Farklý bir kiþilik... Farklý bir yüz... Farklý bir düþünce... Farklý eylemler...
     28 Temmuzda yapýlan genel seçimlerde Meclise milletvekili olarak girdi. Daha girdiði ilk andan itibaren olay oldu.
     Milletvekili andýnýn “çok eril bir dille yazýldýðýný ve günümüz þartlarýnda güncellenmesi gerektiðini” söyleyerek, kendi hazýrladýðý yemini okudu...
     KuzeyKýbrýs Feminist Atölye (FEMA) kurucusu Doðuþ Derya’dan söz ediyorum. Yaptýðý eylemler ve söylemleriyle KKTC Tarihinin ilk feminist milletvekili kabul edildi.
O, “Kýbrýslý Türklerin hak ettiði eþitliði ve cinsiyet eþitliðini saðlamak istediðini, Bu ülkede; dini, dili, ýrký, cinsiyeti, cinsel yönelimlerin ayrým yapýlmaksýzýn kucaklanmasý gerektiðini savunuyorum” dedi...
Üniversite öðrencileri arasýnda çýkan kavgada taraf olarak ülkücü gençleri ýrkçý Rum terör örgütü ELAM ile ayný kefeye koydu. Doðuþ Derya "Güneyde ELAM varsa, kuzeyde de ÜLKÜ OCAKLARI var" yorumunu yaptý.. Ülkücü gençler ile terör örgütü ELAM'ý ayný kefeye koydu. Ülkü ocaklarýnýn kapatýlmasýný istedi. Tabii bu söylemi ülkücü camia arasýnda haklý olarak tepki uyandýrdý.
Diðer taraftan Derya, gece kulüplerinde bir seks köleliði olduðunu ve bunun bir insanlýk suçu olduðunu vurgulayarak, "hem bir kadýn olarak hem de bir milletvekili olarak suçluluk hissediyorum, üzerime düþenin farkýndayým ve ben buna dair kendimi sorumlu hissediyorum, elimden geleni yapacaðým" dedi.
Ayrýca, “konsomatrislerin þiddete maruz kaldýklarýnda baþvurabilecekleri bir ihbar hattý açýlmýþtý. Bu hat yeterince yaygýnlaþtýrýlamadý. Bir de gece kulüplerinin etkin denetimi lazým.” diyerek konsomatrislerin haklarýný da savunmuþ oldu...
Eylemleri bitmedi... CTP Parti Meclisi’nin, Meclis Baþkaný Sibel Siber’i, oy birliði ile cumhurbaþkaný adayý göstermesi kararýnýn aslýnda oybirliði ile alýnmýþ bir karar olmadýðýný ima eden bir paylaþýmda bulundu.
Derya, sosyal paylaþým sitesinden yayýnladýðý mesajýnda “"Oy birliði" mi? Bazen söyleyecek bir þey yoktur, bazen sadece gülümsersiniz. Biz söyleyeceðimizi söyledik artýk taban konuþsun” diyerek tepkisini dile getirdi.
Son olarak da dün meclisin ilk açýlýþ gününde Milletevkili Çakýcý ile mecliste tartýþtý. Susmadý... Bildiklerini, düþüncelerini açýk bir dille söyledi. Adeta kavga etti... Meclis Baþkanýnýn ikazýna raðmen “Dinlemiyorum” dedi ve salonu terk etti...
Terk etmesi doðru muydu? Bu tartýþýlýr... Bana göre etmemeliydi... Düþüncelerini sonuna kadar orada savunmalýydý... “Býrakýp gitti” dedirtmektense, “Sonuna kadar savaþtý” dedirtmek daha yeðdi... Öyle birinden bu beklenirdi...
Ama zaten O, bu tür hareketleriyle, söylemleriyle ve eylemleriyle dikkat çekiyor... Bir þekilde medyatik oluveriyor... Ve herkes günlerce onu konuþuyor...
Doðru mu yapýyor? Bu kendisinin tercihi... Ama gerçek olan þu var: O farklý konuþuyor... Bakýþ açýsý farklý... Düþünceleri farklý... Ayrý bir mozaik mecliste...
Diðer vekiler, kürsüye çýktýklarýnda genelde ayný þeyleri söylüyor: “Ýþsizlik, pahalýlýk, elektriklerin kesilmesi, suyun getirilmesi, iþten atýlanlar, maaþlarýn geç ödenmesi, haksýzlýklar, vurgunlar, dolandýrýclýklar vs....”
O ise hep farklý konuþuyor... Kürsüye çýkýp konuþmasa bile yaptýðý bir eylem, bir hareket veya bir bakýþý dahi gündem oluyor...
Peki, madalyonun öbür yüzü öyle mi? Kimileri ekonomik sýkýntý içinde ekmek kavgasý yaparken, yaþam mücadelesi verirken, onun feministlik düþünceleri kimin umurunda olacak?... Vatandaþ “Aþ, ekmek, iþ!” diye baðýrýrken O’nun cinsel köleliði ön plana çýkarmasý kimleri ikna edecek?
Gençler, bir ideal uðrunda hedeflerine koþarken, onun bir grubu baþka gruplarla ayný tefe koymasýný kimler hoþ karþýlayacak?
Ama ne olursa olsun... Ben seviyorum bu bayaný...
Niye mi?
Bize, hayata baþka bir pencereden bakmasýný öðretiyor da ondan...