Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
bazen yoran ama olduğu gibi olmaktan hiç bıkmayan, canı her sıkıldığında o adama sığınan o hiç görmediği o hiç varlığına şahit olmadığı o bir zamanlar tüm bilgeliğiyle tüm ışığıyla yaşamış olan adam,Montaigneye sığınmam, her sayfasında kaybolmam, farkındalığın verdiği zorluklarla savaştığını görüyorum o dönemde yaşamış olsa dahi ne hissettiğini biliyorum hayata dair, o yüzden ona sığınmaktan korkmuyorum, o her satırında hayata dair görüşlerini sıralamasında ve kendini olduğu gibi anlatmasında ve ondan benzer yanlarımızın olmasında bu ağır yükü tek başıma taşıyanın ben olmadığımı bilmek bir parçada olsa rahatlatıyor beni, artık birşeyler ağır gelmeye başladı hayatın bitip tükenmek bilmeyen o sıkıcı döngüsü etrafında yuvarlanıp gittiğimi bilmek, herşeyden çok huzuru arayarak yaşamadan çoğu şeyi gölgemle olmayı hayatı iyiden iyiye incelemeyi seçmek, ve bu melankolik halden kurtulamamak, görmek, sezmek kısaca bilmek,,, Ve Lutherin aklımdan çıkmayan adeta hafızama kazınan o sözleri ile kendimi bağdaşıyor olarak bilmek ve görmek, şüphesizki biraz daha düşünceye yönelsem bunun altından kalkamam, Sonsuza kadar uyumayı dilerdim oysa, kalkmadan,kıpırdamadan, kimsenin size ait olan lüksünüzü bozmasına izin vermeden. Şüphesizki dünyada bizleri yoran ve üzen çok şey var, buna sebep olan faktörlerin başında yalnızlık kendimize kalma korkumuz sonucunda edindiğimiz arkadaşlıklar sözüm ona dostluklar yatıyor,kimse acizliğinin yüzüne vurulmasından hoşlanmaz ancak pek azı yalnızlığın ona verdiği erdemin farkına varabilir ve kendini bu şekilde kabullenir. Kalabalık içerisine daldığınızda hala yalnızlığınız sizinle duruyorsa yeterince kalabalık sayılmazsınız. Bildiğim bir şey daha var insan gerçekten yalnızdır. Ancak ruhuyla barışık olduğu taktirde onun o sayısız renkteki kalabalığına kavuşur. Bana göre ben daha çok hayatlara seyirciyim hiç oyuncu olmayı düşünmedim yazılan senaryoları düzelten yada ibretle seyreden tiplerdenim, kimse benim sorunlarımla ilgilenmedi, çünkü onları ilgilendirecek sorunlar edinmedim. belki burnu havalarda dik başlı bir kız gibi kendimi benimsettim, ama duruşumu hiç bozmadan ruhumu insanlara olduğu gibi serdim. Hayatın tek düzeliği beni sıkmıyor aslına bakarsanız, İnsanların dikkatsizliği ve anlık hevesleri doğrultusunda adeta pusuda bekleyen kaderlerine teker teker mahkum oluşlarını seyrettim durdum. İnsanın okuması gerek doğru, faydalı olan her bilgiyi edinmek için, Benim gördüklerim canlı örneklerdi hep, işte hep bu yüzden daha çok izlemeyi seçtim ve bana hiç sıra gelmedi, hataya yer vermemek için hayatın beni üzmemesi için elimden geldiğince çektim belki kendimi, şikayetçi olduğumu yine söyleyemem, çünkü hayatın her anıyla şikayet etmeden onunla yaşamasını bildim onunla yaşamayı sevdim, korkum günün birinde benden, başkalarının benim adıma şikayetçi olmaları hayattan. Bana göre herkez atlaması gereken uçurumun kenarında yanması gereken ateşin içinde yalnızdır,o halde neden bu gerçeği görmezden yaşayarak ömrümüze yapay mutluluk enjekte edelim, neden ruhumuzu dahada güçlendirmek yerine, onun o hayatın renkli dünyasına kapılmasına sebep olalım, ve alacağı en ufak bir darbe sonucunda kendimizi ölümün eşiğinde bulalım, yaşamak güzel karşına doğru insanlar çıktığında çok daha güzel olacağı şüphesiz bir gerçek, ama biz tüm karşımıza çıkanlara bugün doğru insan diye bakmaktan vazgeçelim bir kere, farkına varabilirsek şayet bugün o dosdoğru insanlar diye seçip hayatımızda bulundurduğumuz isanlardan yemişizdir darbeleri, o kadar yemişizdirki artık utanır olmuşuzdur sözüm ona doğru insanlar sözcüğünü kullanmaktan. Şimdi mutlu olduğum bir şeyle karşılaştım bir başka insanla hemen hemen aynı yazgıyı taşıyor olma düşüncesi biz zavallı insanları neden mutlu ediyor.Shakespeare sendemi sendemi Shakespeare, İnsanın kendini bilmesi ve başka insanların ruhunu görmesi ve bunu ustalıkla yansıtması, şimdi biraz daha rahatladım çünkü onun bildiği bir şeyide ben biliyorum,... Hayata dair kısa kısa... Yazan-Edibe Toğaç
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Edibe Toğaç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |