Ve sabah!.. Gün doğumu Başlangıçların zamanı...
Öykümüz, bu sabah başlıyor. Çünkü Emel bu sabah misafir odasında yalnız uyandı. Hakkı dün gece kapıyı çarparak her zamanki gibi gitmişti.
Evliliklerinin ilk iki yılı için muhteşem, diyebiliriz. Ama daha ikinci yıl bitmeden tartışma seansları başladı.
Dün gece de bunlardan biri muhtemelen sonuncusu yaşanmıştı.
Tartışmalar Kavgalar Her ikiside yorgun ve bıkkındı, artık. Bitmesi, ikisini de mutlu ederdi. Ve kanepedeydi. Yalnızdı Bitmişti
İsteksizce kalktı. Üstü buruş buruştu. Banyoya gitti. Sular akmıyordu. Kesinitiler için su saklamadığını fark etti. Dolu tek bir kovası bile yoktu.
Hakkının buzdolabına su doldurup koyduğu üç viski şişesinden, Hikmet Beyin hediyesi olanı aldı. Bu şişeye özel bir önem verirdi, kel.
Yurt günlerinde yaptığı gibi bir parça pamuğu ıslatıp gözlerini sildi. Kendini akıllı hissetti yurt günlerinde olduğu gibi. Bütün şişeyi başından aşağı boca etti. Soğuk suyun onu hayata itelediğini hissetti; ya da kendi kendini vaftiz etmişti. Özgür bir kadındı, artık. Hayatı kucaklamak için giyindi ve sokağa çıktı.
Önce bakkala uğradı. Kapıcılar gazeteli, ekmekli sepetleriyle servise çıkıyorlardı. Hepsinin (kadınlar da dahil) onu süzdüklerini fark etti. Hoşuna gitti.
Bir paket sigara ile gazete aldı.
Cüzdanına baktı. Kalan para karşıya geçmesine yeterdi. İncilere gitmeye karar vermişti. Gitmeden önce telefon açmalıyım, diye düşündü. Evde olmayabilirler. Çocukların okulu, Adnanın da işe gitmesi gerek.
Evdedir; ama telefon etmeden gitmek, yakışık almaz.
Kocası ve üç oğluyla yaşayan İncinin, kışlam dediği evini düşündü. Midesi burkuldu. Bakkalın girişindeki demirlere tutunarak öğürmeye başladı. Kapıcılar ona baktı. Hoşuna gitmedi.
Neyse son saframı da attım, dedi usulca. Espri yeteneği olmasına sevindi. Denize inen caddenin üzerinde durup rıhtımı, gemileri, martıları izledi. Bir ara Johnatan Livingstonu görür gibi oldu; ama tam seçemedi. Martıların seslerinin buraya kadar gelmesine ve bunu daha önce hiç fark etmemiş olmasına şaşırdı.
Bir an annesine gitmeyi düşündü; ama fazla arabesk bularak vazgeçti. Birileriyle konuşmaya gerçekten çok ihtiyacı vardı. Sağlam bir omuz bulup ağlamalıyım, diye düşündü. İçi dopdoluydu. Patlayacak hale geldim. Neden ve Nasıl bilmiyorum. Fazla uzatmaya gerek yoktu; İnciye gidecekti. İnci onu anlardı; en azından dinlerdi.
İskeleye doğru yürümeye başladı. Güneş sırtını yakıyordu. Uyuşan kaslarının yeşerdiğini hissetti. Bahar geliyor Johnatan dedi.
Çelme I.
İskeleye doğru yürümeye başladı. Güneş sırtını yakıyordu. Uyuşan kaslarının yeşerdiğini hissetti. Bahar geliyor Johnatan dedi.