..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýnsan - iþte tüm sýr burada. Bu sýr üzerinde çalýþýyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Oðuz Tepe




25 Þubat 2015
Þans ve Dans (Yedinci Bölüm)  
Oðuz Tepe
Yazdýðým ilk romandýr.


:AEGF:
Yedinci Bölüm



I



Aðustos 1998

Kýrmýzý renge sahip olan minibüs, kenarý mýcýr taþlarýyla dolu olan berkitme yol üzerinde arkasýnda sarý toz bulutlarý oluþturarak ilerliyordu. Minibüs þoförünün hemen arkasýnda bulunan koltukta oturup üzerinde beyaz tiþörtü ve altýna da giydiði ayný renk þortuyla, yanýnda cam kenarýnda oturan; Kýrk sekiz yaþýnda olmasýna raðmen ensesinde biten siyah saçlarýnýn kenarlarý, kýsmen beyazlaþmýþ olan kadýnýn kulaðýna eðilerek, konuþmaya baþladý.

--- Haným, uçakta yorulmuþ olduðunu biliyorum ama az daha sabret.

--- Merak etme bey. Uçaktan indikten sonra sana yorgun olduðumu söyledim. Ama o kadar da yorgun deðilim. Dedikten sonra tek parça halinde ki, omuzu askýlý, sarý zemin üzerine mavi renkte küçük çiçek desenleri basýlý elbisesini giymiþ olan kadýn, minibüsün camýndan dýþarý baktý.

Masmavi rengi ile ilk göze batan denizin ufkunda, yavaþ, yavaþ batmak üzere olan güneþin, turuncusuyla, denizin maviliðinin, sarmaþ dolaþ olup, birbirinden ayrýlmayan sevgililerin, hüzünlü vedalaþmalarýný, seyreder gibi seyretmeye baþladý. Arkalarýnda bulunan koltukta tek baþýna oturmuþ olan, beyaz ve küçük delikleri olan þapkasýnýn yanlarýndan görünen kumral saçlarýyla, yeþil gözlerini örten, siyah güneþ gözlüðüyle, elindeki açýk olan kitabýný okumaya devam eden, yirmi altý yaþýndaki genç kýz da, okumakta olduðu kitaptan baþýný kaldýrarak, güneþin batýþýný seyretmeye baþladý. Minibüsün en arkasýndaki koltukta, tek baþýna oturan otuz sekiz yaþýnda ki, saçlarýný kýzýl renge yeni boyatmýþ olduðu belli olan kadýn da, gitmekte olduklarý yolun üzerinde, resim sergisindeki olaðanüstü bir tablo gibi duran, karþýsýndaki manzaraya kayýtsýz kalýyordu. Kýzýl saçlý kadýn daha çok, minibüsün ön camýndaki dikiz aynasýna iple baðlanarak asýlmýþ olan, sarý civcivin, hareket eden minibüsün her manevrasýna karþýlýk nasýl oynadýðýna dikkat etmeye baþlamýþtý.

Hareket halindeki kýrmýzý minibüs, önünde bulunan son yokuþu da çýktýktan sonra, þoförün hava alanýndan almýþ olduðu yolcularý ulaþtýracaðý son yer olan otel görünmeye baþlamýþtý. Otel, küçük bir koyun içinde sap sarý kumsalýn kenarýnda, çevresi aðaçlarla çevrili, dýþ cepheleri mavi, turuncu, viþne, sarý, açýk pembe ve beyaz renklerle boyanmýþ olan, üçer katlý binalarýn ortasýnda bulunan havuzuyla göze hoþ gelen bir görüntü sergiliyordu.

Kýrmýzý minibüs otelin giriþ kapýsýnýn bulunduðu dört katlý binanýn önüne gelerek durdu. Minibüste bulunan dört otel müþterisi, ellerindeki çanta ve bavullarýyla teker, teker minibüsten inerek, dört katlý binanýn, giriþindeki dönerli kapýdan içeri girerek, otelin kabul yerine doðru ilerlediler. Otel görevlilerden biri siyah saçlý, uzun boylu, gömleðinin cebinin üzerinde, otelin isminin yazýlý olduðu ve her bir harfinde de, otelde bulunan üç katlý binalarýn dýþ cephe renklerini oluþturduðu beyaz gömlek giymiþti. Ýkinci görevliyse orta boylarda, kývýrcýk sarý saçlarýyla, altýnda diz kapaklarýna kadar uzanan lacivert eteðinin, üstünde erkek görevlinin gömleðinde ki gibi o da, üzerinde otelin isminin yazýlý olduðu beyaz gömlek giymiþ bir bayandý.

--- Otelimize hoþ geldiniz. Diyerek müþterilerini ayný anda karþýlayan görevlilerden erkek olaný:

--- Sizleri odalarýnýza yerleþtirmeden önce, gerekli olan iþlemleri bir an önce tamamlamak istiyorum. Diyerek, gelen müþterilerini, kendilerine ayrýlmýþ olan odalarýna bir an önce gidebilmeleri için, giriþ kayýtlarýný bitirmeye çalýþtý. Kayýt iþlemleri tamamlanýr tamamlanmaz arkasýna dönerek, arkasýndaki duvarda bulunan, küçük karelerle dekoratif bir biçimde bölünmüþ olan bölmelerden, üçünün içindeki anahtarlarý alarak, dört müþterisini odalarýný gösterecek ve eþyalarýný da taþýyacak olan, bel boylara verdikten sonra, gelen müþterilerinin yüzlerine tek, tek bakarak:

--- Selim Bey, Münevver Haným, Sibel Haným, Türkan Haným. Diye isimlerini söyledikten sonra:

--- Benim adým, boynumda asýlý duran personel kimlik kartýmda gördüðünüz gibi, Nihat. Yanýmda bulunan bayan arkadaþýmýn ismi de Tuðçe. Sizleri otelimizde aðýrlamaktan mutluluk duyduðumuzu bilmenizi ister, otelimizde misafir olarak kaldýðýnýz süre içinde, sizlere her tür konuda yardýmcý olacaðýmýzý bildirirken, her hangi bir konuda, kafanýzda þüphe kalmamasýný diler, tatiliniz boyunca da iyi eðlenceler dileriz. Diyerek, bel boylarýn çanta ve bavullarý taþýyarak odalarýna kadar yönlendireceklerini anlatarak, bel boylara gerekli emirleri verdi. Önde bel boylar, arkada otel müþterileri olmak üzere, dört katlý binadan çýkýp, odalarýn bulunduðu üç katlý binalara doðru yöneldiler.



II



Beyaz örtüyle örtülü olan yemek masanýn ortasýnda, yanmakta olan mumun ýþýðý, aðaçlarýn bulunduðu küçük tepeden esen hafif rüzgârýn etkisiyle, çalmakta olan hafif müziðe eþlik edercesine, dans eder gibi hareketlenmeye baþladý. Yemek masasýnýn bir tarafýnda; Siyah hýrkasýný omuzlarýna geçirmiþ, kollarýný da yemek masasýnýn üstünde birleþtirip oturmakta olan kadýn, karþýsýnda oturan yuvarlak yüz hatlarýna sahip eþinin gözlerine bakarak:

--- Bey, çocuklarý arayýp, geldiðimizi haber verdin mi. Dedi.

--- Haným, sen duþtayken, Tuncay’ý aradým. Kendisiyle görüþüp geldiðimizi haber verdim. Aziz’e de haber vermesini de istedim. Hatýrlattýðýn iyi oldu.

--- Bakýyorum unutkanlýðýmýz da baþladý.

--- Gülümse bakalým, yüzünden de o gülücükler hiç eksik olmasýn, gülmek sana çok yakýþýyor.

--- Hayatým, gülüyorum çünkü bir oðlumuz evleneli 2 yýl oldu. Eþi Yaseminle de çok mutlular. Onlarýn mutluluklarýný her görüþümde, ben de mutlu oluyorum. Bu mutluluðu sende de görüyorum. Gel gelelim ki, Tuncay bir yýl sonra askere gidecek. Gerçi Aziz’de sapasaðlam askere gitti ve geldi ama… Ýnþallah Tuncay’ýn da, askere sað salim gidip, geldiðini görürüz. Ayrýca askerden geldikten sonra bir de evlendiðini görsem, Allah'tan baþka bir isteðim olmaz.

--- Görürüz haným görürüz.

--- Ýnþallah

--- Þimdi onlarý bir kenara býrakalým. Bak, buraya eðlenmeye ve dinlenmeye geldik. Aziz sað olsun. Yasemin’le birlikte bize burada tatil yapmamýza önayak oldular. Bugün geldiðimizin ilk günü, ben beðendim. Sen de beðendin mi?

--- Burasýný ilk gün, bende beðendim. Umarým tatilimizin geri kalan kýsmýnda da, aksilikler çýkmaz da buradan güzel bir þekilde ayrýlýrýz.

--- Haným, ne aksilik çýkabilir ki. Sen rahat ol. Bir þey olmaz.

--- Ne bileyim Bey, seninle birlikte 28 yýldýr ayný yastýða baþ koyup duruyoruz. Bu zaman içerisinde seninle çok güzel günler geçirdim. Geride kalan yýllara þöyle dönüp baktýðýmda, piþmanlýk duyacaðým her hangi bir þeyi, bana yaþatmadýn. Seninle iyi günler geçirdiðimiz gibi kötü günleri de geçirdik. Allah'a þükürler olsun ki, þu ana kadar o kötü günleri de omuz omuza vererek atlattýk. Ancak, bu günlerde içimde, açýklayamadýðým bir duygu taþýyorum. Sanki gizli bir el gelerek, seninle birlikte yaptýðýmýz kumdan kalemizi yýkacak, diye çok korkuyorum.

--- Haydi, o güzelim yüzüne, gülücüklerini koy. Hemencecik o güzel yüzünü asma bakalým. Ben yanýndayken, hiç kimsenin eli yaptýðýmýz kum kalelerini yýkamaz.

--- Biliyorum bey, biliyorum bilmesine de diyorum ya, bu hislerime bir türlü engel olamýyorum. Bey, söyle bana, benimle yaþadýðýn her an, mutlu oldun deðil mi?

--- Mutlu oldun mu, ne demek. Ben çok mutluyum. Bunu sakýn unutma.

--- Böyle bir yanýt vereceðini bildiðim halde, yine de yüreðime su serpilmiþ gibi oldu. Sað olasýn bey.

--- Ýþte böyle haným. Yüzünden gülücükler eksik olmasýn, haydi bakalým, akþam yemeðimizi de yedik. Artýk yatma vakti geldi. Yarýn erkenden kalkýp deniz kenarýnda yürüyüþümüze baþlayacaðýz. Taþýndýðýmýz sahil kasabasýnda, seninle 3 yýldýr, her sabah yaptýðýmýz yürüyüþlere de burada devam edeceðiz diye sözleþmiþtik. Hatýrladýn deðil mi?

--- Hatýrlýyorum bey, hatýrlamaz mýyým hiç? Haydi, kalkalým artýk. Diyerek, oturmuþ olduklarý masadan kalkarak, odalarýnýn bulunduðu, dýþ cephesi mavi olan binaya doðru yürümeye baþladýlar. Denize vuran ay ýþýðý, karanlýk yolda odalarýna gitmekte olan Selim Bey ile eþi Münevver Hanýma yol gösteriyordu. Geride býraktýklarý ve yemek yedikleri, sap sarý kumlarla kaplanmýþ olan kumsalla, aralarýnda yeþillik bulunan bölümde, müziðin ritmi yavaþ, yavaþ hýzlanmaya baþlýyordu. Yemeklerini yemiþ olan otel müþterileri yemek masalarýný terk ederek, müziðin coþmaya baþladýðý ve kumsala da yakýn olan, havuzun kenarýndaki bara doðru yöneliyorlardý.



III



Bedenini saran havludan kurtularak duþa girmeden önce, yataðýnýn üzerine býraktýðý beyaz renkli þeffaf sutyeninin, dolgun ve hala sarkmamýþ olan göðüslerini sarmasý için, askýlarýndan tutarak kollarýndan geçirdikten sonra, iki elinin yardýmlaþmasý sayesinde, sutyenin kopçasýný kapattý. Dýþ cephesi açýk pembe olan binada ki odasýnda bulunan dolabýn kapaðýný açmak için dolabýn olduðu yere doðru yöneldi. Dolabýn kapaðýný açtýktan sonra iki saat önce bavulundan çýkarýp asmýþ olduðu elbiselerinin karþýsýnda durdu. Elbiselerin karþýsýnda durmasýna neden olan þey, hangi elbisesini giymesine karar verememiþ olmasýydý. Otele gelmeden önce yaptýðý, alýþveriþte kendisine dördü de farklý renklerde olan, tek parça elbise, mayo ve tiþörtle birlikte çeþitli desenlerde bir kaç tane de þort almýþtý. Elbiselerini astýðý dolabýndaki askýlarýndan tek, tek çýkararak, odada bulunan boy aynasýnýn karþýsýnda üzerine tutarak karar vermeye çalýþýyordu. En sonunda, mavi rengin hâkim olduðu diz kapaðýnda sonlanan tek parça elbiseyi giymeye karar verdi.

Giyeceði elbise konusundaki krizi atlattýktan sonra, yataðýn karþýsýnda duran makyaj masasýna oturarak, kumral saçlarýný arkada toplamaya karar vererek, dudaklarýna da kýrmýzý rujunu sürdü. Bu yaz tatilinin, güzel geçmesini istiyordu. Güzel geçmemesi için de bir her hangi bir olumsuzluðun da olmadýðýný biliyordu. Bir yýl boyunca çalýþýp durmuþtu. Nisan ayý geldiðinde, her yýl tatile giderken tercih ettiði seyahat acentesini arayarak, uðrayacaðýný söylemiþti. Bir önce ki yýlýn Haziran ayýnda seyahat acentesine uðradýðýnda, o yýl gitmek istediði otelde tüm odalarýn dolu olmasý nedeniyle, ekim ayýna kadar, boþ oda bulunamadýðýndan, acentenin önerdiði baþka bir otelde tatilini geçirmiþti. Ancak, tatil bitiminde çok zevk alamamýþtý. Bu nedenle de, bu yýl erken davranmýþtý. Tatile tek baþýna çýkmasý konusunda, ailesinin anlayýþlý davranmasý da ailesinin, kendisine karþý olan güvenine baðlýyordu. Bu güveni de, basit hatalarla da olsa sarsmamayý her zaman düþünüyordu. Tatile çýkmadan önce annesiyle yapmýþ olduðu bir görüþme, durduk yerde aklýna gelmiþti. Annesinin hýnzýrca gülümseyen yüzünde sýr gibi saklarcasýna bir þeyler olduðunun farkýna varmýþ, ama bir anlam verememiþti. Tatile çýkacaðýndan için de üzerinde fazla durmamýþtý.

Makyajýný tamamladýktan sonra siyah renkli küçük el çantasýný ve odasýnýn anahtarlarýný alarak, odasýndan çýkarak, odasýnýn kapýsýný kapattý. Odasýnýn bulunduðu binadan ayrýlarak her iki yaný rengârenk çiçeklerle doldurulmuþ olan yoldan ilerleyerek otelin ýþýklandýrýlmýþ olan havuzun yanýna geldi. Uçaktan indikten sonra, hava alanýnda anne ve babasýný telefonla aradýðý için, bu konuda içi rahattý. Iþýklandýrýlmýþ olan havuzun yanýndan geçerek, müzik sesinin geldiði bara doðru yaklaþarak, kumsala en yakýn olan masaya oturdu.

Oturmuþ olduðu masada, sol yanýna almýþ olduðu denizde, biraz açýkta demirlemiþ olan yatlardan gelen müzik sesleri de, bulunduðu yerdeki, müzik seslerine karýþýyordu. Bunun önemli olmadýðýný düþündü. Çünkü müzik dinlemesini çok seviyordu. Müziðin evrenselliðine olan inancý, lise yýllarýnda kafasýnda bilinçlenmeye baþlamýþtý. Yanýna gelen garsonu, votka içmek istediðini söyleyerek, yanýndan uzaklaþtýrdý. Etrafýndaki masalarda insanlar, ellerindeki kadehlerle müziðin ritmine kendilerini kaptýrarak, masalarýndan kalkarak çýlgýnca dans ediyorlardý. Garsona sipariþ etmiþ olduðu votkasýnýn, viþne suyunun içinde gelmiþ olduðunu görünce sevindi. Viþne suyu haricinde votka içmesini sevememiþti.

Önüne býrakýlmýþ olan votkasýndan yudumlamaya baþladý. Bir yandan votkasýný yudumlamaya devam ederken, dört senedir tek baþýna çýkmýþ olduðu tatillerde, tek baþýna olmaktan sýkýlmadýðý aklýna geldi ve gülümsedi. Tatil arkadaþý olarak da seçtiði ve okumakta olduðu kitaplara sahip olduðu için de çok mutluydu. Yarýn öðle yemeðine kadar uyumayý planlamýþtý. Uyandýktan sonra öðle yemeðine inecek ve ardýndan da havuz kenarýnda, yanýna alacaðý kitabý okuyarak güneþlenecekti. Yalnýz yaþamaktan hoþlanýyordu. Yalnýzlýðýna son vereceði günün ise, sadece evleneceði gün olacaðýný biliyordu. Evleneceði erkek konusunda olmazsa olmazlarý vardý. En baþta kitap okumasýný seven birisi olmasýný istiyordu. Kitap okumasýný seven insanlarý da, temelleri saðlam atýlmýþ olan gökdelenlere benzetiyordu. Bunun dýþýnda evleneceði erkeðin, fiziksel güzelliðinden çok, kiþiliðine kendine önem veriyordu. Kendi kiþiliðine oldukça güveniyordu. Böyle düþünmesinde ki en büyük etkenin de, lise yýllarýnda öðrenim gördüðü okuldaki erkeklerle, kýsa süreli olarak yaþamýþ olduðu iliþkilerdi.

Gerçek aþkýn var olduðuna inanan birisiydi. Ne yazýk ki, kýsa süreli iliþkiler yaþadýðý erkeklerde bu inanca sahip olana denk gelmemiþti. Bütün bunlara raðmen kalbinde yaþatmýþ olduðu inancý hiçbir zaman yitirmedi. Votkasýndan bir yudum daha aldýktan sonra, biraz açýkta demirlemiþ olan yatlardan gelen müzik sesi de biraz daha yükselmeye baþlamýþtý. Bu yaz tatilinin, geçen yýllardakine göre, daha güzel geçeceðine olan inancýný, bütün kýþ ve ilkbahar boyunca, içinde taþýyýp durmuþtu.

Votkasýný yudumladýktan sonra, bulunduðu yerin biraz ilerisinde, kumsalda bulunan þezlonglarýn birinin üzerinde oturmuþ olan ve üzerinde beyaz pantolonu ile beyaz ceketi olduðu anlaþýlan adamýn, tek baþýna gitar çaldýðýný fark etti. Gitar çalmasýný çok istemiþti. Ancak bir türlü öðrenmeye fýrsatý olmamýþtý. Bu nedenle de, ne zaman gitar çalan birisine rastlasa, onu dinlemeyi kendisine görev bilmiþti. Kadehindeki bitmek üzere olan votkasýný da yudumlayarak boþalttýktan sonra, masasýnýn üzerine býrakmýþ olduðu küçük siyah el çantasýný eline alarak, gitar çalan adamýn olduðu kumsala doðru yürümeye baþladý. Gitar çalan adama yaklaþtýkça, gökyüzünde bulunan ay ýþýðý, beyaz pantolon ve ceket giymiþ, olan adamýn siluetini de yavaþ, yavaþ ortaya çýkarmaya baþlýyordu.

Bulunduðu yoldan kumsala inen merdivenlerden yavaþça inerek, kumlara ayaðýný bastýðýnda, ayaðýndaki ayakkabýsýnýn içine, güneþin ýsýtmýþ olduðu kum tanelerinin girmesine aldýrýþ etmeden, gitar çalan adamýn yanýnda bulunan boþ þezlongun ortasýna oturdu. Gitar çalan adam, gitarýný çalmaya devam ediyordu. Gitarýný çalarken yanýna oturan insaný yani kendisini, fark etmemesine þaþýrmýþtý. Gitar çalan adamýn, üzerinde ki elbiseleri gibi, kafasýnýn kenarýnda bulunan saçlarý da bembeyazdý. Adamýn yüzüne biraz daha dikkatli bakmaya çalýþýrken, gitar çalan adam birden çalmakta olduðu gitarýnýn tellerinden parmaklarýný çekerek, gitar çalmayý durdurdu.

--- Ay ýþýðýnýn açmýþ olduðu yoldan ilerleyerek, sessizce yanýma kadar gelen, ayný zamanda, gecenin gizemini de yanýna alarak getiren, bu ýssýz denizin, dalgalarýnýn kýyýya vuran ritmiyle de; Danza Mora[1]dansýnýn figürlerini sunarcasýna yanýma sokulan bu güzel bayaný tanýmak isterim. Diyen adamýn, romantizm dolu bu sözlerinden sonra, kendisine bakan yüzü dýþýnda, duyduðu ses tonunda bile, hayatla dans etmesini bilen, yetmiþli yaþlarda olduðunu tahmin ettiði adamýn, karþýsýnda bir anda heyecanlandýðýný hisseden Sibel, bir süre durakladýktan sonra:

--- Pardon, öncelikle bu þekilde yanýnýza kadar geldiðim için kusuruma bakmayýn. Umarým sizi rahatsýz etmiyorum deðil mi?

--- Hayýr, rahat olun lütfen. Gelerek beni onurlandýrdýnýz.

--- Güzel, o zaman sevindim. Adým Sibel. Ya, sizin adýnýz nedir?

--- Nuri, tanýþtýðýmýza memnun oldum Sibel Haným.

--- Bende, sizinle tanýþtýðýmýza memnun oldum Nuri Bey.

--- Ay ýþýðýnýn altýnda, hiçbir þey karanlýk kalmaz, Sibel Haným. Bu yüzden rahat olabilirsiniz.

--- Haklýsýnýz, böyle bir endiþe taþýmýyorum zaten, taþýyor olsaydým, yanýnýzda olmazdým. Ayrýca þunu da her zaman hissetmiþimdir ki, müzikle uðraþan kiþiler, her zaman karanlýklarý melodileri ile aydýnlatan kiþilerdir.

--- O halde bende buna çok sevindim.

--- Bu arada, bana ilk söylemiþ olduðunuz… Dedikten sonra bir an duraksayan Sibel, aklýna getirememiþ olduðu dansýn ne olduðunun, merakýný gidermek istiyordu. Fakat dansýn ismini hatýrlayamadýðý için, biraz bocaladýktan sonra:

--- Pardon! Söylediðiniz dansýn ismini hatýrlayamadým.

--- Danza Mora.

--- Ha! Ýþte o. Danza Mora. Ben müzik dinlemesini severim ama dans konusunda yeterli kültüre sahip deðilim. Bu dansla ilgili olarak beni, bilgilendirebilir misiniz?

--- Tabi ki, ama tek bir koþulla bilgilendiririm.

--- Koþulunuz nedir?

--- Ben, sizi burada ilk defa görüyorum. Sanýrým bugün geldiniz.

--- Evet.

--- Güzel, o zaman burada bulunduðunuz süre içinde size bu dansýn dýþýnda da, bilmiþ olduðum diðer danslarý da öðretmek isterim. Buna karar verdiðiniz zaman ben emrinizdeyim güzel bayan. Ben, yarýn akþamüzeri, burada olacaðým. Yanýma gelirseniz, kabul etiðinizi, yanýma gelmezseniz de, kabul etmediðinizi anlayacaðým. Þimdi izninizi istiyorum. Sizinle tanýþtýðýma gerçekten çok memnun oldum. Görüþebilmek temennisiyle, size iyi geceler dilerim. Dedikten sonra, beyazlar içinde olan adam, gitarýný elinde tutarak, oturduðu þezlongdan yavaþça ayaða kalktý. Ayný an da, Sibel’de ayaða kalkarak karþýsýnda, ayakta duran adamýn uzattýðý eli sýkarken, ürkek bir sesle:

--- Ne demek! Size de iyi geceler dilerim. Diyerek, beyazlar giymiþ adamýn, omzuna attýðý gitarý ile havuza doðru giderken, adamýn arkasýndan bir süre bakarak, yüzünü ay ýþýðýnýn aydýnlattýðý denize doðru döndü.

Ýnsanlarýn, gökyüzündeki yýldýzlara, yýldýzlarýnda denize ve yeryüzüne dokunacak kadar yakýn bir biçimde durduklarý, hissini veren bu huzur dolu koyun açýklarýnda, demir atmýþ olan yatlardan gelen müzik sesleri de azalmaya baþlýyordu. Müziðin yerini; Koyun her iki tarafýndaki çam aðaçlarýnýn yoðun olduðu, yamaçlardan denize doðru esen rüzgârýn, çýkarmýþ olduðu uðultu, almaya baþladý. Kendini rüzgârýn uðultusuna býrakan gecenin dýþýnda, dýþ cephesi sarý, renkle boyalý olan binada bulunan odalardan birinin içinde, yataðýnda sere serpe yatmakta olan Türkan’da, dudaklarýnýn arasýndan çýkardýðý arzu dolu iniltilerine neden olan, vücudunda gezinen parmaklarýnýn ateþli yolculuðuna kendini çoktan býrakmýþtý.



IV



Yükselmekte olan güneþin ýþýklarý, deniz manzaralý odanýn açýk olan penceresinden içeri giren rüzgârla birlikte, denize açýlan yelkenlilerin, þiþen yelkenlerine benzeyecek biçimde baðlý olduðu korniþle, kýpýr, kýpýr dans eden tül perdelerin, dansý esnasýnda oluþturduðu aralýklardan, fýrsat bularak sýzýp, yataðýnda uyumakta olan Türkan’ýn göz kapaklarýna ulaþýyordu. Yataðýnda yan dönen Türkan, gözlerini açtýðýnda, kuþ seslerini duyarak kendine gelirken, yataðýnda doðrularak baþýný koyduðu yastýðýný, arkasýna gelecek biçimde ayarladýktan sonra, baþýnýn aðrýdýðýný hissetti. Dün gece dýþarý çýkmayýp, oda servisine telefon etmiþ ve bir þiþe tekila getirmelerini istemiþ, gelen tekila þiþesinden de dört küçük bardak içmiþ olduðunu, abajurun bulunduðu sehpanýn üzerinde duran tekila þiþesine baktýðýnda daha iyi anlamýþ oldu. Tekila þiþesinin kýrýlmadan durduðunu gördüðünde yüzüne tebessüm kondurarak, ‘’iyi ki evimde bulunan içki þiþelerinden deðilsin.’’ Diyerek kendi kendine dalga geçtikten sonra, eþi Hakan’la evlerinin salonunda bulunan, þarap þiþelerinin kýrýlmýþ olduðu üç gün önceki, yaptýklarý þiddetli kavgalar, gözünün eline geldi.

Hakan’a olan kýzgýnlýðý kolay geçecek gibi deðildi. O kavga sýrasýnda kýzý Aylin’in, anneannesinde kalmýþ olmasý, kýzý için büyük bir þans sayýlýrdý. Hakan’la kavgalarý bittikten sonra, evin kapýsýný sert þekilde kapatýp, arabasýna binip o hýrsla annesinin evine nasýl gittiðini halen hatýrlamýyordu. Anne ve babasý gecenin ilerleyen saatlerinde, çalýnan kapýlarýný açarak, aðlamaktan þiþen gözleri ile kendisini, karþýlarýnda gördüklerinde heyecanlanmýþlardý. Onlar da bir anda aðlamaya baþladýklarýnda, bir yandan aðlarken diðer bir yandan da, anne ve babasýný sakinleþtirmek kendisine düþmüþtü. Kavga etmelerinin üzerinden geçen iki gün sonra, anne ve babasýna, evliliðinin içinde bulunduðu durumla ilgili olarak, kesin bir karara varmak için, tatile gitmesi gerektiðini söyleyerek, kýzý Aylin’e bakmalarý için de, kendilerinden izin alarak, aceleyle annesinin evinde bulunan elbiselerinden birkaç tanesini bavuluna koyarak uçaða binip, kendini bu otel odasýnda bulmuþtu.

Bütün bu yaþadýklarýndan ötürü, hem üzerinde ki stresi atmak hem de bir aya yakýn bir süredir, bedenine dokunmayan Hakan’dan hýncýný almak için, içtiði tekiladan sonra bedeninde dolaþtýrdýðý parmaðýyla, kendi kendini tatmin ederek rahatlamýþtý.

‘Sersem herif!’ Diyerek yataðýndan kalktýktan sonra, duþ almak için banyoya geçti. Akan suya çýplak bedenini teslim ederek, bir süre kýmýldamadan o þekilde kaldý. Ensesinden baþlayarak kalçalarýna doðru inen su, teninde gezinmeye devam ederken, aniden gözlerinden akmaya baþlayan gözyaþlarýnýn da, yanaklarýndan süzülmeye baþladýðýný fark ettiðinde, duþtan akan suyu kapatýp duþtan çýkarak, banyo kapýsýnýn arkasýnda asýlý duran turuncu renkli havlu ile göðüslerini kapatacak biçimde, bedenine doladý. Islak olan saçlarýný da makyaj masasýnýn üzerinde duran beyaz havluyla sarýp, kendini yataða attý.

Odanýn tavanýna doðru gözlerini bir an için kapattýðýnda, aceleyle annesinden çýkarken yanýna bikini almamýþ olduðunun farkýna vardý. Otelin içinde bulunan butikten bikini alabilmesi için, giyinmesi gerektiðini bilerek, odada bulunan dolapta ki askýlara, asmaya üþendiði elbiselerinin, bulunduðu yerde duran küçük bavulunu almak için yataðýndan kalktý. Bavulunu yerden kaldýrýp, yataðýn üzerine koyduktan sonra, fermuarýný açarak en üstte duran bisiklet yaka sarý tiþörtünü çýkartarak bavulun yanýna býraktýktan sonra, baþýnda ve bedeninde bulunan havlulardan kurtulup, iç çamaþýrlarýný giydi. Ýç çamaþýrlarýný giydikten sonra, dün yolculukta giymiþ olduðu ve kalçalarýný ortaya çýkaran mavi kotunu altýna giyerek, bavulun yanýnda duran sarý renkteki bisiklet yaka tiþörtünü de üstüne giyip, baþýndan çýkardýðý havluyu ellerine alarak ve hafifçe eðilerek, ensesinde bulunan uzun kýzýl saçlarýný yere doðru sarkýtýp, havluyla kuruladýktan sonra doðruldu.

Makyaj aynasýnda yüzünü görebilmek için, masanýn alt boþluðunda duran pufu çekerek üstüne oturdu. Dün gece, makyaj masasýnýn üzerine býraktýðý, bordo renkli deri çantasýnýn içindeki, gri renkli, küçük makyaj çantasýný alarak açtýktan sonra, içinden çýkardýðý turuncuya yakýn renkteki rujunu alt ve üst dudaklarýna özenerek sürdü.

Kendinin, dýþarýya çýkacak þekilde hazýr olduðunu hissettikten de, küçük makyaj çantasýný, el çantasýna koyarak, el çantasýný da eline alarak, oda kapýsýnýn yanýnda duran, beyaz spor ayakkabýlarýný giyerek, kapýnýn üzerinde takýlý olarak duran, anahtarý, iki kere saða çevirerek kapýyý kendisine doðru çekerek açtýktan sonra dýþarý çýktý. Tam o sýrada anlamlandýramadýðý bir takým sesler duymasý üzerine, sabah uyandýðýnda duymuþ olduðu kuþ seslerinin geldiði, bahçedeki çimenlerin ortasýndaki geniþ gövdeli aðaca gözlerini çevirdi. Dallarý yeþil yapraklarla örtülmüþ olan aðacýn seyrek olan üst dallarýndan birinde, kuþlarýn yan, yana durduklarýný gördü. Hayvanlara ve özellikle de kuþlara olan sevgisi bambaþkaydý. Anne ve babasýnýn küçükken kendisine bir muhabbet kuþu aldýklarýný anýmsadý. Kuþlarý seyreden gözlerini çevirmesine neden olan gürültünün geldiði yöne baþýný çevirdiðinde, odasýnýn bulunduðu binaya paralelindeki, otelin büyük havuzuna, coþkuyla atlayýp, birbirleriyle þakalaþan gençlerden oluþan bir grubu gördü. Gördüðü bu manzara karþýsýnda, kendisinin de havuza girebilmesi için, artýk daha fazla dayanamayacaðýný hissederek, bir an önce kendisine bikini almasý gerektiðini anlayarak, odasýndan çabucak çýktý. Bulunduðu kattaki merdivenlerin olduðu bölüme doðru ilerledi. Dýþ cephesi, sarý renge boyanmýþ olan üç katlý binanýn ikinci katýndaydý.

Merdivenlerin bulunduðu yere gelirken, odasýnýn yanýndaki, iki odadan birinden elinde, deðiþtirdiði beyaz yatak çarþaflarý ve yastýk kýlýflarý bulunan, oda sorumlusu kýrklý yaþlarda, kilosu biraz fazlaca olan ve saçlarýný ensesinde topladýðý tülbent ile arkadan baðlamýþ olan kadýný geride býrakarak, merdivenlerin baþýna gelerek, inmeye baþladý.

Akþam güneþ batmak üzereyken geldiði otelin, üç katlý rengârenk binalarýný ve havuzunu gündüz gözüyle yakýndan görmeye baþlayýnca, içini mutluluk bulutlarý kaplamaya baþlamýþtý. Merdivenlerden indikten sonra, saðýnda ve solunda bulunan yeþil çimlerin kenarlarýnda ki mis gibi kokan çiçeklerin arasýndaki yoldan ilerleyerek, havuzun karþýsýndaki, otelin satýþ reyonlarýnýn olduðu yere doðru hýzlý adýmlarla yürümeye baþladý. Kapýsý açýk olan ve kapýsýnýn önündeki, askýlarda asýlý duran ve esen rüzgârla birlikte uçuþan deniz giysilerinin satýldýðý reyondan içeriye girerek, rengini beðendiði, bedenine uygun bikiniyi alarak, dýþarýya çýktý.

Dýþarýya çýkar çýkmaz, çantasýnda bulunan cep telefonunu eline alarak, saatine baktý. Öðle yemeði saatinin gelmiþ olduðunu anlayýnca biraz þaþýrdý. Caný hiçbir þey yemek istemiyordu. Karnýnýn acýkmadýðýný, anladýktan sonra, sade bir neskafenin kendisine iyi gelebileceðine karar vererek, kumsala yakýn olan havuzun üst tarafýnda, denizin o doyumsuz manzarasýnýn seyrine kendini kaptýrabilmenin tatlý heyecaný ile yuvarlak ve küçük masalara doðru yürümeye baþladý. Etrafýnda ki diðer müþterilerin yarý çýplak halleri karþýsýnda, kendi üstündeki elbisesine baktýðýnda, elbiseli halinin ortama uymadýðýnýn farkýna vararak, kendi kendine konuþarak; ‘ Boþ ver aldýrma, neskafeni içtikten sonra, sende onlar gibi yarý çýplak olursun. ’ Diye söylenerek, havuzun yakýnýndan geçip, üst tarafýndaki masalara doðru gidebilmek için, birkaç basamaktan oluþan merdivenleri çýkýp, varmak istediði yere geldi.

Manzarayý en iyi seyredebileceðine inandýðý, üç masanýn da dolu olduðunu gördüðünde yüzü asýlýr gibi olduysa da o üç masaya en yakýn olan bir baþka masanýn, boþ olduðunu görerek, masaya oturdu. Öðle saatlerinde, masalarýn yanlarýnda bulunan büyük þemsiyelerin, açýlmamasý durumunda insanlarýn, güneþin sýcaklýðýndan ýstakoz gibi kýzarabileceðini düþünerek, masasýnýn yanýndaki þemsiyeye dostça bakarak, gülümsedi. Elindeki çantasýný ve bikinisinin bulunduðu þeffaf olmayan, küçük poþeti masanýn üzerine býraktý. Oturduðu yerden, açýkta demirlemiþ olan yatlarýn güzelliðine, duru ve masmavi olan denizin de katkýsýnýn azýmsanamayacaðýný düþündü. Denize girecek müþterilere ayrýlmýþ olan kumsalda bulunan beyaz þezlonglarýn, çoðunun dolu ve üzerlerinde, rengârenk havlularla serili olduðu dikkatini çekince, bu renklilikten de çok hoþlandýðýný itiraf etmek gerektiðine karar verdi. Üzerlerinde beyaz kýsa kollu gömlekleri ile altlarýna da giydikleri pantolonlarla ayný renkteki, siyah kravatlarýný takmýþ olan, garsonlardan birinin, masasýna gelerek ve sipariþini alýp gitmesinin ardýndan, gözlerini yeniden kendine göre, var olan coþkuya doðru yöneltti.

Önüne býrakýlan neskafesini yudumlamaya baþlayýp bitirmek üzereyken, tam çaprazýn da duran ve boþ olan masaya oturmak üzere olan, baþýnda beyaz þapkasý ve diz kapaklarýnýn üzerindeki lacivert renkli þortu ile ayaðýnda bulunan terliði ile elinde tuttuðu lacivert beyaz havlusu dýþýnda baþka bir þey olmayan, adam dikkatini çekti. Adamýn soðukkanlý davranýþlarý ve kendinden emin yüz ifadesi, farkýna vardýðý, ilk özellikleriydi.

Masasýnýn üzerinde duran çantasýný ve poþetini alarak, masadan kalkýp odasýna doðru yürümeye baþladý. Odasýna girdiðinde giysilerini deðiþtirip, ilk iþ olarak havuz kenarýna inecek daha sonra güneþlenecek, sonra da havuza girecekti. Aklýnda olan ilk konu ise kafasýnýn sakinleþmesi idi. Bunun yolunun da yüzmekten geçtiðini biliyordu.


[1] Danza Mora: Çingenelerin parmaða takýlan küçük ziller, bazen de def eþliðinde gizemli bir havada çýplak ayakla dans ettikleri, flamenko’nun hafif türünde yer alan þarkýsýz dans.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þans ve Dans (Sekizinci Bölüm)
Þans ve Dans (Altýncý Bölüm)
Þans ve Dans (Onbirinci Bölüm)
Þans ve Dans (Ýkinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dokuzuncu Bölüm)
Þans ve Dans
Þans ve Dans (Üçüncü Bölüm)
Þans ve Dans (Onuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Beþinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dördüncü Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umudun Adý Var. [Öykü]
Yaþam Parký [Öykü]
Dikmek [Deneme]
Telaþe Memurluðu Sýnavý [Deneme]
Yaþým Tuttu. [Deneme]
Takýlmak… [Deneme]
Boyumun Ölçüsünü Aldým. [Deneme]
Yazdým. [Deneme]
Oyunbozanýz. [Deneme]
Bir Sen Kaldýn. [Deneme]


Oðuz Tepe kimdir?

. . . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Tepe, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.