Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Sevim, etrafý daha iyi görebilmek için odasýnýn penceresindeki tülü iyice araladý. Ýki saattir yaðan kar henüz durmuþtu. Bu iki saatlik süre her tarafýn beyaza dönüþmesine yetmiþti. Karýn iyi bir ressam olduðunu düþündü. Baksanýza doðayý nasýl ustaca boyamýþtý, üstelik de bunu tek bir renk kullanarak yapýyordu. Bu nefis manzarayý büyülenmiþçesine dakikalarca seyretti, öyle ki mutfaktan kendisine seslenen annesinin sesini bile duymuyordu. Kapýnýn zorlanmasý ile kendine geldi. Kilitlediði için açamayan annesi zorlamayý býrakýp kapýyý vurmaya baþladý. Kapýyý açtý, annesi mutfakta yardým edilmesini istiyordu. Bu isteði yerine getirdi ve tekrar pencerenin yanýna geldi. Kartopu oynayan dört çocuk vardý dýþarýda. Bir de onlarýn yanýndan karlarýn içine bata çýka yürümeye çalýþan beyaz tüylü bir kedi. Öyle ki rengi nedeniyle dikkatli bakmayan bir göz onun kedi olduðunu fark edemeyebilirdi. Kedicik yiyecek aramaya çýkmýþ olmalýydý. Ya diðer hayvanlar? Köpekler, kuþlar ve diðerleri… Bu karda kýþta yiyeceklerini, içecekleri suyu nasýl bulacaklardý? Belki de çoðu açlýktan ya da susuzluktan ölüp gidecekti. Bu ihtimal hüzünlenmesine yol açtý. Olayý daha da büyüttü zihninde: Kývranarak can veriyordu zavallýcýklar! Onlarca, yüzlerce telef olmuþ hayvan… Ölüm, kýþtan da soðuktu, dondurucuydu. Damarlarýndaki kanýn çekildiðini zannetti, bütün vücudu titriyordu. Kalorifere biraz daha yaklaþtý. Bu olay Sevim’e, babasýnýn ölümünü hatýrlattý. Babasýnýn ölümü aklýna gelince, önce sessiz sessiz gözyaþlarý akmaya baþladý; sonra hýçkýrarak aðladý. Bütün vücudu sarsýlýyordu aðlarken… Aðlamaktan yorgun düþünce yataðýna uzandý ve babasýnýn yüzlerini hatýrlamaya çalýþtý. Onun zihninde babasýna ait iki tane yüz vardý: Biri ona sevgiyle bakan bir yüz, diðeri ise korku filmlerinde bile olamayacak kadar korkunç bir yüz. Babasý öldüðünde daha doðrusu intihar ettiðinde Sevim, henüz üç yaþýndaydý. Bu korkunç olaya ne olduðunun bile farkýnda olmadýðý bir dönemde tanýklýk etmiþti. Babasý onu seveceði zaman kucaðýna alýr, yüzünü okþardý. Sonra uzun saçlarýný iþaret parmaðýna dolar, birazcýk çekerdi. Saçý çekilen Sevim de baþýný kaldýrýr kendisine gülümseyen babasýna bakardý. O gün de öyle olmuþtu. Sevim’i öpmüþ, baþýný okþamýþ, saçýný parmaðýna dolamýþ; sonra da yandaki koltuðun üzerine oturtup oyuncak bebeðini eline vermiþti. Sevim, oyuncak bebeði ile oynarken kendinden geçerdi. O sýrada babasýnýn ne yaptýðýný o nedenle fark etmedi. Bir sandalyenin üzerine çýkýp bir þeyler yapmaya çalýþtýðýný gördü ise de ne olduðunu anlayamadý. Babasýnýn tavana asýlý bedeni sallanmaya baþlayýnca da olanlara bir mana veremedi. Ama babasýnýn çýrpýnan vücudunu görünce kötü bir þeyler olduðunu sezdi. Yerinden kalkýp babasýna doðru gitti. Boyu ancak ayaklarýna kadar yetiyordu. Babasýnýn ayaklarýna sarýldý. Bu sarýlma sýrasýnda adamýn sað ayaðýndaki çorabý çýkýp yere düþtü. Babasýnýn yüzünü bu þekilde göremiyordu. Ayaklarýný býrakýp biraz geri çekilip bakmasý gerekiyordu. Öyle yaptý. Keþke yapmasaydý. Çünkü babasýnýn oraya buraya doðru sallanan kafasýný ve o korkunç ikinci yüzünü gördü. Aðlayarak odayý terk etti. Apartmandan çýkýp kendisini sokaða attý. Çocuðun bu halini görenler etrafýnda toplanýp ne olduðunu sordular. Bu sorulara cevap alamadýlar, çünkü ne olduðunu bilmiyordu ve anlatamýyordu. Apartmana doðru koþmaya baþladý, evlerinin açýk olan kapýsýndan içeri girdi. Diðer kiþiler de onu izlediler ve ipin ucunda sallanan adamý görünce çocuðun aðlama nedenini öðrenmiþ oldular. Ýpi keserek adamý aþaðý indirdiler. Öldüðünü anlayýnca da telaþa kapýldýlar. Ýçlerinden biri polise haber vermeleri gerektiðini akýl edip telefona sarýldý. Az sonra polis ve bir komþusuna gitmiþ olan annesi de içerideydi. Kendini yerlere atýp aðlayan annesini oradakiler yatýþtýrmakta zorlanýnca odanýn dýþýna çýkarmaya karar verdiler. Polisin ve olayý incelemeye gelen savcýnýn dikkatini, adamýn tek ayaðýnda çorap olmamasý çekti ise de bunun üzerinde fazla durmadýlar. Zaten dursalar da nedenini bulamazlardý. Çünkü Sevim bile ayaklarýna sarýldýðýnda bu çorabýn babasýnýn ayaðýndan çýktýðýnýn farkýnda deðildi. Ertesi gün cenaze kaldýrýldý. Sevim’i bir komþularý cenaze kalkýncaya kadar evinde alýkoydu. O, babasýnýn gömülmesini ve diðer cenaze merasimlerini o nedenle görmedi. Sadece misafir edildiði evin penceresinden apartmanýn önüne cenaze arabasýnýn yanaþtýðýný ve kalabalýk bir insan topluluðunun bir tabutu bu araca yerleþtirdikleri görebildi. Gördüðü tabutun içinde babasýnýn olduðunu anlamýþtý. Pencereye iyice yapýþtý. Bir el onu pencere kenarýndan çekip uzaklaþtýrýncaya kadar baktý, baktý… ● ● ● Karanlýðý güneþe asýp her anýný gece yapmak istiyordu. Her tarafý sýký sýkýya kapatmasýna raðmen odasýna, çok az da olsa dýþarýdan ýþýk sýzýyordu. Bu sýzýntýyý bir yastýk ya da örtü ile kapatýyor, baþka ýþýk sýzýntýsý var mý diye dikkatlice bakýyordu. Saatlerce karanlýkta gözleri açýk oturuyordu. Odasýndaki eþyalarý belli belirsiz seçebiliyordu. O da gözleri karanlýða iyice alýþtýktan sonra. Aslýnda buna gerek de yoktu, çünkü en ufak eþyanýn bile nerede olduðunu gözleri kapalý iken bile bulabilirdi. Bazen Bahadýr’ýn hayali gözlerinin önünde canlanýyordu. Hiç gitmesin istiyordu, ama bu hayalin göründüðü noktadan, bir baþka yere hafifçe gözü kayarsa da kaybolup gidiyordu. Bahadýr, Sevim on sekiz yaþýnda iken hayatýna daha doðrusu hayal dünyasýna girmiþti. Odasýnýn penceresinden dýþarý baktýðý bir gün, karþý binanýn önüne yanaþan haki renkli bir cipten inen askeri üniformalý bir genç dikkatini çekmiþti. Vakit akþama yakýndý. Ertesi gün sabahleyin de gene ayný araca binerken görmüþtü. Sonraki günler, sabah ve akþam olmak üzere iken pencere kenarýna gelip Bahadýr’ý izler olmuþtu. Ýlk baþlarda bu sýradan bir olaydý, ama sonradan anladý ki Bahadýr’ý görmek onu mutlu ediyordu. Zamanla bu bir tutkuya dönüþtü. Tarif edemeyeceði, açýklayamayacaðý hoþ duygular hissediyordu. Hissettikleri aþk mýydý, baþka bir þey mi, bunun açýklamasýný yapamýyordu. Babasý öldükten iki sene sonra annesi kendinden yaþça büyük bir adamla evlendi. Adamýn maddi durumu çok iyiydi. Sevimli bir insandý. Sevim’e bir kere bile kötü davranmamýþtý. Önceki eþinden iki oðlu vardý. Kýzý olmamýþtý, belki de o yüzden Sevim’i kendi kýzý gibi benimsemiþti. Elinden tutup parka götürüyor, ne isterse alýyor; hatta annesinin hoþuna gitmese de biraz þýmartýyordu. Ne yazýk ki Sevim, dört sene sonra da üvey babasýný kaybetti. Sevim bu acýnýn bilincindeydi artýk. Çok üzülmüþtü ve kendi babasýndan daha çok bu adama aðlamýþtý. Üvey babasýnýn öldüðünü annesinin çýðlýðýndan anlamýþ, hemen yanýna koþmuþtu. Sonra gelenler adamýn üzerine beyaz bir çarþaf örtmüþler, hatta bir tanesi siyah saplý bir býçaðý da bu örtünün üzerine koymuþtu. Annesi bir daha evlenmedi. Ýkinci kocasýndan kalan miras rahat rahat geçinmelerine yetiyordu. Sevim, çok küçük yaþta ölümle hatta ölümlerle karþý karþýya kalmýþtý. Etrafýndaki insanlara ölüm hakkýnda sorular sormuþ, bazýlarý yalan yanlýþ da olsa birçok cevap almýþtý. Bu cevaplar üzerinde düþünüp ölüm konusunda kendince bir sonuca ulaþmaya bile çalýþmýþtý. Küçük yaþta bu yaþadýklarý içine kapalý bir kiþiliðe sahip olmasýna yol açmýþtý. Bu nedenle karanlýktan hoþlanýyor, aydýnlýktan kaçýyordu. Karanlýðýn içindeki kutsal sessizliði hissediyor, bunun verdiði hazla kendinden geçiyordu. Böyle bir duygu baþka nede olabilirdi, sorusu aklýný kurcalýyordu. Sorunun bir cevabý olduðuna inanýyordu: Ölüm… Evet ölüm…. Sonsuz karanlýk, sonsuz sessizlik ve sonsuz haz…. ● ● ● (Devam Edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |