Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu Þair, “yaþama sanatý” adýna bir kez daha “düþün” diyor. Kendine acýmayý býrak, dünyaya bak. Yaþamak cesaret iþi. Biraz cesur ol. Mesela, Hiroþima’ya atýlan bombadan dolayý hayatý kararan Japon balýkçý ol. Kapkara yüzen bir tabut içinde haykýran bir sevgili, acý çeken bir balýkçýnýn ta kendisi ol. Çaresizlik nedir bil. Mesela, o uçsuz bucaksýz denizde tutulan her balýðýn ölüm demek olduðunu bil. Bilmekten öte içinde “hisset”. Yapabilirsin. Sen artýk “o” olursan, bir insanýn sevdiðini bir daha kucaklayamamasýnýn nasýl bir acý olduðunu ancak o zaman anlayabilirsin. Biz artýk biliyoruz. Çünkü Nazým bizi Japonya’ya götürdü. O lanetli bombanýn atýldýðý anýn hemen sonrasýna gittik. Biz artýk Japon balýkçýyýz. Bütün o boðucu acýya raðmen, “yaþamak lazým”. Çünkü Nazým öyle diyor. Yoksa Genco Erkal mý? Yarýn öleceðini bilsen bile bir aðaç dikecek kadar “ciddiye alacaksýn” yaþamý. Öyle torunlarýna filan kalýr diye deðil. Yaþamý “ciddiye” aldýðýn için. Çünkü yaþamak çok “ciddi” bir iþ. Bu hayattaki en önemli meselen. Her anýn hakkýný vererek yaþayacaksýn. Yaþadýðýna deðecek. Mesela, içerde 10 yýlýn geçmiþ. Sen içeri girdiðinde ana rahmine düþen bebekler bugün 10 yaþýnda çocuklar olsa da sorun eðer vatansa “benim içerde geçirdiðim 10 yýl laf-ý güzaftýr” diyebilecek kadar cesur olacaksýn. “Yaþamaya Dair”, Nazým Hikmet’in Bursa Cezaevi'nde yattýðý dönemde kaleme aldýðý þiirlerden oluþuyor. Þairin ölümünün 50. yýldönümü için Genco Erkal'ýn uyarlayýp yönettiði oyunda, Tülay Günal karþýmýza þairin karýsý Piraye olarak çýkýyor. Oyun þairin hayatýný, yaþadýðýmýz dünyayý, insanlarý nasýl algýladýðýný anlatýyor. Yazdýðý her cümledeki farkýndalýk, yaþadýðýmýz gerçeðe ayna tutuyor. “Yaþamaya Dair” sýradan bir oyun deðil. Ýnsan olabilme destaný. Þimdi “insani deðerleri” tekrar anýmsama vaktidir. Þair Nazým Hikmet’ten yüreðimize ve vicdanýmýza seslenen dizeleri Genco Erkal’dan dinliyoruz. Hayatýn deðerini bilebilmek, anlamak ve farkýna varmak üzerine bir güzelleme bu. Ayný zamanda, oyun görkemli bir müzikal gösteri özelliði de taþýyor. Tülay Günal Nazým Hikmet’in þiirlerini þarkýlar olarak seslendiriyor. Muhteþem bir ses var sahnede. Her nota, her kelime içimize iþliyor. Söylenen bütün sözler anlamlarýnýn ötesine geçerek duygu olarak bir daha asla silinmemek üzere yüreðimize kazýnýyor. Olaðanüstü güzel müzikleri ve bu müziklerin mükemmel bir biçimde seslendirilmesi, þairin yazdýðý her dizeyi bizzat yaþayarak hissetmemizi saðlýyor. Oyunda çok sayýda bestecinin müzikleri kullanýlmýþ. Fazýl Say, Zülfü Livaneli, Cem Karaca, Timur Selçuk, Tolga Çebi, Tarýk Ünsal, Edip Akbayram ve Nadir Göktürk’ün besteleriyle gerçek bir müzik ziyafeti izliyoruz. Sahnede kocaman dev bir çocuk. Gözlerinin içinden yüzüne doðru yayýlan aydýnlýk bir gülüþü var. Seyirci koltuklarýnda oturanlara, yüreklerimize ulaþan bir ýþýltý yayýyor salona. Karþý konulamaz, bulaþýcý bir yaþama sevinci hepimizi sarýyor. “Güzel günler göreceðimize” dair inançlarýmýzý tazeliyor. Bizi inandýrýyor. Öylesine içten, öylesine samimi ki inanmaktan baþka çaremiz yok. Sahnede genç bir adam oluyor, bir anda afacan, hýnzýr, gözlerinin içi gülen bir çocuk. Birden zýplayýp tahta ranzalarýn merdivenlerini bir solukta týrmanýyor. Ranzanýn tepesine çýkýyor. Büyük bir heyecanla, insanýn kendisine ve hayata inanmasýnýn ne kadar önemli olduðunu anlatýyor. Ödümüz patlýyor ona bir þey olacak diye. Ama o ayný çeviklikle çýktýðý gibi iniyor. Komþunun aðacýna çýkýp erik çalan çocuklarýn masum hýnzýrlýðý var üzerinde. Ýçindeki çocuðu sahneye salýveriyor, gitsin. Ýyi de yapýyor, gülen, zýplayan, ses tonu güneþli bir bahar sabahý gibi içimize iþleyen bu çocuðu biz çok seviyoruz. Hakikaten sahnede kaç tane adam var? Dirençli, farkýndalýðý olan bir þair, yaþadýðý her anýn keyfini çýkaran bir çocuk, dünyanýn öte tarafýnda mesela Japonya’daki bombayý, Almanya’daki toplama kamplarýný dert edinen duyarlý bir aydýn, oðluna Varna’dan seslenen acýlý bir baba, karýsýný özleyen bir koca, tutkulu bir aþýk, gurbette vatan hasreti çeken sakýncalý bir yazar. Kaç tane adam var sahnede? Sayamýyorum. O kadar çoklar ki ve her biri o kadar güzel ki. Ýnsanýn her birine ayrý ayrý aþýk olasý geliyor. Ýnsan olabilmenin ve yaþamýn ne kadar “ciddi” ve “deðerli” bir iþ olduðunu bize bir kez daha anýmsattýðý için. Oyunun akýþý içinde, iki þiir arasýnda verilen anlýk eslerde “saat 21” hatýrlatmasýný duyarýz. Nazým’ýn þiirleriyle birlikte þairin hayatýndan kesitler izleriz. Saat 21.00 anonsu, bize þairin Bursa Cezaevinde yattýðý gerçeðini de anýmsatýr. Geriye dönüþlerle, Nazým geçmiþinden küçük fotoðraflar paylaþýr bizimle. Þiirler yoluyla anlatýr hikayelerini. Karýsýna yazdýðý mektuplarda, insani duygular ve hayatýn gerçekleri ön plana çýkar. Mesela, idamýnýn istendiði bir dönemde, “daima iyi þeyler düþünmelidir bir mahpusun karýsý” diyebilecek kadar “cesur”, hemen ardýndan “ paran varsa eðer bana bir fanila bir don al” diyebilecek kadar da “gerçekçidir”. Oyunda sahne tasarýmý çok akýllýca yapýlmýþ. Sahnenin saðýnda ve solunda yer alan iki ahþap ranza bize Bursa Cezaevinde olduðumuzu anýmsatýyor. Öte yandan þairin sürekli mektuplaþtýðý karýsý Piraye var. Þairin yazdýðý mektuplarý Piraye’nin evinde okuduðunu görürüz. Sahnenin arka planýnda yer alan büyük ev sanki uzak mesafeleri yakýnlaþtýrýr. Hayatlarý bir türlü kesiþemeyen iki insanýn nasýl birbirine deðmeden uzaklarý yakýn kýlarak tutkuyla birbirini sevdiklerini görürüz. Mesela, Piraye cama çýkar þarkýsýný söylerken uzaklara, Nazým’a doðru bakar. Sanki pencereden uçup, mesafeleri aþýp, Bursa Cezaevine sevdiðinin yanýna konacak gibi dalar gözleri. Evin terasýndan Nazým’a ve bizlere þarkýlar söyleyerek seslenir. Sahnenin solunda yer alan ahþap ranzanýn üstü ayný zamanda büyük eve ulaþan merdiveni de içerir. Piraye oyun boyunca merdiveni kullanarak evin çatýsýna iner, çýkar. Her iki sanatçý da oyun boyunca çok hareketli. Hiç yerlerinde durmuyorlar. Sahnenin her metrekaresini ustalýkla kullanýyorlar. Onlarýn bu akýcý oyunculuðu seyirciye de yansýyor. Bütün dikkatimizi oyuna verdiðimiz için zamanýn nasýl geçtiðini anlamýyoruz bile. Seslendirilen þarkýlarýn temposuna göre oyuncularýn hareketleri yavaþlýyor, hýzlanýyor ama esas olan þey oyun boyunca akýcýlýðýn korunmasý. Oyunda bölümler arasýnda geçiþler o kadar mükemmel ayarlanmýþ ki, hiçbir duraklama yok. Her þey çok hýzlý seyrediyor. Oyunun müthiþ bir iç temposu var. Oyunun ritmi sanki bir kalp atýþý gibi. Bir an geliyor, kalbimiz oyunun temposuna endeksli olarak atmaya baþlýyor. Oyunun kostümlerini Özlem Kaya, ýþýk tasarýmýný Yüksel Aymaz, koreografiyi Sernaz Demirel ve müzik direktörlüðünü ise Yiðit Özatalay yapýyor. Oyun boyunca sahne arkasýnda þarkýlarda Tülay Günal’a piyanoda Yiðit Özatalay ve viyolonselde Deniz Doðangül eþlik ediyorlar. Müziklerin daha önce hazýrlanmýþ bir kayýttan deðil de canlý olarak seslendirilmesi, oyundaki “sahicilik” duygusunu güçlendiriyor. Salonda sýcak bir atmosfer yaratarak seyirciyi oyuna dahil ediyor ve seyirciyle oyuncular arasýndaki mesafeyi kaldýrýyor. Oyundaki þiirlerin lezzeti damaðýnýzda kaldýysa, oyunla ilgili kitabý seçkin kitapevlerinden edinebiliyorsunuz. Kitap hem geleceðe kalacak çok kýymetli bir belge özelliði taþýyor, hem de bütün þiirleri dört ayrý CD’de Genco Erkal’ýn sesinden dinleyebilmenin keyfini çýkarýyorsunuz. “Ne Güzel Þey Hatýrlamak Seni” YKY çýktý ve kitapçý raflarýnda yerini aldý. Oyundan bize kalan, kýssadan hisse “ Genco Erkal’ýn dudaklarýndan dökülen her dize, bize anamýzýn ak sütü gibi helal oluyor”. Bir kez daha inanýyoruz ki gelecekte “günden kalanlar” arasýnda en önde Genco Erkal olacak. Onu sahnede izlemek, sahneden seyirci koltuklarýna yansýyan enerjisini, rüzgarýný hissetmek ve bunu yaþamak baþlý baþýna bir ayrýcalýktýr.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |