Hayaller olmasaydý, umutlar dünde kalýrdý. - Dolmuþ atasözü |
|
||||||||||
|
“ Kimsin sen?..!” diye baðýrdý aynadaki yüzünü seyrederken. Saçlarý daðýnýk, gözleri ise aðlamaktan þiþmiþ ve hala nemliydi. Sorduðu soruya bir cevap beklermiþ gibi baktý aynadaki aksine. Sessizlik onu daha da sinirlendirmiþti sanki. Sigarasýndan bir nefes çekti. Parmaklarý titriyordu. Bir cevap gelmeyeceðini anladýðýnda, ayaklarý onu daha fazla taþýyamadý ve yere çöktü. Bir þeyler aradýðýný ispatlarcasýna etrafa saçýlmýþtý, bütün albümler ve resimler. Tozlu fotoðraflarýn içinden sýrýtan yüzler dalga geçer gibi ve anlamlý bir ifadeyle bakýyorlardý. Onlarla yüz yüze gelmemeye çalýþtý. Yanýnda duran bira þiþesine gitti eli. Boþalmýþtý. Ýçindeki bir yudum sadece dudaklarýna hafif bir ýslaklýk vermeye yetmiþti. Ne çabuk bitiyor bu meret, diyerek sinirle fýrlattý þiþeyi. Yeni bir tane almak için ayaða kalkmaya çalýþtý, beceremedi. Seslenecek kimse yoktu yanýnda, sorusuna cevap verebilecek kimse olmadýðý gibi. Tekrar resimlere daldý gözleri. Çocukluðunun masum ve endiþesiz gülüþlerinde kaybolmak istedi. Kucaðýndaki oyuncaklarla ne kadar da güzel görünüyordu. Saçlarý lüle lüleydi. Mutlu görünüyordu...mutluydu. Yirmi yýl, evet, yirmi yýl aþkýn zaman geçmiþti üstünden. Ne saçlarýnda lülesi, ne de yüzündeki mutluluk ifadesi kalmýþtý. Gözlerindeki zaten hiç kurumamýþ olan yaþlar, yeniden süzülmeye baþladý. Kendini çaresiz, yorgun ve yalnýz hissediyordu. Yanýna oturduðu yataðýn üstüne kapattý yüzünü. Bir elin omzunu tutup, onu kaldýrmasýný ve sarýlmasýný diledi. Ýmkansýzý diledi yani. Uzun zamandýr kimseye yüreðiyle beraber sarýlmamýþtý. Ýstemediðinden deðil, istemiþti..çok istemiþti. Ama tek kiþinin istemesi yeterli olmuyordu. Bu bir isyandý. Vakti çoktan gelmiþ olan ama hep ertelenen bir isyan..! Bir yerlerde bir yanlýþ vardý ama nerde? Kimdi gerçekten? Aynadaki yüz ona ait deðildi. Sorunlara, acýlara hep direnmiþti. Çoðu zaman kendini unutup baþkalarýna koþar, onlarýn problemlerini çözmeye çalýþýrdý. Ya þimdi..? Kim kendini unutup ona koþuyordu? Telefonu bile çalmýyordu artýk. Tam bunu düþündüðü anda, yanýnda bir yerlerde duran telefonun, sesini duyurmak istercesine çaldýðýný farketti. Kimseyle konuþacak durumda deðildi ama belki duyacaðý bir ses onu rahatlatabilirdi. -Efendim? -Selam, naber? -Ýyi, ya sen? -Sesin kötü geliyor, ne oldu? -Yok bir þey, iyiyim. -Ýyi deðilsin,bir þey mi oldu? -Evet yalan söyledim,iyi deðilim ve kötüyüm. Þimdi oldu mu? -Sakin ol ve boþver. Her þey yoluna girer. Hadi dýþarý çýk.Arkadaþlarla içeceðiz, iyi gelir. -Kapatmak zorundayým, baþka zaman. Sinirle kapattý telefonu ve odanýn bir ucuna fýrlattý. Boþver! Ne demekti boþver ? Boþvermek bu kadar kolay mýydý? Laf olsun diye sorulan bütün sorulardan nefret ediyordu. Öyleyse, neyin var diye sormasýn kimse. Ne çabuk unutmuþtu dürüst olmanýn aslýnda kaybetmek olduðunu. Bana lotodan milyarlar çýktý deseydi, iki dakika sonra evinin zili çalar, herkes ona sarýlýrdý. Ama milyarlar çýkmamýþtý, kötüydü ve kendini kötü hisseden bir insanla kimse konuþmak istemiyordu. “Ben galiba enayiyim” diye düþündü. Birinin sesinin kötü çýktýðýný duyduðunda, ne oldu diye sormadan yanýna giderdi. Uzun otobüs yolculuklarý bile yaptýðý olmuþtu. Evet, evet bir yerde bir yanlýþ vardý. Bütün gücünü toplayýp buzdolabýna doðru yalpalayarak yürüdü. Birkaç denemeden sonra açabildi biranýn kapaðýný. Odasýna geri döndüðünde, yine ayný yere çöktü. Müzik sesi durmuþtu, kaseti ters çevirdi. Çalan her þarkýda kendinden bir parça buluyordu. Sevmeyi özlediðini farketti. Özlediði onca þey içinde, en çok farkedilen buydu. Onca verdiði halde, insanlar aldýklarýyla çekip gidiyordu. Terkeden o oluyordu aslýnda. Çünkü verdiði kadarýný alamýyordu. Verebileceði, yüreðinin bir köþesinde, el deðmemiþ güzel bir sevgi býraktýðýný biliyordu. Ondan alýnýp, onun verdiklerinin dýþýnda bir þeyler kalmýþtý. Artýk korkuyordu. Onun gibi bir insan sevgiden nasýl korkabilirdi ama korkuyordu iþte. Yataðýn baþucunda duran, çerçeve içindeki resimlere takýldý gözleri. Bir daha severse, sevilirse eðer, bir aile istiyordu. Annesi ve babasý, düðün günlerindeki fotoðraflarýnda ne kadar da mutlu görünüyordu. Eðer bir gün o da bir anne olursa, çocuklarý bu aile ortamýný hep yaþasýn istiyordu. Babasýný özlediðini düþündü. Çocuklarý babasýný özlememeliydi. Anne olmak mý? “Heyy, annelik bana yakýþýr!” diye aklýndan geçirirken, tatlý bir gülümseyiþin, o yaþlý gözlerine oturduðunu hissetti. Anne olmak? Çocuklarý seviyordu ama yine ayný cevap; tek kiþinin istemesi yeterli olmuyor. Erkekler korkaktý onun gözünde. Sevilmekten korkuyorlardý, hatta sevmekten! Ne zaman, ne istediðini bilen bir adamla karþýlaþacaktý? Hýnzýrca gülümsedi birasýndan bir yudum alýrken, galiba asla, dercesine.. Kýsa bir süre boþluða dalýp gitti düþünceleri. Gözlerini kapatýp, ara sýra, hiç olmadýk zamanlarda onu ziyaret eden hayalin, tekrar gelip ona ulaþmasýný bekledi. Garip bir þeydi bu. Garip mi...belki ama çok da deðil. Ona ait bir rüyanýn içinde mi yoksa duyduðu bir konuþmada mý ya da okuduðu bir hikayenin arasýnda mý vardý, hiç bilemedi. Belki de gerçekti..Hiç olmadýk bir zamanda gelir ve yanýna otururdu. Önce saçlarýný çözer ve okþardý. Ýçinin ýsýndýðýný ve garip bir haz duyduðunu hissederdi. Yüzünü çevirip bakmaya korkardý. Sanki her þey daha önce tasarlanmýþ ve konuþulmuþ gibi sýrayla ve olmasý gerektiði gibi gerçekleþirdi. Parmaklarý saçlarýndan boynuna doðru kayardý. Vücudunun titrediðini ve dirileþtiðini inkar etmek isterdi her seferinde ama hiç bir iþe yaramazdý. Hep ayný zamanda gözlerini kapatmasýný isterdi. Nedenini sormadan hep kapatýyordu zaten. Yüzünü avuçlarýnýn içine alarak kendi yüzüne doðru çevirirdi. Bir sýcaklýk yayýlýrdý ve yüzünün onun elleri arasýnda ufalanýp gittiðini sanýrdý. Gözlerini açsa, kim olduðunu görebilecekti ama o anýn kaybolmasýný istemedi asla. Öyle yavaþ ve yumuþak dokunurdu ki, durduðu yerde bayýlacakmýþ gibi olurdu. Nefesinin giderek yaklaþtýðýný, çok hoþ bir kokunun bir anda yüzünü kaplamasýndan anlardý. Bir þeyler söylemek isterdi ama hiçbir zaman konuþmasýna izin vermezdi. Dudaklarýna bir öpüþ kondurduðunu, nefes alýþ veriþlerinin hýzlanmasýndan anlardý. Onun da teninde ateþ gibi bir sýcaklýk oluþtuðunu hissederdi. Kendini býrakýrdý, ne olacaksa olsun gibilerinden. Tam bu esnada birden dururdu. Ve hep ayný diyalog yaþanýrdý: -Ne oldu? -Buraya kadar. -Nasýl yani, burada bitemez ki. -Ben senin hayalinim. Beni hayal ettin ve geldim. Ama ne yapmam gerektiðini buraya kadar hayal etmiþtin, bundan sonra ne yapacaðýmý bilmiyorum. Gözlerini açardý korkarak...belirsiz hatta kim olduðu anlaþýlmayan bir yüz..yüzünü seçemezdi. Elleri ve vücudu vardý ama kim? Onu gerçekten kendisi mi çaðýrýrdý yoksa kendi yarattýðý bir hayal miydi..? Eðer öyleyse neden hiç devamýný hayal etmiyordu? -Gitme! -Gitmek zorundayým. Bundan sonra ne yapacaðýmý bilmiyorum, bilmiyo...bilmi... Ses kaybolurdu. Evet, hayalinde böyle bir adam vardý ama onu gerçekten kendisi mi çaðýrýyordu, buna inanmalý mýydý.? Peki yeniden gelir miydi..bunu her seferinde sorardý. O gizem elbet bir yerlerde yaþýyordu ve onu o kadar içten ve yürekten çaðýrýyordu ki, her seferinde hiç zorlanmadan kendisini buluyordu. “ Biliyorum, bir yerlerde yaþamaya devam ediyor” diye düþündü. Yüzünün neye benzediðini bilmiyordu, Eðer yeniden gelirse, kokusundan ve dokunuþlarýndan tanýyacaktý onu. Belki bir yerlerde çaðýrýlmayý bekliyordu.. “Nerdesin, nerede yaþýyorsun?” diye sordu sessizce. Gelmiyordu ne zamandýr. Aðlamayý kesti. Gülümsüyordu. Kimsin sen sorusu kendiliðinden cevabýný bulmuþtu. O bir gönül kadýnýydý. Sevgi yoksa yaþamasý zordu. Ayaða kalktý. Banyoya gidip, duþun altýna girdi. Dakikalarca suyu kapatmadan ve gülümseyerek þarkýlar söyledi. Saçlarýný kuruladý, taradý ve topladý. Makyajýný yaparken elleri titremiyordu. Siyah bir elbise giydi. Siyah, dekolte bir elbise. Siyah ona yakýþýyordu. Müziðin sesini daha da açtý, gözleri parladý ve nihayet aynadaki yüz sorduðu soruya cevap verdi: “Ýþte! Bu sensin...!” Güzel görünüyordu, kendisini beðenmesine þaþýrdý. Çok hoþ bir þarký çalýyordu, gözlerini kapattý ve seslendi: “Ýþte buradayým ve sonuna kadar hayal ediyorum. Nerede yaþýyorsan gel. Tanýt bana artýk kendini, bak hazýrým! Ama önce þu soruma cevap ver; Giderken, beni de götürür müsün?”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © pelin onay, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |