Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Akılsızlığı akıl kılmakta Karanlıkta göremeyen gözün Kulakları, işitmek zorundadır Bazen ziyan olmak Kâr olmaktan iyidir. Eşeğin de ölüsünü sırtlanmaktansa Eşek yükünden ağırlığınızı eksiltmek gerek Tabuta sığmaz Yaşayan bir ölüydü Teneşire geldiğinde anladık ki İmamın da arkasında İtin dölüydü Biz hep böyle Denize düştük Yılan ne ki! Kılana sarıldık Biz yokuz sen bizde kal Gece kuşu münevver olmuş Ağzına ağzına sokarlar insanın Oysa göz önünde dururlar Lakin karanlıkta da mehtabı buluruz Böyle olurken, böyle Derleyken… Ay tutuldu. Dün üzülmez ki, Telaş bu gündeydi. Kaynar sular dökülmekle, eksik olmaz başta Endişeler sükûndan kurtuldu Daha Godo’yu beklemeye vakit olmadan Eski çamlar derle, yeniler unutuldu Kırpılmış yıldızlar boy verdi Bir süre deniz üstünde olundu köpürük Türlü türlüsüyle… Daha biz kimdir? Nedir? Anlamamıştık “Bohçacı var hanım, kaçırmayın!” derle, ağzımız açılmamıştı ki… Dikilmiş bohçaya bakmayan göz Ol namus-u mahremden sorgulanıyordu. Yıldızdan bir yıldız kaydı Gönül ne pişman değil, ne neşeden caydı Bu iklimle yıkandı, şimdi kirlenme zamanı Tüm aşağılıklar birdi Yıldızın yeriydi, kendisini yıldız saydı Dolun değildi Olmayan davayı sürer birikimi karar eğildi Ay bulutta “Çıkar” dendi, hep yeni aydı Zodyakı kaymış Şişme zodyaktı Ekliptikten kamaşır Tutulumu, şahaneyi iltifattı Evresi miydi, devresi miydi? Bilinmedi! Kurtuluşsa Fark etmediği önünde geçen, sandık burcundan bir yılan, Fırsattı… Güzel yüzünde de değildi Oldu mu mehtap ta sana bir serabı yalan Bugün, düne sarıldı. Müsamere başladı Malkoçoğlu sahnede Bizans yerle bir Küfür de olsa gözlerimiz kamaşır kalayda Gönül evi virandı Bir kılıç, bir bıyık Foya kılıcısıyla Haşmetmaap sırf bir nispetle, sarayda 13.01.2015 Dolun: Ay’ın Güneşe bakan yüzünün Dünya’da parlak görülmesi. İlk dördün. Zodyak: ekliptikin (Güneş’in yörünge düzlemi) iki yanında görülen, Dünya ve gezegenlerin döndüğü burçlar kuşağı alanı. İkinci anlamı şişme bot. Tutulum: Yer yörüngesinin içindeki düzlem Foya: Parlak olan elmasın parlaklığını artırmak için altına konan yansıtıcı metal yaprak. Yani şeylerin gizlenen iyi, kötü özelliğini, niyetini, belli ederek durumunu; görünür, bilinir yapan şey.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |