..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamým boyunca, ondan birþey öðrenemeyeceðim kadar cahil bir adamla karþýlaþmadým. -Galilei
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Oðuz Tepe




25 Þubat 2015
Þans ve Dans (Onbirinci Bölüm)  
Oðuz Tepe
Yazdýðým ilk romandýr.


:AGJE:
On birinci Bölüm



Kadýköy iskelesine ayak basan Selim Bey, iskeleden ayrýlýp taksiye binmek üzere, Kadýköy meydanýna doðru, kalabalýðýn arasýnda yürümeye çalýþýyordu. Günlerden pazar olmasýna ve saatlerin de 19.00’u göstermesine raðmen, meydandaki insan ve araç trafiði azalmýþ deðildi. Vapurdan inen yolcularýn yarattýðý, telaþlý kalabalýðýn arasýndan, önündeki insanlarý adeta yararak, onlarýn önlerine geçebilmek için, adýmlarýný hýzlandýrdý. Caddeye geldiðince, gözleri ile boþ bir taksi aramaya baþladý. Kýsa bir süre sonra, boþ bir taksi görünce, el iþareti yaparak, seyir halinde bulunan taksiyi durdurup, ön tarafa oturdu ve þoföre Kalamýþ yönüne gitmek istediðini söyleyerek, kolundaki saate baktý. Gitmeye çalýþtýðý randevusuna, gecikmeyeceðini düþünerek rahatladý.

Kalamýþ’a giderken neþesi yerinde olan Selim Bey, genç olan taksi þoförü ile bir yandan konuþurken, diðer yandan da arada sýrada, göz ucuyla kolundaki saatine bakýyordu. Bu akþam her þeyin yolunda gitmemesi için, hiçbir neden olmadýðýný düþünüyordu. Kendi içinde var olan neþesini de, hiçbir þekilde kaybetmeyi aklýna bile getirmek istemiyordu. Özenle taþýmýþ olduðu ve giydiði siyah takým elbisesini, bir gece önce gelini Yasemin’e ütületmiþti. Yasemin ütü yaparken bile yanýndan ayrýlmamýþtý. Evden çýkmadan önce, giydiði siyah takým elbisesiyle, aynanýn karþýsýnda kendisine bakarken, oðlu Aziz yanýna gelmiþ ve elbisenin kendisine çok yakýþtýðýný söylemiþti. Aziz, kendi arabasýyla Kalamýþ’a býrakmayý ýsrarla birkaç kere teklif bile etmesine raðmen, oðlu Aziz’in teklifini kabul etmemiþti. Aziz’e bunu söylerken de, onun kalbini kýrmamaya özen göstermiþti.

Genç taksi þoförünün, akan trafikteki araçlarýn arasýndan, tüm trafik kurallarýný hiçe sayarak, bulabildiði boþluklardan yararlanarak yol alma çabasýna, baþka zaman olsaydý kesinlikle uyarýda bulunurdu. Ancak bugün hiçbir þekilde karýþmýyor ve uyarýda da bulunmuyordu. Yolun bir an önce sona ermesi için, içinden dua bile ediyordu. Ýstanbul’da yaþadýðý süre içerisinde, Avrupa yakasýnda oturmuþ ve iþi olmadýðý sürece de diðer yakaya gelmemiþti. Bu nedenle, geçtikleri yerlerin nereler olduðunu bilmiyordu. Bildiði tek þey ise, bir yýldýr buluþacaðý dostlarýnýn, bekledikleri yer olan Kalamýþ iskelesindeki balýkçý lokantasýnýn adresiydi. Elindeki kâðýtta yazýlý olan adresi de, genç þoföre göstermiþti.

Hýzýný düþürmeden gitmeye çalýþan þoförün, hýz kesmeye baþlamasýnýn ardýndan, genç þoförün kendisine doðru baþýný çevirerek ve eli ile de göstererek:

--- Aðabey, adrese geldik. Bak þurada yazan Ýskele tabelasýný gördün mü? Aradýðýnýz adres, iþte orada. Þu sokaða girince, hemen sað tarafta. Dedikten sonra, gösterdiði sokaðýn baþýnda, aracýný yavaþlatarak durdu.

--- Tamam, aslaným, Sað ol. Demesinin ardýndan, elini ceketinin iç cebindeki cüzdanýna doðru götürüp çýkararak, genç þoföre taksi ücretinin ne kadar tuttuðunu sorarak, taksi ücretini ödedi. Ücreti öderken, biraz fazla olarak verdiði paranýn üzerini beklemeden, hýzlýca araçtan indi. Para üstünü vermek için elini uzatan þoför, Selim Beyin arkasýndan seslenerek:

--- Paranýzýn üstünü almýyor musunuz? Diye, seslenen genç adamýn yüzüne bakarak:

--- Üstü sende kalsýn. Deyince, gülümseyen þoför:

--- Teþekkürler aðabey! Derken, Selim Bey de, gülümsemeyle yanýt verdi.

Kâðýttaki yazýlý olan balýkçý lokantasýnýn ismine, bir kere daha bakarak, sokaða girdi. Balýkçý lokantasýný görünce, bütün bedenini, aniden sýcak bir heyecan dalgasý sardý. Heyecanýný yenmek için, olduðu yerde kýsa bir süre durarak, birkaç derin nefes alarak, sakinleþmeye çalýþtý. Bir süre sonra, sakinleþmeye baþladýðýný hissederek balýkçý lokantasýnýn kapýsýna geldi. Kapýda duran iri yarý adamýn, kendisine sergilediði davranýþlarýndan, görevli olduðunu anlayarak ve iri yapýlý adama baþýyla selam vererek içeriye girdi. Ýçerideki ýþýklar birdenbire gözünü aldý. Gözleri ýþýða alýþýnca, giriþ kapýsýnýn karþýsýndaki duvarda asýlý olan tablolarýn güzellikleri dikkatini çekmiþ ve ayný zamanda da biraz daha sakinleþmesini saðlamýþlardý. Kulaðýna gelen müzik sesinin bir an nereden geldiðini algýlayamamýþtý. Yanýna yaklaþan takým elbiseli görevlinin:

--- Buyurun efendim, hoþ geldiniz. Demesi üzerine:

--- Hoþ bulduk, ben Nuri Bey’in misafiriyim. Kendileri burada mý? Eðer henüz gelmemiþ iseler, rezervasyon yaptýrmýþ olduðu masaya gitmek istiyorum. Demesinin ardýndan, görevli gülümseyerek:

--- Þöyle buyurun efendim, üst kata çýkmamýz gerekecek. Diyerek, masayý göstermek için Selim Bey’ in önünde yürüyerek bir üst kata çýktýlar. Sol taraftaki açýk olan kapýya doðru yaklaþtýklarýnda, giriþte kulaðýna gelen müzik sesini daha net duymaya baþladý. Gözleri ile etrafý üstün körü incelemeye baþladý. Kapýnýn tam karþýsýnda kurulu olan ses düzenlerini gördüðünde, sahnenin abartýsýz ama çok hoþ bir þekilde olduðunu gördü.

Masalarda oturan insanlarýn, neþeli ve gülen yüzleri, kendi içinde zaten var olan neþesine, neþe katmýþtý. Sol tarafýndaki sahneye yakýn masaya doðru yaklaþtýðýnda, masada oturan, Türkan’ý, Sibel’i ve Nuri Bey’i görünce, iyice rahatladý. Nuri Bey’in, ayaða kalktýðýný gördüðünde de; Ýçini, anlatmasý olanaksýz bir mutluluk duygusu kapladý. Yol gösteren görevliye teþekkür ettikten sonra, kendisini görüp, ayaða kalkan ve kendisine iyice yaklaþmýþ olan, Nuri Bey’e sarýldý. Bir süre birbirine sarýlmýþ olarak durduktan sonra, birbirlerinin ellerini býrakmadan ayrýldýklarýnda, içten bir ifadeyle:

--- Dostum, hoþ geldin. Diyen Nuri Bey’in gülümseyen yüzüne bakarak:

--- Hoþ buldum dostum. Dedikten sonra masada ayaða kalkmýþ olan Sibel ve Türkan ile de selamlaþarak, Nuri Bey’in yanýnda duran sandalyeye oturdu. Karþýsýnda oturmakta olan Sibel’in ve Türkan’ýn, gülen yüzlerine, kendi yüzündeki gülücüklerle karþýlýk vererek:

--- E! Nasýlsýnýz bakalým, hanýmlar? Dedikten sonra yanýnda oturan Nuri Bey’inde, sýrtýný sývazlayarak:

--- Ya sen, nasýlsýn Sibel? Diyerek, sözlerine ara verince, Sibel de, Selim Bey’in gözlerinin içine bakarak:

--- Ben iyiyim, Selim aðabey. Siz, gelmeden az önce, Türkan’a ve Nuri aðabeye, senin nerede kaldýðýný sordum. Nuri aðabey de, ‘ birazdan gelir herhalde’ dedi. Sanýrým, vapura binmeden önce, kendisini aramýþ ve görüþmüþsünüz. Diyen Sibel, gülümsemesini býrakarak sustuktan sonra, Türkan, hemen söze girerek:

--- Evet! Selim aðabey, Sibel’in de dediði gibi, seni konuþtuk. Nuri aðabey de, sizinle telefonda konuþtuðunu söyleyerek, heyecanýmýzý bir nebze de olsa dindirdi. Deyince, Nuri Bey:

--- Ya Selim þunu iyi bil dostum, bu kýzlar seni benden daha çok seviyorlar. Diyerek kahkaha atan Nuri Bey, sýrtýndan elini çekmiþ olan Selim Bey’e:

--- Gördüðün gibi ben de iyiyim, sizleri yanýmda görünce, þimdi daha da iyiyim. Demesinin ardýndan, hep birlikte gülmeye baþladýlar. Yanlarýna gelen garsonu daha fazla bekletmemek için, Nuri Bey’in önderliðinde, sipariþlerini verdiler ve garsonun masadan uzaklaþmasýný beklediler.

Siyah eteðinin üzerine beyaz gömlek giymiþ olan Sibel, iki eliyle kumral saçlarýný geriye attýktan sonra:

--- Nuri aðabey, geçen sene ki buluþmamýzda, birbirimizden ayrýlýrken, gelecek yýl buluþacaðýmýz ana kadar, çok acil durumlar olmadýðý sürece birbirimizle, görüþmeyeceðimizi ve senden gelecek olan mektubu beklememizi istediðin için, biz de o zaman, kabul ederek, bu kararý almýþtýn. Bu karara iliþkin açýklamanda da, bizlere görüþmediðimiz zaman içerisinde, neler yaþadýðýmýzý anlatacaðýz demiþtin. Þimdi merak ediyorum, bu akþam ayrýlacaðýmýz zamanki alacaðýn karar ne olabilir? Diye sorunca, Nuri Bey’den gelecek olan yanýtý, Türkan ile Selim Bey’in de merakla beklediklerini anladý.

--- Bir yýl önce, o kararý aldýðýmda, aramýzdaki var olan dostluðumuzun, güçlenmesini istemekten baþka bir amacým yoktu. Ýstedim ki: O dönem içerisinde yaþadýðýmýz her ne varsa, iyi ya da kötü, onlarý tek baþýmýza yaþayalým. Þunu da biliyorum ki, ben dâhil olmak üzere sizler de, ‘ Þu anda yaþadýklarýmý paylaþabilseydim, keþke!’ diye iç geçirdiðiniz anlar yaþamýþsýnýzdýr. Ancak, ölümlü olan bu dünyadan, bir gün teker, teker çekip gideceðiz. Týpký 2000 yýlýnda kaybettiðimiz, ama her zaman güzel yüzü gibi, anýlarýný da hiçbir zaman unutamayacaðýmýz ve kalbimizde yaþattýðýmýz Münevver Haným gibi. Geride býraktýðýmýz yýl, belki de, o kaçýnýlmaz güne bir hazýrlýktý. Ama þunu da çok iyi anladým ki, Sizin de anladýðýnýza inanýyorum. Bizler bu dünyadan göç edip gitsek bile, gittikçe güçlenen ve her geçen gün büyüyen, aramýzdaki dostluðumuz, biz yaþadýðýmýz sürece asla ölmeyecek. Dedikten sonra, masayý bir sessizlik kapladý. Kýsa süren bu sessizliði bozan Selim Bey:

--- Asla ölmeyecek, dostum. Bundan emin olabilirsin. Diyerek ve bayan arkadaþlarýna dönerek:

--- Bayanlar, öyle deðil mi? Diyerek, sözlerinin onaylanmasýný beklemeye baþladý. Bu soruya ilk yanýt:

--- Aynen öyle, Selim aðabey. Diyen, Sibel’ den geldi. Ardýndan “Ölmeyecek Selim aðabey bunu hepimiz çok iyi anladýk” diyen Türkan’da, benzer sözleriyle Selim Bey’e destek verdi.

--- Sevgili dostlarým, þunu da bilmenizi istiyorum ki, hatýrlayacaðýnýz gibi, 1998 yazýnda sizleri ilk tanýdýðýmda, sizlere doðum günüme katýlmanýz için teklifte bulunmuþtum. Sizler de beni kýrmayarak bu teklifimi kabul etmiþtiniz. O gün, doðum günümü kutlarken, aslýnda sizlerin de doðum gününüzü kutladýðýmýzý hangimiz biliyorduk? Diyerek, kýsa bir süreliðine, konuþmasýna ara veren Nuri Bey, konuþmasýna.

--- Neyse, bunlarý bir kenara býrakalým. Sizleri de daha fazla hüzünlendirmek istemiyorum.” Dedi.

--- Yok, aðabey hüzünlenmiyoruz. Türkan ile Selim aðabey de sanýrým, benimle ayný kanýdalar. Bu arada, bu yýl için herhangi bir karar almadýðýný anlýyorum. Buna da sevindiðimi belirtmek isterim. Bu geçen süre içinde, sizleri çok özlediðimi daha iyi anladým. Dedikten sonra Türkan’a sarýlan Sibel, Türkan’ýn yanaðýndan öperek yeniden sustuðunda, Türkan:

--- Sibel, doðru söyledi, hüzünlenmedik Nuri aðabey, için rahat olsun. Selim aðabey senin de, bir kez daha þunu çok iyi bilmeni istiyorum, rahmetli Münevver ablayý çok seviyordum. Onu sevdiðim kadar sizi de çok seviyorum. Bu nedenle de Nuri aðabey’in, bu yýl için bu konuda aldýðý herhangi bir kararý olmadýðýna göre, Tekrar Ýstanbul’a geldiðinizde, evime mutlaka beklerim. Hakan ve Aylin’de sizleri görmeyeli bayaðý özlediler. Ayný öneri, senin için de geçerli Nuri aðabey. Derken çok içten konuþtuðu masadakilerin, artýk kanýksadýðý bir olay haline gelmiþti. Sözleri bittikten sonra rahatlayan Türkan, kýrmýzý elbisesinin üzerinden omzuna atmýþ olduðu siyah þalýný düzelterek arkasýna yaslandý.

--- Sað ol Türkan. Ben de sizleri özledim. Sahi! Onlar da iyiler deðil mi?

--- Ýyiler Selim aðabey, selamlarý var. Aylin buraya gelirken, ‘ Selim ve Nuri amcalarý benim için yanaklarýndan öp ve onlara çok selam söyle’ diye sýký, sýký uyardý. Sibel, tabi ki seni de unutmadýlar ve ‘Sibel ablamýn da yanaklarýndan öp ve ona onu çok özlediðimi söyle. Ayrýca göndermiþ olduðu kitabý da okuduðumu söylemeyi sakýn unutma’ Dedi. Bu arada bana da her yýlki, buluþmamýza yakýn zamanlarda, özellikle, kelebeðim demekten çok hoþlanýr.

--- Sen de selamýmý iletirsin Türkan. Önümüzdeki yaz aylarýnda, ben de sizleri sahil kasabama bekliyorum.

--- Ýnþallah, Selim aðabey. Bir aksilik çýkmazsa bu yaz yanýndayýz.

--- Caným benim. Demek, gönderdiðim kitabý okumuþ. Okusun, okusun o okudukça ben ona daha çok kitap alýrým.

--- Evet, Sibelciðim. Kitabý okuyup bitirdi. Bu okuduðu kitapla birlikte, senin gönderdiðin üçüncü kitabý da bitirmiþ oldu.

--- Sana kelebeðim diye, seslenmeye devam ediyor. Bence haksýzda deðil. Aylin’e Nuri amcasýnýn da selamýný iletmeyi unutma.

--- Aynen öyle hitap ediyor, Nuri aðabey. Sizin de dediðiniz gibi, ben de kendisine hak veriyorum. Onun kelebeði olmaktan da ayrýca büyük mutluluk yaþýyorum. Bana o þekilde ilk kez seslendiði, 1999 yýlýnda ki buluþtuðumuz günden itibaren kelebeklerin, bir günlük ömrü olduðunu, ancak onun gözünde; Benim bir günlük deðil, bir ömür boyu, kendisinin kelebeði olmamý istediðini anladýðým zaman, ona karþý olan sevgim, her geçen gün gittikçe çoðalmaya baþladý.

--- Nuri aðabey, göndermiþ olduðun mektubun zarfýnýn üzerindeki damgadan, Ýspanya’ da olduðunu anladýk. Yediðin içtiðin senin olsun ama onlarýn dýþýnda, Ýspanya’da gördüklerini bize anlatýr mýsýn?

--- Sahiden de Sibelcim, sen benden daha çok yaþayacaksýn, ben de þimdi o soruyu sormak istiyordum. Eminim ki, Selim aðabeyde ayný soruyu soracaktý. Haydi, Nuri aðabey, bizi daha çok merakta býrakma da anlat.

--- Evet dostum. Sizlerin de anladýðýnýz gibi, Ýspanya’da olduðunu mektup zarfýnýn üzerindeki damgadan anladýk. Anladýk anlamasýna da, ben bu soruya ilave olarak þunu da sormak istiyorum. Baþka ülkelere de gittin mi?

--- Sevgili dostlarým, Ýspanya gezdiðim çok sayýdaki ülke arasýnda, en çok hoþuma giden bir ülke, öncelikle bunu bilmenizi isterim. Orada kaldýðým bir hafta boyunca, ülkenin gezilebilecek olan her yerini gezdim. Ancak, boða güreþlerinin yapýldýðý arenaya gitmediðim için, boða güreþlerini de seyretmedim. Bunu bilerek, neden yapmadýðýmý da, sizlere geçmiþ yýllarda anlatmýþtým. Yinede anýmsatmak isterim ki; Hayvanlarý seven birisiyim. Hayvanlarý öldürmenin nedenleri ne olursa olsun, buna karþýyým. Bu yaþýma kadar her zaman karþý oldum, bundan sonra da karþý olmaya devam edeceðim. Benim gitar çaldýðýmý biliyorsunuz. Orada, kendimi gitar’ýn ana vatanýndaymýþým gibi hissettim. O açýdan da çok þanslý olduðumu düþünüyorum. Geçen yýl, Ýspanya’dan baþka bir ülkeye gitmedim.

--- Nuri aðabey, geçen yýl, sadece Ýspanya ile mi sýnýrlý kaldýn? Bak þimdi hepimiz þaþýrdýk!

--- Evet, Nuri aðabey, ben de þaþýrdým.

--- Vallahi ben de sizin kadar þaþýrdým ama ben neden gitmediðini tahmin eder gibiyim.

--- Tahminin nedir Selim aðabey, Sibel ile beni merakta býrakýp durma.

--- Hah ha! Haydi, sizi daha fazla merakta býrakmayayým. Ayrýca da zaten benimki de tahmin filan da deðildi. Sizi kandýrdým. Bakýn size ne okuyacaðým. Dedikten sonra, elini ceketinin sað cebine sokarak, cebinden çýkardýðý zarfý gösteren Selim Bey, daha sonra zarfýn içinden çýkardýðý ve bir kere katlanmýþ olan mektubu açarak, okumaya baþlamadan önce:

--- Sürpriz! Ýþte bayanlar, Nuri aðabeyinizin bana göndermiþ olduðu mektup, yanýmda getirdim. Demesinin ardýndan karþýsýnda kahkahalar atarak gülen Sibel ve Türkan’da, ayný anda oturduklarý sandalyelerinin arkalarýna asmýþ olduklarý çantalarýný ellerine alarak açtýktan sonra, çantalarýnýn içerisinden çýkardýklarý, Selim Beyin elindeki zarfýn benzerlerini, ellerinde sallayarak sýrayla:

--- Sürprizmiþ!

--- Sürprizmiþ! Bak, sizin için esas bu sürpriz olmuþtur. Türkan’la buluþup buraya gelmeden önce, arabada konuþurken, mektuplar aklýmýza geldi. Ben Türkan’a, ‘Türkancým! Mektubun yanýnda mý’ dediðimde ‘Evet’ dedi. Bende kendisine ‘Benimde mektubum yanýmda’ dedim. Evet, þimdi önce sen oku Selim aðabey, ardýndan ben okuyayým ve en son Türkancým okusun mektubunu. Diyen Sibel’in heyecanýna ortak olan Türkan’da, Sibel’in dediklerini onaylar gibi baþýný salladýktan sonra, çantasýný tekrar sandalyesine asan Sibel’in yaptýðý gibi, kendisi de çantasýný sandalyesine astý. Bütün bu olup bitenler karþýsýnda þaþkýnlýk yaþayan Nuri Bey, bir yandan gülmeye baþlarken, diðer yandan da mektuplarýn okunmasý bitene kadar sessiz kalmaya karar verdi.

--- Vallahi bayanlar, size ne diyeceðimi bilemiyorum. O zaman dediðiniz gibi, önce ben mektubumu okumaya baþlayayým. Mektubumu okumayý bitirdikten sonra da, size neler yazdýðýný dinlerim. Doðrusu, þimdiden merak içindeyim. Sözü fazla uzatmadan mektubu okumaya baþlýyorum.” Diyen Selim Bey, elindeki mektubu okumaya baþladý.

01 Kasým 2005

Sevgili Dostum,

Satýrlarýma baþlamadan önce, seni çok özlediðimi bilmeni istiyorum. Bu mektubu Ýspanya’nýn Barselona þehrindeki çok hoþuma gitmiþ olan, otelimdeki kaldýðým odada yazýyorum. Sana bu mektubu yazdýktan sonra, Sibel ile Türkan’a da mektup yazacaðým.

Seni ve rahmetli eþin, Münevver Hanýmý tanýdýðým günden itibaren, çok mutlu olduðumu defalarca sana ve 2000 yýlýnda vefat etmiþ olan Münevver Haným’a, hayatta iken söylediðimi biliyorsun. Yaþadýðým sürece, etrafýmda var olan ve dostum diyebileceðim insanlarý kazanmak adýna, çok özen gösterdim. Ýnsanlarý dost olarak kazanmanýn zor olduðunu, kaybetmenin ise çok kolay olduðunu bilen birisiyim. Son yýllarda birlikte yaþayýp görmüþ olduðumuz gibi, insanlarýn birbirlerine olan güvenlerinin, ne kadar sarsýlmýþ olduðunu biliyoruz. Seninle bu konuyu konuþtuðumuz zamanlarý anýmsarsan; Baþkasýna güvenmeyen insanýn, önce kendinde var olan öz güveni kaybetmeye baþladýðýný, bu nedenle de, giderek, karþýlaþtýðý tüm insanlara da güvenmediklerini söyleyerek, konuþmuþtuk. Bu konuda yanýlmamýþ olduðumuzu görüyor olmak, eminim ki senide benim kadar mutlu etmektedir. Ýnsanlarýn güvenlerini kazanmak konusunda gerek senin gerekse rahmetli eþinin ve benim hiçbir sýkýntýmýz olmadýðýný bilmekle birlikte, Sibel ile Türkan’ýnda böyle bir sýkýntý içinde olmadýklarýný da görmek beni çok mutlu ediyor.

Sevgili dostum, hatýrlarsýn; 1998 yýlýnýn Aðustos ayýnda, bana güvenerek ve teklifimi kabul ederek, tatilinizi doðum günüme katýlmak için bir gün uzatmýþtýnýz. Doðum günümü kutladýðýmýz akþam, arkadaþlarla ve rahmetli Münevver Hanýmla dans edip durmuþtuk. Üzerinden yýllar geçse de unutmayacaðým o gece, aslýnda sizlerde; O gün, ayaðýnýza kadar gelmiþ olan þansýn, dans teklifini geri çevirmeyip kabul etmiþtiniz. Þansýn, dans teklifini geri çevirmemekle de ödülünüzü, ertesi sabah, tüm medyadan öðrendiðimiz, o üzücü haberi okuduðumuzda anladýk. Eðer, o gece þans ile dans etmemiþ olsaydýnýz, o gün yaþanýlan ve hiçbir yolcunun kurtulmadýðý uçakta yer alacaktýnýz ve þu anda hayatta olmayacaktýnýz. O günden sonra, sizinle dans eden þansýn, aslýnda benimle de dans ettiðini anlamýþtým. Çünkü ben de Þansýn dans teklifini kabul ederek, sizleri doðum günüme davet ettim. Bu nedenle de, þans ile dans etmemin ödülünü de, sizlerin dostluðunuzu kazanarak almýþ oldum. Bu güzel dostluða neden olan o geceyi, ölene kadar unutmayacaðým.

Sevgili dostum, satýrlarýma son vermeden önce, rahmetli Münevver Hanýmýn cenaze töreninde, sana söylediklerimi anýmsatmak ve orada sana söylediklerimin de, ölene kadar arkasýnda duracaðýmý bilmeni istiyorum.

Þunu sakýn unutma. Senin acýný, benim acým olarak kalbimin derinliklerinde, yaþadýðým sürece saklamasýný bileceðim. Kalbimin derinliklerinde sakladýðým acýný, benimle dertleþmek gereksinimi duyduðunda, sen ne zaman istersen, ben de iþte o zaman sana engel olmayacaðým. Ben, son nefesimi vereceðim güne kadar, senin acýný paylaþacaðýmdan emin ol. Sen benim en iyi dostlarýmdan birisin. Acýlar paylaþýldýðý sürece dinerler ve her paylaþýldýðýnda da, bize insan olduðumuzu, anýmsatýrlar.

2006 yýlýnýn ikinci Pazar günü Kalamýþ iskelesinin yanýnda bulunan, balýkçý lokantasýnda görüþüne kadar, yeni yýlýný da þimdiden kutlarým.

Sevgilerimle.

Not: Bu sene Ýspanya’dan baþka bir ülkeye de gitmedim.



Mektubu okuduktan sonra, katlayýp masanýn üzerine býrakan Selim Bey, yanýnda oturan Nuri Bey’e dönerek:

--- Sen çok iyi birisin. Dedikten sonra, Nuri Bey’in, eliyle sýrtýný sývazladýðýný fark etti. Selim Bey, mektubu her okuduðunda gözyaþlarýný tutamayarak hep aðlamýþtý. Ancak, ilk defa bu sefer, aðlamamak için kendisini tutmasýný bilmiþti.

--- Selim aðabey, Türkan ile bende seni ve Nuri aðabeyi çok seviyoruz” diyen Sibel, önündeki beyaz zarfýn içinden kendi mektubunu çýkararak:

--- Þimdi mektup okuma sýrasý benim. Dinleyin bakýn Nuri aðabeyim, bana neler yazmýþ, sizde öðrenin. Diyerek, mektubunu okumaya baþladý.

01 Kasým 2005

Sevgili Sibel,

Kumsalda gitar çaldýðým gece yanýma usulca yaklaþýp, sessizce yanýmda durduðun zaman, sana göstereceðim saygýmda, tüm kalbimle özen göstereceðime, kesinlikle karar vermiþtim. Senin sanata karþý olan saygýnýn da, bu kararý almamdaki en önemli etken olduðunu bilmeni istiyorum.

Seni tanýdýðým, 1998 yýlýnýn Aðustos ayýný hiçbir zaman unutmayacaðýmý bilmeni isterim. Ondan sonraki günlerde birbirimizi daha iyi anlamaya çalýþtýðýmýz dönemleri yaþamaya baþlamýþtýk. O dönemlerde, elimden geldiði kadar sana dünyada ki dans türleri içinde, bildiðim kadarýyla, sana öðretmeye çalýþtým. Bundan sonra benim de öðrenebileceðim yeni dans türleri olduðunda, onlarý da seninle paylaþacaðýmý bilmeni isterim. Sana bu dans türlerinin ne anlama geldiðini öðretirken, aslýnda insan olarak ikili iliþkilerimizde, birbirimiz ile de hayat dansý yaptýðýmýzý elimden geldiði kadar zaman, zaman sana anlatmaya çalýþtým. Hayatýn içinde yaþadýklarýmýzý düþündüðünde, çevremizdeki insanlarýn, bazen, bizim tarafýmýzdan gereksiz olduðuna inandýðýmýz tavýrlarýndan daha çok, sergiledikleri o tavýrlarla ilgili olarak, ne kadar çok tutarsýzlýklarý olduðuna da tanýklýk ediyoruz. Bunun en basit örneðini de, geçmiþte yaþamýþ olduðun kýsa süreli evliliktir. O zamanlar da sana söylemiþtim, þimdi de yazmak istiyorum. Ýnsan, hayatýndaki en önemli dansýný, kendi þansý ile veya þanssýzlýðý ile yapar. Bu nedenle, þansla dans yapma sýnýn dýþýnda, dans yaptýðýný sanan insanlardan bazýlarý, ne yazýk ki, býrakýn dans etmesini, dansýn ne olduðundan habersiz bir þekilde yaþayan insanlar olarak, hayatýn içinde yerlerini almaya devam edeceklerdir.

Seni tanýdýkça, senin kararsýzlýklarýnýn hayraný olduðumu, bilmeni istiyorum. Yeri geldiðinde seni sýkýntýya sokan bazý kararsýzlýklarýn olsa bile, o kararsýzlýklarýnýn zamanla üstesinden gelebilecek bir iradeye sahip olduðunu da bilmeni isterim. Sen, bu kararsýzlýklarýn ile benim gözümde, yaþadýðýmýz hayatýn içerisindeki, Seçeneklerin Kraliçesi olarak kalacaksýn. Þimdi yazacaklarýmý dikkatle okumaný istiyorum. Sana sunacaðým bir seçeneðim olacak. Bu seçeneðim karþýsýnda, Kraliçeye yaraþýr biçimde davranacaðýný biliyorum. Anýmsarsan, seninle konuþtuðumuz bir gün bana, ‘Yaþadýðýmýz hayatýn içinde, huzur nerede bulunur?’ Diye bir soru sormuþtun. Ben de sana,: ‘Huzuru bulmak istiyorsan, sana huzuru gösterebilecek olan bir yol var’ demiþtim. Sen de bana, ‘O yol nedir? Haydi, bana anlat.’ Dediðinde, ben de sana, zamaný geldiðinde anlatacaðýmý söylemiþtim. Þimdi huzuru bulmanýn zamanýnýn geldiðine inandýðým için, sana huzurun yolunu anlatacaðým. Benim, sürekli olarak, yurtdýþýna çýktýðýmý biliyorsun. Bundan yirmi yýl önce, Yunanistan’a gittiðimde, benimle birlikte yanýmda gelen ve benimle ayný yaþta olan, Fikret isminde bir dostum vardý. Bu yaþýma kadar kendisinden hiçbir þekilde kötülük görmedim. O seyahatimizden sonra da kendisiyle görüþmeye devam ediyorum. Son iki yýldýr, kendisinin yaþadýðý bazý sýkýntýlarýný, birlikte atlatmaya çalýþýyoruz. Ýþlerinin bozulmasýnýn ardýndan hayata küsmüþ olan Fikret, son üç yýldýr, Üsküdar’da hanýmýyla birlikte yaþýyor. Senden bir ricam olacak. Ýki gün önce iþ yerimi aradýðýmda, Fikret’in beni aradýðýný söylediler. Ben de buradan kendisine telefonla ulaþýp, kendisiyle görüþtüm. Ödeyemedikleri küçük bir borç nedeniyle evlerine, icra gelmiþ. Ýcra yoluyla da, evlerindeki çamaþýr makinesi ve buzdolabýný almýþlar. Yurt dýþýnda olduðum için, kendisine yardým edemediðim gibi kendisine de ulaþamýyorum. Affýna sýðýnarak ve sana sormadan senin banka hesabýný bildiðim için, senin hesabýna para yatýrdým. Bankadan parayý çekerek, Üsküdar, Cumhuriyet caddesi, Pýnar Sokak No. 17 adresine birer adet çamaþýr makinesi ve buzdolabý alarak, gönderirsen, çok mutlu olacaðým. Bu iþlemi gerçekleþtirdiðin zaman da, huzurun çok uzaklarda olmadýðýný, sen de yaþayarak anlamýþ olacaksýn.

Satýrlarýma burada son verirken, yeni yýlýný da þimdiden kutlarým. 2006 yýlýnýn ikinci Pazar günü Kalamýþ iskelesinin yanýndaki, balýkçý lokantasýnda görüþeceðimiz güne kadar, kendine çok iyi bak.

Sevgilerimle.



Okuduðu mektubu bitiren Sibel:

--- Fikret Bey, konusunda gerekli olan iþlemleri yapmýþ olduðumu bilmenizi isterim. O iþlemler ile ilgili belgeleri de yanýmda getirdim. Onlarý da buradan çýkarken size veririm Nuri aðabey. Diyerek, elindeki mektubu katlayýp, beyaz zarfýn içerisine yerleþtirirken, Nuri Bey’inde, baþýný olur anlamýna gelecek þekilde sallamýþ olduðunu gördü.

Masadaki kýsa bir sessizlikten sonra, kendine gelen mektubunu elinde tutan Türkan, mektubu okumadan önce:

--- Sanýrým, artýk sýra bende. Dedikten sonra mektubunu okumaya baþladý.

01 Kasým 2005

Aylin’in sevgili kelebeðine,

Mektubumu yazmaya baþlarken, sana sesleniþ biçimi olarak, özellikle böyle seslenerek yazmak istedim. O uçak kazasýný öðrendikten sonra, biricik kýzýnýn, özellikle sana, ‘’Kelebeðim’’ dediðini unutmadým. Sana neden “Kelebeðim” dediðini, bizlere anlatarak bizlerle paylaþtýðýn için, sana ve ailene karþý özellikle kýzýn Aylin’e karþý olan saygýmýn, gün geçtikçe arttýðýný bilmeni istiyorum. Kelebeklerin bir günlük ömrü olduðunu bizim bildiðimiz gibi, Aylin de biliyormuþ demek ki. Biraz düþününce söylemek istediklerimi okuyunca sende þaþýracaksýn. Uçak kazasýndan bir gün önce, senin de bir günlük ömrünün kalmýþ olabileceðini düþünerek ve kelebeklerdeki özgürlüðü, senin yaþantýnda ki özgürlüðünle bir tutarak sana seslenmesini, çok beðenmiþtim. Aylin’in, sana ‘kelebeðim’ dediði anda, senin yaþadýðýný gördükçe, aslýnda kelebeklerin de bir günlük ömürlerini uzatabileceklerine, inanmaya baþlamýþ olabileceðini, seninle daha önce konuþmuþtuk.

Anýmsar mýsýn bilemem ama seninle tanýþtýðýmýzda gökyüzündeki yýldýzlardan söz etmiþtik. O günden sonra aramýzda baþlamýþ olan dostluðumuzun simgesel ifadesi olarak ta, gökyüzündeki yýldýzlar olmasý gerektiðine inanmýþtýk. O günden sonra geceleri gökyüzüne bakýp da yýldýzlarý gördüðümde, dostluðumuzun oradan bizlere göz kýrptýðýný görür gibiyim. O dönemlerde, eþin ile arandaki sýkýntýyý bizimle paylaþtýðýnda, sana ‘Gökyüzünde ki yýldýzlarý kendisine dost edinmiþ olanlar, günü geldiðinde, onlarýn parlaklýðýný bütün güzellikleriyle birlikte yaþayacaklardýr.’ demiþtim. Sana bu satýrlarý yazdýðým anlarda, ailenle birlikte mutlu ve huzurlu günler yaþamýþ olduðunu biliyor olmanýn, mutluluðunu ben de sizinle birlikte yaþýyorum. Yaþadýðýn güzelliklerin de ömrünün boyunca senin yanýnda olmasýný caný gönülden dilerim. Yaz mevsiminin yaþandýðý akþamlardaki gökyüzünün, kýzýla boyadýðý anlarý anýmsatan, saçlarýnýn rengini, asla deðiþtirmemeni, sana söylemiþtim. Görüþmediðimiz bu süre içinde de umarým, saçlarýnýn kýzýl rengini deðiþtirmemiþsindir. Senin insanlara karþý göstermiþ olduðun duyarlý yaklaþýmlarýna, seni tanýdýkça daha çok tanýk oldum. Senin bu duyarlýlýðýn karþýsýnda sana ayný duyarlýlýðý göstermeyen insanlara karþý, içten içe kýzgýn olduðunu da bilenlerdenim. Sende bilirsin ki, kýzmak için ne kadar nedenimiz olsa da, çoðu kez, kýzgýnlýðýmýzý zararýný da bir tek çeken kendimiz oluyoruz. Kýzýyoruz, kýzmakta haklý olduðumuzu da biliyoruz, ama yine bizler, boþu boþuna üzülüyoruz. Bu sözcükleri neden yazdýðýmý düþünebilirsin. Onu da benim hayattaki ki gereksiz kýzgýnlýklara olan bakýþ açým olarak, algýlamaný istiyorum.

Zarfýn üzerindeki damgadan da anlaþýlacaðý gibi, þu an, Ýspanya’dayým. Buralarda her yer sanki kýrmýzýya boyanmýþ. Her yerde kýrmýzýyla sýk, sýk karþýlaþýnca, senin kýrmýzý renge olan tutkun geldi aklýma. Kýrmýzýyý çok sevdiðini biliyorum. Ayný zamanda da, kýrmýzýnýn yakýþmadýðý ve ilgisiz yerlerde kullanýlmasýna da, içten içe kýzmanýn, bu renge olan tutkundan kaynaklandýðýna da kuþkum yok. Bu da bana göre, kendi içinde var olan, koruma güdüsünden baþka bir þey olmasa gerek. Senden önce Sibel ile Selim Bey’e mektup yazdým. Sana da yazdýktan sonra, hepsini yarýn göndereceðim. Senin ile tanýþtýðýmýz günden sonra, her yýl en az bir kere, seninle ortaklaþa olarak, bir hayýr kurumuna yardýmda bulunuyoruz. Son dört yýldýr da huzur evine yardým ediyoruz. Ýspanya’ya gelmeden önce, huzur evini arayarak Müdür Bey’le telefonda görüþtüm. O telefon görüþmesinin sonucunu, sana söylemeyi unuttum. Müdür Bey bu yýl, bizden koltuk takýmý isteðinde bulundu ve renginin de beyaz olmasýný istedi. Bu konuda gerekli olaný yaparsan sevinirim. Buluþacaðýmýz günün ertesinde kendi payýma düþen miktarý, hesabýmdan senin hesabýna aktarýrým.

Sevgili Türkan, uykum gelmeye baþladý. Beni anlayýþla karþýlayacaðýný bildiðim için, senden izin isteyerek, yazmýþ olduðum satýrlarýma son verirken, yeni yýlýný þimdiden kutlar, sana ve ailene güzellikler getirmesini temenni eder, 2006 yýlýnýn ikinci Pazar günü Kalamýþ iskelesinin yanýnda bulunan, balýkçý lokantasýnda görüþeceðimiz güne kadar, kendine iyi bakmaný istiyorum.

Sevgilerimle.



Mektubunu okuyarak bitirmiþ olan Türkan:

--- Nuri aðabey, iyi ki seni tanýmýþým. Deyince, iyice duygulanan Nuri Bey, sesinin titreyeceðini hissederek derin, derin bir ki nefes aldýktan sonra yumuþak bir ses tonuyla:

--- Sevgili dostlarým, sizlere bir tek þey söylemek istiyorum. Bundan böyle, hayatýmýzda her zaman, þansla dans etmeye, býkmadan usanmadan devam edelim…

Balýkçý lokantasýnda sahne alarak, Türk Sanat Müziði söyleyen sarý saçlý kadýnýn, söylediði þarkýya coþkuyla eþlik eden dostlarýn kalplerinde ise, yaþanýlan dostluklara eþlik eden, sevgi naðmeleri de, kalplerinin her atýþýnda kendisini belli ediyordu…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þans ve Dans (Sekizinci Bölüm)
Þans ve Dans (Altýncý Bölüm)
Þans ve Dans (Ýkinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dokuzuncu Bölüm)
Þans ve Dans
Þans ve Dans (Üçüncü Bölüm)
Þans ve Dans (Yedinci Bölüm)
Þans ve Dans (Onuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Beþinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dördüncü Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umudun Adý Var. [Öykü]
Yaþam Parký [Öykü]
Dikmek [Deneme]
Telaþe Memurluðu Sýnavý [Deneme]
Yaþým Tuttu. [Deneme]
Takýlmak… [Deneme]
Boyumun Ölçüsünü Aldým. [Deneme]
Yazdým. [Deneme]
Oyunbozanýz. [Deneme]
Bir Sen Kaldýn. [Deneme]


Oðuz Tepe kimdir?

. . . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Tepe, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.