olduğunu belirtiyor. Burada adeta Fuzuli’yi kendine örnek almış. Çünkü Fuzuli de şiirlerin acı çektikten sonra yazılmasının şiire hayat vereceğini söyleyen bir şair.
Fuzuli’de olduğu gibi Karaca’nın şiirlerinde de acı kelimesi sıkça yer alır. Bunun yanı sıra ayrılık, yokluk, sabır, ateş, hasret … gibi kelimeler en çok kullanılan sözcüklerdir.
Aşk acısı, ayrılık acısı baş temasıdır şiirlerinin:

SABRETMEK GEREKTI
varlığa sevinirken
yokluklara alışamadık
hep aynı tepki, acı
ve yıkılışlar vardı
peki, neden sabredemedik
belki de sabır, çektiğimiz acıların
tatlı meyvesiydi
hayat bize hiç bir şeyin
garantisini vermedi ki
belki de büyük gizi sabırda gizliydi
çünkü tatlılar hep yemekten en sona yenirdi.

Nuran Karaca’da büyük bir insan sevgisi var. Bu özelliğini de dizelerine aksettirmiş. Sevgi, onda çok büyük yer kaplıyor. Herkese ve her şeye sevgi ile bakıyor. Güzel olanı seviyor. İçinde yanan, gittikçe alevlenen bir sevgi meşalesi var.
Şiirlerinin başlıca konusu aşk. Yüreği sevgi dolu. İnsanlık dolu. Aşka aşkla bağlı. Aşkı yine acı ile bütünleştiriyor. Çünkü acılı aşk olgunlaşır. İnsanı hayata bağlar:
“ACIMIN RENGİ
Sevildiğini çok iyi biliyorken
Sebepsiz kaçışlarında,
bulamadığım anlamlarda,
kafa yormaktan bitkin düşmüşüm.
ya, da benim aşk anlayışım
aşktan kaçmak değil ,
bulduğunda ona teslim olmaktı, ya,
bu yüzdendir belki de böylesine , tükenişim.
artık varla yok arası olup da
dirhem dirhem canımı çekip acıtma.
kararsızlık denilen o kanlı bıçağınla.
acımın rengi bozguna uğramış
ya edediyyen yok ol,
ya da çöz su bilmeceyi , bir çare bul buna,
yaralı kalbimle Sendeyiz.”
Başka bir şiirinde ise dört elle sarıldığı, hayata onunla bağlı olduğuna inandığı aşka küsüyor adeta. Ondan kaçmaya çalışıyor. Kendisinden uzak durmasını istiyor. Bunun altında yine duyduğu acı yatıyor. Aslında bu isyan da sevgiden aşktan ileri geliyor. Bu, gerçek aşktan başka bir şey değil…
“UZAK DUR AŞK
ey aşk sana söylüyorum
sinsice kalp kapısında dolanıp da
içeri girmeye fırsat arama
ne sabrım, ne tahammülüm
yok artık çekmeye acılarına
şimdilik ben can katmakla meşgulüm
bir zamanlar kan kaybettirdiğin canıma.”
Karaca, her konuda şiir yazabiliyor. Konuyu adeta içinden gelen ilham belirliyor. O geldiğinde mutlaka yazıyor şiiri.
Yüreğini tamamen şiire açmış. Hatta kendi deyimi ile yüreğini tek açabildiği şey şiir. Şiir yazmak onu rahatlatıyor, mutlu ediyor. O, mutlu oldukça bizi de mutlu ediyor. Çünkü bu güzel şiirlerin varlığı onun mutluluğuna bağlı. O mutlu oldukça da biz böyle duygulu, içli, güzel şiirler okuyabiliyoruz.
Nevşehir Hacıbektaş’ta başlayan bir şiir macerası Almanya’nın Münih kentine taşınmış. Orada Türk şiir geleneği modern şekliyle “Susmaz Şiirler” adı ile yaşam buluyor. Varlığını idame ettiriyor.
Çünkü Karaca, bir limana sığınır gibi şiirin sihirli havasına sığınmış. Yazıyor. Yazıyor. Yazıyor. Hiç susmuyor. Bu nedenle şairi ona “Susmaz Şiirler” diyor.
Biz de hiç susmasın diyoruz. Eline, yüreğine, kalemine sağlık Karaca…
Sen susmadıkça bu bizim yüreğimizin dalgalanması da hiç durmayacak…
“YARALI CEYLAN
senden kaçışıma bakıp da
kalan sensin diye
acının en büyük payını
kendi üzerine alma
bazan kalandan bedbahttır kaçan
bilirsin vurulunca!

avcısından kaçar CEYLAN DA”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın modern şiir kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şair Mehmet Ekici İle Şiir Üzerine

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Gün Olur Asra Bedel" Üzerine Bir İnceleme
Bir Şiir Emekçisi: İhsan Tevfik Kırca
Yozcuların Kökeni ve Çangaza Köyü
yaşar Kemal’in Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
Çeşitli Yönleriyle Prof. Dr. Erhan Arıklı
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
Benim Gözümden "Tutunamayanlar"
"48 Saat" Üzerine
Çakırcalı Efe Üzerine
Âşık Osman Akçay İle Tanıştık

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakit Gelince [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.