..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > derya eğilmez




2 Mart 2014
Ahmet Haşim ve Yalancı Ay  
derya eğilmez
Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.


:DBAA:



Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.
Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soyulan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski pabuç naaşlarını
seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel verdiğini tecrübe etmeyen var mı? Güneşli geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü eve mahzun ve nevmid dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim. Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mesut olmanın hiç imkânı var mı?
Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. Karşı karşıya oturmuş iki insan, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk. Birden, arkamızda garip bir fısıltıyı andıran bir hışırtı duyar gibi olduk. Başımızı çevirdik: İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay, sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu. Birden etrafımızda dünyanın bütün manzaraları değişti: Sanki Japonyalı bir ressamın siyah mürekkeple çizdiği müphem ve natamam bir âlem içinde idik. Artık her şeyi sarahatle görmek ve tahayyül etmek imkânının sarhoşluğu vücudumuzu, yavaş bir afyon dumanı gibi uyuşturuyordu. Etrafımızda, gündüzün bütün uyuz ağaçları yerine zengin bir orman vücud bulmuştu. Karşıda yemek yiyen fakir ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran ay ışığı içinde birer murassâ hayal olmuşlardı. Denizin bulanık suları boşalmış ve onun yerine şimdi sahilin kumları üzerinde ziyadan bir mayi sallanıp bir şarkı söylüyordu. Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık. Zira aydan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu.
Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harab olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!

Ahmet HAŞİM
Bize Göre (1928)
Ahmet Haşim, gecelerin ve karanlıkların sevgilisi, ay`ı kendine dost edinmiş şair. Ay isimli şiirinde karanlığa, ay ışığının büyülü yansımalarına, yakamozlara olan tutkusunu ne güzel dile getirmiş en sevdiğim nesrinde.

Belki çirkinlikleri kapattığı, onlara farklı giysiler giydirerek yeniden hayat verdiği, belki de aşağılık kompleksinin iç dünyasında yarattığı hezeyanlara sedatif etki yaptığı için “yalancı ay”ı bunca sevmiş.
Güneş bütün gün insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Hiçbir şeyi saklamaz, tüm çıplaklığı ile ortaya koyar, hayallerle süslemenize izin vermez.
Gecenin ve ay ışığının yalancılığına böylesine kapıldığı onun yaratıcı yansımaları içinde hülyalara daldığı için “karanlıklar şairi” denmiş.
Gerçeklerden, çirkinliklerden kaçıp teselli arayan, kötülükleri akşam imgeleri ile süslemek isteyen ben ve benim gibi kim bilir kaç kişinin hislerine tercümanlık yapmıştır.
Sanatçı, Fecr-i Ati topluluğunun en güçlü kalemlerinden biri olmuş topluluk dağıldıktan sonrada serbest olarak sanat hayatına devam etmiş. Hece ölçüsünü köylü ölçüsü olarak değerlendirdiği için şiirlerinde hep aruz ölçüsünü kullanmış sembolizm akımının en önemli temsilcilerinden olmuş ve “sanat için sanat” anlayışına daima bağlı kalmıştır. Nesir türünde yazdığı Bize Göre, Frankfurt Seyahatnamesi, Gurabahane-i Laklakan adlı eserlerinde dili daha anlaşılır ve sadedir.
Annesine olan düşkünlüğü ve küçük yaşta annesini kaybetmiş olmanın verdiği hissiyat ile iyice içine kapanmış şuuraltında yalnızlığını ve ilerleyen dönemlerde dış görünüşünü sorgulayarak aynalara düşman olmuş, ömrünün sonuna kadar hissettiği çirkinlik duygusu ve yansıması olan aşağılık kompleksi ile gecenin, karanlıkların, ay ışığının yalancı hayaline kapılarak şiirler yazmış asla sanat kaygısı yaşamamıştır.
Yaşadığı buhranların etkisi ile geceye sığınmış, gecenin ay sayesinde sihirli değneğini oynatıp çirkinlikleri güzelleştirdiğini mısralarında dile getirmiştir.
Gurub vaktini, gökyüzünün tahayyül edilemez güzellikteki kızıllığını, yıldızların ve Ay`ın, düşünmek, görmek ve duymak istemediğimiz sevimsiz gerçekleri
“Karşıda yemek yiyen fakir ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran ay ışığı içinde birer murassâ hayal olmuşlardı”.
Dizelerindeki gibi birer murassa hayale nasıl dönüştürdüğünü anlaşılmak kaygısı gütmeden hatta umursamadan mısralara dökmüş, “karanlıklar şairi” ünvanının hakkını layığı ile vermiştir.
En çok bilinen şiiri “MERDİVEN” ise mutlulukların, hayallerin, acıların, aşk ve sevdaların kısaca hayatımızın küçük bir özeti gibidir adeta…

MERDİVEN
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...


Ahmet Haşim








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gaziantep İzlenimlerim
Prangasını Kıran Kapalı Kadınlar
Bir Kadın Ne İster?
Bizler Gerçekten Çocuk Olmuşuz
Muadil İstemezuk
Belki Yarın Çok Geç Olabilir
Şaşmışım Bu Muadil İlaçtan
Nerede O Eski Ramazanlar
Özgürlüğün Farkına Varabilmek
Dubai İzlenimleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevgili Günlük [Öykü]
Mahkemede Bir Gün [Öykü]
Sağlığımız Nereye Gidiyor? [Eleştiri]
Kendisi Dev Yüreği Küçük Adamlar [Eleştiri]
Erbekan Yeni mi Anlaşıldı? [Eleştiri]
Geçici 15. Madde Tozlu Raflara Kaldırıldı [Eleştiri]
Erbakan Yeni mi Anlaşıldı? [Eleştiri]
Muhaliflere Ders Olsun (!) [Eleştiri]
Bu Bono Başka Bono [Eleştiri]
Eyvah Texastayım [Eleştiri]


derya eğilmez kimdir?

eczacı,ressam,yazar

Etkilendiği Yazarlar:
Cengiz Aytmatov,Reşat Nuri Güntekin,,Yakup Kadri Karaosmanoğlu,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © derya eğilmez, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.