Aðlamak da bir zevktir. -Ovidius |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu Elimdeki tuttuðum küçük metal çýngýraða bakakaldým. Ýlk önce ne olduðunu pek çýkaramadým. Üstelik saçýmda bu çýngýraðýn ne iþi vardý. Sonra fark ettim. Tarik’ýn iþi olmalý diye düþündüm. Oyunda en ön sýrada oturuyordum. Þaman ayini sýrasýnda, entelektüel, akademisyen, Türkolog Tarýk’ýn (Cem Davran) can havliyle döndürdüðü çýngýraklý þaman ayin tahtasýndan payýma düþeni almýþtým. Yani, bir anlamda kutsanmýþtým! Kaç kiþi bir oyuna gider de þaman ayininde “kutsanýp” geri döner? Sadece bu kutsanma adýna bile bu oyunu yazmalý dedim. Araya zaman girdi. Oyun giderek içimde demlendi, zamanla oturdu, giderek daha çok sevildi ve klasikler arasýnda yerini aldý. Elimde gümüþ çýngýraða bakarken oyunu bir kez daha anýmsýyorum. “Alevli Günler” muhteþem bir kara komedi. Türünün en güzel örneklerinden biri. Yakýyor ama acýtmýyor. “Türk’ün ateþle imtihaný” þiddette sürerken, “Alevli Günler” güldürürken usul usul içimizdeki ateþe ince göndermeler yapýyor. “Din” konusu hiç bir dönemde böylesine ülkenin eksenine oturmamýþtý. Þeriat isteðinin histeri krizine dönüþtüðü bir ülkede, Þaman olduðunu söyleyen bir vatandaþ öldükten sonra dini ritüellere göre gömülmek yerine “yakýlmak” istiyor. Böylece Pandoranýn Kutusu açýlýyor ve etrafa halýnýn altýna süpürdüklerimiz saçýlýyor. Azýnlýkta kalmak, inandýðý deðerleri ve dünya görüþünü baskýn çoðunluða karþý inatla korumaya çalýþmak, arkadaþlýk, dostluk, verilen sözler, insanlarý “deðersizleþtirerek” ezmeye çalýþmak, güme giden insani deðerlerin bir kez daha anýmsanmasý. Oyunda gördüðümüz ana konu baþlýklarý. Ýstanbul Halk Tiyatrosu'nun hala gösterimde olan ve çeþitli illerde, sahnelerde sergilenen oyunu hiç eskimiyor. Tazeliðini hala koruyan “Alevli Günler” i Yýldýray Þahinler sahneye koyuyor. Irmak Bahçeci’nin kaleme aldýðý oyunda baþrolleri Cem Davran, Erkan Can, Bahtiyar Engin, Yýldýray Þahinler ve Selin Yeninci paylaþýyorlar. Dekor ve kostüm tasarýmýný Barýþ Dinçel’in yaptýðý oyunun Iþýk tasarýmý Efe Sümer’e ait. “Bismillahmýþ, tövbe tövbe” Hayri (Bahtiyar Engin). Hayri bir yandan “Bismillah” diyen bir yandan da Þaman selamýný besmele eþliðinde alan arkadaþlarý Tarýk (Cem Davran) ve Mensur’a (Yýldýray Þahinler) içerliyor ama elden ne gelir. Üç çocukluk arkadaþý. Kocaman adamlar olmuþlar ama bir araya gelince, kültürel farklarý boþ verip ayný küçük çocuklara dönüþüyorlar. Üniversitede hocalýk yapan Türkolog Þaman Tarýk’ýn (Cem Davran) aksine Hayri (Bahtiyar Engin) okumamýþ kasap olmuþ ama hep mahallenin saf çocuðu olarak kalmýþ, Mensur (Yýldýray Þahinler) ise karþýmýza mürekkep yalamýþ muhasebeci olarak çýkýyor. Oyunun konusu yaþanmýþ, gerçek bir olaya dayanýyor. Hikaye, Ankara’lý Cahit Bolat isimli vatandaþýn baþýna geçenlerden esinlenilerek sahneye aktarýlmýþ. Bir çeþit “yaþar, ne yaþamaz” olayý. Cahit Bolat nüfus cüzdanýndaki din hanesine “Alevi” yazdýrmak ister. Bolat’ýn bu isteði resmi makamlarca reddedilir. Bu durumu protesto etmek isteyen Bolat bu sefer din hanesine “Þaman” yazdýrmak için ilgili makamlara baþvurur. “Üç semavi din dýþýnda, baþka din yoktur” gibi saçma bir gerekçeyle isteði ret edilir. Üstüne üstlük hukuk mahkemesi yasasýna uymama suçundan dolayý Cahit Bolat’a 172 lira para cezasý kesilir. Þaka gibi ama gerçek ! Bu olay, tiyatro sahnesine “þaman bir akademisyenin öldükten sonra yakýlma isteði” hikayesi üzerinden yansýyor. Mahallenin sokaklarýnda misket oynadýklarý zamanlardan raký masasýna uzanan yolda derinleþen, kardeþliðe dönüþen bir dostluk. Þimdi ellerinde misketler yok gerçi ama hayatýn sivri uçlarýný raký masasýnda bir kadeh atarak yumuþatýyorlar. Artýk büyüdüler. Büyük oyunlarý oynuyorlar. Ama özde onlar hep kardeþ. Ýþte tam da bu nedenle Tarýk pat diye “gözlerim açtým sizinle, kapayacaðým yine sizinle” der. Ýþte bu kadar. Durumu muhteþem bir þekilde özetler. Oyundaki nokta atýþý yapan diyaloglar yüreðimizi tam on ikiden vurur. Tarýk (Cem Davran) “Ateþten geldik, ateþe gidiceðiz.” Hayri ( Bahtiyar Engin) “Ben toprak biliyordum.” Derin bir sessizlik. Havada “ne oluyor yaaa?” dedirten soru iþaretleri. Yanýt çok basit. Tarýk lenf kanseri ve bu dünyada geçirecek son dört ayý var. Yani, þaman inancýna göre, “yakýlarak” ölebilmek için bürokrasiyi aþmak adýna tam dört ay. Eðer olur da bürokrasiyi aþamazlarsa, kardeþleri onu vasiyet ettiði gibi “yakacak”. Ýþte bu gecenin menüsünden çýkan sonuç bu. Þok, acý, üzüntü, itirazlar, kabulleniþ ve çaresiz Tarýk’la birlikte gidilen nüfus müdürlüðü. Devlet dairelerinde derdini anlatma çabalarý. Duvarlara konuþuyormuþçasýna bir ilgisizlik hissi. Adam yerine konmamak, dinlenmemek, alaya alýnmak. Bu sýrada yaþanan trajikomik olaylar. Güleriz aðlanacak halimize. Tarýk (Cem Davran) “Müdüre haným, kimliðimdeki din hanesinin deðiþmesini istiyorum…. Müdire Haným (Erkan Can) Tamam beyefendi, sakin olun bir. Olur mu öyle þey, Aaaaaa! (Baþýnda peruk, masaya oturmuþ kadýn memur, elinde bir örgü harýl harýl örgü örüyor) Tarýk müdirenin ilgisizliðinden had safhada sýkýlmýþ, durumunu açýklamaya çalýþýyor “Ama Müdüre Haným,……” Müdire Haným “Ayyyyyy uðraþamayacaðým sizinle. Siz en iyisi bana durumunuzu belirten bir dilekçe yazýn! ” Tarýk þaþýrýr “Dilekçe mi? Ýyi ama siz ne yapacaksýnýz ki yazdýðým dilekçeyi?” Müdire Haným sinirli ve kararlý bir ses tonuyla yanýtlar “Reddetçem!” Seyirci kahkahadan kýrýlýr….. Devlet dairesindeki memurlarý kýlýktan kýlýða giren Erkan Can canlandýrýyor. Baþýnda peruðu, elinde örgüsüyle kayýtsýz memur profilinde zirveye çýkan Erkan Can olaðanüstü bir oyunculuk sergiliyor. Erkan Can bir bakýþýyla bile insaný gülme krizine sokabiliyor. Cem Davran da bu gülme krizinden nasibini alýyor ve kýsa bir süre oyuna ara vermek zorunda kalýyor. Sayýsýz defa ayný sahneyi oynamalarýna raðmen oyuncularýn sanki ilk defa oynuyormuþçasýna kendilerini oyuna kaptýrmalarý, hissettikleri samimiyeti gösteriyor. Bu sahici oyunculuðun enerjisi seyirciye de yansýyor. Ýnsaný yüreðinden vuran durum tespitleri havada uçuþuyor. “Bu memlekette kimin eline güç versen, kendini Allah zannediyor! Gök Tengri ruhumuza acýsýn” Ülkenin durumu ancak bu kadar güzel anlatýlýr. Adam yerine konmayan, deðersizleþtirilerek çaresiz býrakýlan insanlar birbirine dayanýr. Burada ölümüne bir dostluk var, kardeþlik var. Tarýk ölür. Elde vasiyet, ölen kardeþe verilen sözler. Tarýk’ýn cesedi mezarlýktan alýnacak. Usulünce “yakýlacak”. Bundan kaçýþ yok. Hayri ve Mensur’un mezarlýktaki konuþmalarý kahkahalarla dinlenirken gerçeklere yapýlan ince göndermeler adresini buluyor. Mezarlýk sahnesinde kefenlenmiþ cesedin taþýnma çýlgýnlýðýna deli gibi gülerken, aðlanacak halimize tüy diken kanunlara da ayný þiddetle gülüyoruz. Sahnede yer alan bütün oyuncularýn samimiyetini, enerjisini hissetmemek mümkün deðil. Oyuncularýn arasýndaki uyum ve paslaþma oyunun ritmini hiç düþürmeden sürekli zirvede tutuyor. Bu da seyirciyi doðal olarak oyuna dahil ediyor. Kendini tamamen oyunun akýþýna kaptýran izleyici oyunun nasýl bittiðini anlamýyor bile. Dekor, kostüm tasarýmý, müzik seçimi, ýþýk kullanýmý o kadar baþarýlý ki her biri adeta oyun kiþisi gibi sahnede yer alýyorlar. Oyunda emeði geçen herkesin baþarýsý seyircinin alkýþý olarak sanatçýlara geri dönüyor. Küçümseme, baþtan savma, deðersizleþtirme ve dinlememe taktiklerinin ezdiði sýradan vatandaþlar. Yaþarken ya da ölürken kendi hayatlarý üzerinde söz sahibi olamayan ülkenin gerçek sahipleri. Bu saçma dayatmalara neden katlanmak zorundayýz? Kanun adý altýndaki dogmalarýn hayatýmýzý yönetmesine neden izin verelim? Alevden gömlek giymiþ bir ülkeye de “Alevli Günler” iyi gider. Sahi, kendi hayatlarýmýz üzerinde söz sahibi deðilsek niye yaþýyoruz ki?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |