Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
TV’lerde yapılan çeşitli yarışma programları bazen toplumun dikkatlerini çekip etkileyici olabiliyor. “O Ses Türkiye” adlı yarışma da bunlardan biri idi. Bu program, KKTC’de de hayli büyük ilgi gördü. Bunun sebeplerinden biri de yarışmaya katılan Kıbrıslı sanatçıların olmasıydı. Bu yarışmacılar, genelde başarılı oldular. KKTC’yi en iyi şekilde temsil ettiler. Hele de içlerinde bir yarışmacı vardı ki tüm KKTC’yi birbirine bağladı ve kenetledi: Türkan Kürşat. Bu yarışmacımız, henüz çok genç olmasına rağmen bütün yarışmacılar arasından sıyrılıp kendini göstermesini çok iyi bildi. Sadece KKTC’de değil, tüm Türkiye’de sevilen bir yarışmacı oldu. Özellikle şirin tavırları, hanım hanımcık olması ve en güzeli de o tatlı tebessümleri ile gönüllerde taht kurdu. Her şeyden önce şunu belirtmekte fayda var ki, bu program sadece bir yarışmaydı. Belli bir formatı vardı, kuralları vardı. Bu yarışmaya katılan her yarışmacı da bu formata uymak zorundaydı. Zaten kuralları bilerek yarışmaya katıldı herkes. Yarışma KKTC’de de çok konuşuldu. Özellikle Türkan Kürşat’ın finale kadar gelmesi, herkeste ayrı bir heyecan yarattı. Beklentilerimiz hep Kürşat’ın yarışmayı kazanması yönündeydi. Ama olmadı. Üçüncülükle yetindik. Peki, bu sonuç kötü bir sonuç muydu? Asla… Türkan Kürşat, daha 16 yaşında böyle bir başarıya imza atabiliyorsa kim bilir ileriki yaşlarda neler yapar? Sadece Türkiye’de değil, tüm Dünyada tanınan bir ses sanatçısı olur. Biz de onunla bir kez daha gurur duyarız. Yarışmadan sonra sosyal medyada hiç de hoşa gitmeyecek yorumlar ve paylaşımlar yer almaya başladı. “Adı üstünde O Ses Türkiye, bir Kıbrıslıya mı o verecekler?”, “Acun Medya hiyle yapıyor. Taraf tutuyor. Bir daha bu kanalı seyretmem”, “10 yıl daha katılsak bu yarışmayı alamayız. Türkiye bize vermez.” gibi veya buna benzer yorumlar yapıldı. İşi, hemen Türkiye-Kıbrıs anlayışına getirmenin ne gereği var? Bazı kişiler, olayı biraz da körüklemeye çalışarak, işin yönünü saptırmaya çalıştılar. Bu, hiç de doğru olmayan ve hoş olmayan bir davranış. Türkiye ve Kıbrıs arasına böyle sıradan bir olay için ateş düşürülmemeli. Neticede bu, sadece bir yarışma. Herkes katılabilir ve katılanlardan sadece biri kazanabilir. Bu, Türkan da olabilir, bir başkası da. Bu Türkiye’den de olabilir, Kıbrıs’tan da veya başka bir ülkeden de… Nitekim geçen yıl da Azerbaycan’dan katılan bir yarışmacı kazanmıştı. Bir defa Türkan, sadece Kıbrıslı diye yarışı kaybetmedi. Bu, çok yanlış bir iddia. Sanki buradan “Türkiye, bizi dışlıyor, bizi sevmiyor” anlayışı verilmeye çalışılıyor. Öyle bir şey olsaydı, bunca yıldır Türkiye’nin Kıbrıs için yaptıkları için ne söyleyecektik? İnkâr mı edecektik? Oylama herkese açık. Türkiye’den ve yurt dışından birçok vatandaşımız oy kullandı. Türkiye, büyük bir ülke. Nüfus oranı oldukça yoğun. Her ilden binlerce, milyonlarca oy veriliyor. KKTC’nin tüm nüfusu 300 bin. Bunun hepsi dahi oy verse, bir İstanbul, bir Ankara, bir İzmir, bir Adana etmez. Sadece İstanbul’dan giden oylar dahi bizim vereceğimiz oylardan kat be kat fazla olur. Hal böyle olunca da Türkan’ın kazanma şansı pek fazla olmuyor. Türkan’ın kazanabilmesi için Türkiye’den, büyükşehirlerden de oy alması gerekir. Bunun için de Türkan’ın buradaki insanlara kendini tanıtması gerekir. Ama tam olarak tanıyamamışlar. Tanımış olsalardı eminim Türkan’a oy yağardı. Türkan’ın başka bir handikabı da şarkılarını hep İngilizce okuması oldu. Yarışma boyunca bir tek Türkçe şarkı dahi seslendirmedi. “Ne var bunda?” diyeceksiniz. Çok şey var: Türkiye’de her yerden oy veriliyor. İç kesimlerden, kırsal kesimlerden, Karadeniz’den, Doğu’dan, Batı’dan, Akdeniz’den, Ege’den velhasıl her bölgeden… Bu bölgelerde hala İngilizce bilmeyen, duymayan, dinlemeyen insanlar var. Bunlar genellikle Türkçe şarkı duymak istiyorlar. Bilmedikleri, anlamadıkları bir dile oy vermek istemiyorlar. Hal, böyle olunca da dolayısıyla kendi yörelerine yakın, bildikleri, anladıkları ve zevk aldıkları şarkılara oy veriyorlar. O nedenle, bu tür yarışmalarda art niyet aramak, “Kıbrıslılara garez yapılıyor” diyerek bir düşünceye kapılmak doğru değil. Neticede tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkan onlarca yarışmacı arasından sıyrılarak, onları eleye eleye finale kadar yükselmiş ve üçüncü olmuştur. Bu da hiç azımsanacak, küçümsenecek bir derece değildir. Aksine onur verici, gurur okşayıcı bir sonuçtur. Birinci olsaydı daha iyi olacaktı. Ama olsun. Böyle bir yarışmadan bu derece ile çıkmak da bence büyük bir başarıdır. Türkan, görevini fazlasıyla yapmıştır. Elinden geleni en iyi şekilde ortaya koymuştur. Türkan’ımızı içtenlikle kutluyor, başarılarının sürekli olmasını temenni ediyorum. Türkan, şu anda KKTC’de bütün herkesin kalbini kazanmış ve tüm gönüllerin Şampiyonu olmuştur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |