..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Meslekler & Ýþ Yaþamý > Bayram Kaya




21 Aðustos 2016
Anýlarýmla Hasanoðlan Kitabýna Dair Bir Deðerlendirme  
Bayram Kaya
Kitaplýk yararlanmalarý içinde hele de Dostoyevski'den Suç ve ceza, Ecinniler, Karamazov kardeþler. Ölüler Evinde Anýlar. Bir baþka yazardan Dostoyevski’nin Dünyasýný vs. okumuþtum.


:AFHB:
“Anýlarýmla Hasanoðlan” kitabýný keyifle ve takdirle okuduðum Sayýn Þehriban Tuðrul’un kitabý içinde pek çok mesajlarý var. Ben bu pek çok mesajlardan olan izlenimlerden yapacaðým kimi çýkarýmlarýmla deðerli yazarýmýzdan iftiharla bahsedeceðim.

Bu bahse konu çýkarýmlar hem yazarýmýzýn anlatýmlarýndan izlenim olacak. Hem de benim yazarýmýzý tanýma ve Hasanoðlan patentine, naçizane tanýk oluþumdan atýfla kendi çýkaracaðým izlenimlerden oluþacaktýr. Yazarýmýzýn kimi kiþisel geliþim seyri konusunda, yorumlarda bulunmakla, Sn. yazarýmýzýn kitabýný ele alacaðým.

Þehriban Tuðrul; 1960'lý yýllarýn son çeyreðindeki bir döneme ait kýrsalýn ve kýrsal özlemi içindeki sürecin formalliði olmanýn tevazusu ile kendi iç devinmeli ruhsallýðýný yürümenin somut þeklidir.

Kýrsaldaki bu özel durum, kýrsaldaki bu özel baðýntý; genel olan toplum sal baðýntýdan pek çok ortak iliþkinleler taþýmaktadýr. Bu haliyle Sn. Tuðrul, genel baðýntýlý kesim içinde olan alanýn, en temel karakteristik temsilcisi olmuþ gibidir.

Þehriban Tuðrul; yalýn, temiz duygularý içerisinde barýndýran bir gelenek ve kültürün ürünüdür. Bu ürünün parçasý oluþuyla Sn. Þehriban, toplumsal genelliðin bir baþka parça süreci olan Hasanoðlan baðýntýsý içine katýlýr. Ýþte tüm olup biten süreç, bu iki kesiþimin nicelim ve nitelik deðiþmeleri oluþundadýr. Þehriban bu iki ürünün sentezi olan bir kiþisellik ve hem de anonim olan kimliktir.

Sayýn Tuðrul'un yerellik backgroundu ile toplumsa bilincin ürünü olan Hasanoðlan karþýlaþmasý, o minicik dünyada öylesi kýrýlmalara neden olur ki, deðerli miniðimiz (minik dedimse devasamýz) bu kýrýlmalar eþliðinde duygu sellere düþer. Artýk Sn. Þehriban kendi ikilemli deryasý içinde boðulmakla, boðulmamak arasýndaki sýratta, bir o yana (geleneðe) bir bu yana (okuluna) bakmasýyla hayata tutunmanýn duygu, duyuþ çeliþkilerini yaþar.

Bazen Arafat’a çekilir. Bir gelenek olan kýrsalýndaki yaþama bakar, kâh bir gelecek olan Hasanoðlan yaþantýsýna bakar. Seçemezlikle, baðdaþtýrma çeliþkisi içinde sürüklenir. Yeðlemesi Hasanoðlan'dan yanadýr. Ne var ki; "baþý yere eðdirmemek" gibi aile çevresinin "el âlem ne der" gibi deðer yargýlý etkin baský ve basýncý altýnda olmasýnýn psikolojisi, yazarýmýzýn o dönem haliyle kendi olmasýna izin vermez, gibidir.

Güncel aklýn, güncel eðitimin oldurduðu düþüncelerin Sn. Þehriban'a medeniyeti tercih ettirmesiyle; diðer yanda da doðduðu andan itibaren onu kuþatýp; onun ruhsal ve öznel oluþmasýnýn kategorik öðrenme kalýplarýyla onun ortamýna kabul edilmesi olan zihin kalýplarýný oluþturan geleneðin, Sn. Þehriban'ý sarýp sarmalamasý vardýr.

Aslýnda Þehriban çok özgün bir karakterdir. Ýçinde olduðu ortamýn bile aykýrýsý olan bir davranýþ olmakla birlikte bunu yaþar ama dýþýna ifade etmez. Bu aynen þöyledir. Hiç resim yapmasýný bilmeyen bir grup içinde, resimi konu bile etmeyen grubunuz içinde sizin resim yapmayý bilir olmanýzý dýþa vuramamanýz gibidir.

Yine yüzme bildiðiniz halde hiç deniz görmemiþ dað ortamý içindeki arkadaþ grubunuzla olduðunuz anlarda dað ortamýnda yüzmeyi bilir olmanýzýn hiç bir anlam ifade etmez olmasýyla suskunlaþmanýz gibidir. Denizi bulduðunuzda; o ana kadar dað grubu arkadaþlarýnýzdan hiç bir farký olmayan, sýradan gibi olan siz; dað grubu arkadaþlarýnýz içinde seçilip fark edilir bir yeðlenme olursunuz.

Deðeri Yazar Þehriban akadaþlarýyla birlikte davransa da, bu potansiyel davranýþýný kararlýlýkla, kendisine özgü irade ile kendi içinde tutumlaþýr. Ta ki kendisini ortaya koyacak ortam karþýlaþmasýný yapana dek böyle süren bir karakterdir.

Farklý bir sekans olmanýn frekansýyla siz yazarýmýzýn arkadaþ grubuna yaklaþtýðýnýzda onun arkadaþlarýndan çok farklý þekilde bu frekansa karþý cevap oluþla seçicileþeceðini göreceksiniz.

Þehriban'ýn, tutkunca okuma düþkünlüðü, öykü yazma eðilimi, sizden duyduðunu araþtýrýp geri onu size dönüt yapmakla karþýnýza vekarla dikilmesi türünden ferasetlerini ortaya koyma olan özgüllüðünü ve özgünlüðünü; ancak beceri ve yetenek dersleri içindeki ortaya koyduðu iþiyle ve yeteneði ile baþ baþa kaldýðýnda siz bu durumla farkýndalýðý fark edebilirsiniz.

Deðerli yazar bir duruma, bir olaya; biz tarafýndan deðil de; o durumun diðer tarafýndan olan duyulur duyulmazlarý ifade eden söylemleriyle bakar.

Dýþýntaki ve içindeki birbirine zýt olan çeliþkilerin devinmeleriyle ve devindirmeleriyle olan yazarýn; "kendisi olan medeniyet" bu aykýrý karþýlaþmalarýyla ortaya çýkacaktý. Moderniteyi oluþacaktý. Medeniyet onun dýþýndaydý. Ama medeniyetin temsilciliði olan kendisi, medeniyetin parçasý olmakla kendisi kadar olan bir katký payý ile de, medeniyeti sürükleyen olacaktý.

Deðerli Þehriban dýþtaki ve içteki iki alanlarýn oldurmasý içinde kendisi olmanýn bir görüngüsüyle ortaya karýþýk olmakla primer (feodal) çevresine; sekonder çevresinin donanýmýyla "iþte uygarlýk bu" diyecekti. Bunu gurur oluþla deðil, pek sevdiði eðitilir, öðrenir olmanýn eðitim sel ve öðreti sel oluþ diliyle yansýtacaktý.

Bir yanda örnek alýp gýpta ile baktýðý öðretmenleri ve çok çok hoþuna giden çevresiyle akan zamanýn dayanýlmazlýðý olan Hasanoðlan. Diðer yanýyla da feodal iliþkilerin sýcaklýðý ve feodalitenin içerisinde oluþmanýn çekimliði vardý. Birine eðilim etse, diðeri elinden kaçacak gibi gelir. Ama Hasanoðlan etkisi olan pay, bu duygu sal aþamada hep kýl payý öndedir.

Hasanoðlan günleri içindeki yazarýn kendi hayalinde ve yarýyýlla yaz tatili aralýklarý içinde de ilkokul eðitimiyle, gelenek olan dinsel eðitim sürecinin yaþanmýþlýðý birlikte siluet edip boy verirler.

Yazar statüko olan gelenekle, aydýnlýðýn temsilcisi olan yeni sürecin tam farkýnda olmamakla; bu süreci kýz erkek kaçgöçü olmakla deðerlendirip, vurgularsa da; asi ruhu Hasanoðlan ruhuna eðilim etmiþtir. Çünkü tüm tercihlerini övüne övüne söylediði okulundan yana koymaktadýr.

Hasanoðlan eðilimi o kadar baskýndýr ki, bir çiçeðin açmasýný, karýn lapa lapa yaðmasýný, gördüðü her yeniliði öznesindiði Hasanoðlan eðilimiyle sever. Hasanoðlan Sn. Þehriban'ýn dünyasýndaki her þeye yol olmuþtur. Tüm yollar da, Sn. Þehriban'ýn dünyasýnda Hasanoðlan’a yöneliktir artýk. Yazarýn alttan alta aklýnda geçirdiði kardeþlerini bile bu Hasanoðlan'la özneleþmesi içinde eþletip, sever.

Aslýnda Sn. Tuðrul aydýnlýkla karanlýðýn savaþý içindedir. Ama minik dünya; karanlýðý yapanlarýn neler olup, karanlýðý nelerin yaptýðýnýn henüz farkýnda deðil gibidir. Çünkü bunlardan hiç bahsetmez. Elbet çeliþkilerin varlýðý ve birliði esastýr. Ama saygýdeðer kiþimiz çeliþmeleri o sularda belirleye bilmiþ deðildir henüz. (Anýmsadýðým kadarýyla biz de farklý deðildik biraz. Recep ve ben biraz farklýydýk sanki)

Ben bu güzide insanýn eðitim yaþamý içine has bel kader hemþerisi oldum. Ve belli periyotlarla da olsa bir ya da bir buçuk yýl kadar sevgili Þehriban’ýn tanýþý olmanýn kervan sürecine katýldým. Bu sürece katýlmýþ bulunmakla Þehriban yazarýmýzýn kimi karakter ve geliþim süreçlerinin de tanýðý oldum.

Bana katkýsý da oldu. Benim de ona katkým oldu. Bu yadsýnmaz. Bu tanýþlýk içinde ne yalan söyleyeyim ikilemini belirleyenlerden biri olan o feodal ruh hali içindeki sevecen tutumuyla, Sevgili Þehriban yazarýmýzdan bana da Arapça öðretmesini istemiþtim.

Bir iki temrin (tekrarlatarak alýþtýrma) çalýþmasý içindeki telaffuz baþarýsýzlýðým karþýsýnda Saygý deðer Þehriban için komiklik arz etmiþ olmalýyým ki; güldü.

Bu gülmesiyle Sn. Tuðrul sanki çokbilmiþ bilmiþleydi geldi bana! Tabii ki bu teþhis benim temrinler karþýsýnda atýl kalan zannýma göre öyleydi. Bu nedenle de doðru deðildi. Hakkýný vermek gerekirse yazar Aslýnda Arapça alfabe konusunu hakkýyla bilmiþ olmanýn tavýr muktedirliði dýþýnda bir anlamla gülmesi olacak her hangi bir olumsuzluk yansýtmýyordu.

Yani biliyordu ve konusuna hâkimdi. Yine de ben bu gülme karþýsýnda adeta ezilmiþlikti bir olumsuzluk çýkarmýþtým. Bu egzersiz karþýlaþmasý da, benim dünyamda benim Arapça alfabeyi öðrenme isteðimin sonu oldu. Bunu niçin anlatýyordum?

Alt yapýsý buram buram Anadolu ve gelenek kokuyor olmasýydý. Buna raðmen, Þehriban’ýn o dünyadan bu dünyaya taþýdýðý bilmeleriyle benim bilmezliðim karþýsýndaki karþýlaþma içinde, kibir yoktu. Yeni bir dünyada (Hasanoðlan’da) olmanýn da, sevinci içindeydi ama kibiri içinde deðildi.

En az iki sýnýf üstte olmakla; bilgi beceri ve davranýmý oluþla, onun üzerine bir potansiyelim olduðu, bu nedenle benden bilgi, görgü, söyleyiþ, dünya görüþü tarzýnda etkilenmiþ olmasý çok olasýdýr. Bu türden anýlarýna istinaden olsa gerek; Sn. Tuðrul, lütfedip benden de bahsetmiþ. Kendisine teþekkür ederim.

Deðerli yazarýmýz kýrsalýn eðitimi olan, güncel olmayanla; güncelin eðitimi olan Hasanoðlan duygu seli içinde bu duygularla savrulur da, savrulur. Þefaatli'li olur, Hasanoðlan'lý olur. Bu dilemma (ikilem) içinde kýrýlýr da, kýrýlýr. Her kýrýnýmlar belli bir açý yansýtmasý oluþla, Deðerli Tuðrul'un þekillenen ruhsal, kimyasal moral deðerlerinin yapýsý içine katýlýrlar.

Artýk "el âlem ne derle" oluþan yüz ifadesi yanýnda Hasanoðlan’a özgü eleþtirellikle oluþan yüz ifadesi; yok etmesi gerekmediði halde, geçmiþini yok edemezse de geçmiþ ön yargýlarýný baskýlamayý öðrenir.

Bu nedenle Deðerli Yazarýmýz Þefaatli de, sade bir Þefaatli'li gibi davranýr. Þefaatli'de olasý tepkilerini Hasanoðlan'lý gibi ortaya koyar. Artýk dirençleþmiþtir. Neye göre firen süreçlerinin oluþacaðýna kararlar verebilmektedir. Görücüleri kýrmadan nasýl ikna edebileceðine dek tepkilerini, Þefaatli’li Þehriban gibi baþýný mahcup mahcup eðerek deðil de, kiþisel azmine göre müþfiki içinde kendi reddini (iradesini) gururla yapmaktadýr.

Hasanoðlan da bir Þefaatli'li gibi davranýr olmak, kendisinden daha küçük sýnýflardaki hemþerilerine empati yapmanýn deneyim zenginliði olmaktan öte gitmez. Artýk Sn. Tuðrul iki boyutlu giriþme içinde davranmanýn olgunluðunu göstermektedir.

Olgunluk öncesinin düþün selleri içinde, kâh Þefatli'li ve kâh Hasanoðlan'lý olur. Deðerli yazarýmýz Þehriban bu kaoslarý durultamadan fizyolojik ve kimyasal deðiþmelerin içinde olma kýrýnýmlarý; deðerli yazarýmýzda ne aþýrý bir fantastik durum olmayý ele verir; ne de yazarýmýzda kararlý bir tutum alýþ olur.

Deðerli yazarýmýz fiziðindeki deðiþmeleri kýsalan elbise ve ayakkabý ölçütleriyle belertiyor olsa da sosyal geliþmesi fizik sel geliþmeden çok hýzlý oluyordu. Sosyal ve ruhsal geliþmeli ikilemi içindeki sorunun temelini; sosyo ekonomik þartlardan doðan saðýn ve solun ne olduðunu anlayamadýðýný belirtmekle, kendisini yepyeni bir sosyal ve ruhsal dünyanýn eþiði içinde bulur.

Hoþ, sað sol süreçlerini o aþama itibarýyla ben de anlamýþ deðildim! Sözgelimi, o günlerin TÖS boykotunu bile anlayabilmiþ deðildim. Ayný ya da benzer ön yargýlar içinde olduðumuz muhakkaktý.

Birinin sindirilmesi bitmeden yenisi baþlayan bu dünya da yazarýmýzýn, Hasanoðlan'a geliþi gibi saðcý solcu olmasý da kendi tercihi deðildir. Fakat Sevgili Þehriban yine de kendisi olmayý tarif etmekten hiç kaçýnmaz. Böylesi bilinmezlikte en kurtuluþlu yol, elbette eðilip bükülmeden kendisi olandý.

Çok cesur bulduðum özel duygularýný sakýnmadan ve þimdiki büyümekliðinin disipline etme süzgeci içinde yansýtýr olduðu özellikle vurgulanmalýdýr. Çünkü karþýsýnda Hasanoðlan'a gelmezden önce Hasanoðlan’ýn ön yargýlarýný oluþmuþ söylenceler içinde olan yazarla; gerçek bir Hasanoðlan vardý.

Bu kabilden ön yargýlý Hasanoðlan duyumlarýyla; þimdi içinde olduðu Hasanoðlan'daki kendi taze duygularý vardý. Ne Þefaatli’li, ne Hasanoðlanlý olan bu taze duygulara eþlik eden ön yargýlý gölge yansýmalarýn çaðrýþýmlarý, Sn. Þehriban’ýn öznesi içinde belirim vermemesi; pek olasý deðildir. Buna raðmen yazar olmasý gereken, en nadide ve çok güçlü duygularýný vurgulamasýndaki dýþa vurumu; yazarýmýzýn büyümekliðini anlatan eserini, hayli baþarýlý kýlmýþtýr.

Deðerli Þehriban her birimiz gibi savrulmalarýnýn her birinde, güçlü çýkarým ve yargýlarý da belirtmeden edemez olmuþ. Bu çýkarýmlarýyla bu alanda adata temsilcilik olmuþ. Yine bu tür ortak özlemlerin adeta destan olmanýn, ortak ve gerçek hikâyesidir. Hikâye dedimse sözcüðün ironi anlamasýyla hikâye, deðil ise ben, geçmiþin þimdiye göre olan göreceli kalýþýna; hikâye dedim.

Yazar çok karmaþýk ve yaman çeliþkileri olan Anadolu kýrsalýnýn özleþimi olan sesidir. Kendi çocukluðu ve kendi büyümesidir. Tüm bu kendisinin ve çevresinin gözetiminde olan özleþimi içinde endiþe, korku ve beklentileri olmakla; çevresini içsinen bu içsinmesinde güzellik ve gelecek vaadini seçebilen bir anlayýþýn dili olmuþtur yazar.

Kapak düzenlenim konfigürasyonu, anlatým konusuna göre olaðan üstü güzel bir kompozisyon olmuþ. Adete þimdiki zaman içinde olan büyüðünün kitap içinde anlattýðýný, geçmiþi olan o söylüyordu. Ne de olsa ikisi arasýnda anlatým, dil ve zaman farký vardý. Kitap olan anlatýmla, resim olan kare muntazamdý.

Deðerli yazar o fýrtýnalý zamanýn içinde dahi, eðitimi ve eðitimcileri, eðitim ortamlarýný iyi gözlemiþ. Bu gözlemleri alanýnda olan okulu, okulu da kendi iþlev alanlara ayýran bölümlerini; okul bütünlüðünün fiziki doðal güzelliðini seçebilmeyi, yazar; kendi içindeki estetik duygularýyla bezemiþ.

Deðerli Yazar Þehriban'ýn Kimi öðretmenleri, dönem dönem bizim de öðretmenlerimiz olmuþlardý. Hatta kendisinin yokluðunda Ahmet Rýza Tükel beni görevlendirmiþti. Yazarýmýzýn da dediði gibi yah baba bana evinin dýþ çevresini gösterip, tembihte bulunmasý üzerine; bir hafta kadar tavuklarýna yem su vermiþtim.

Ahmet Rýza Tükel namý diðer Yah baba benim aklýmda, Ali Rýza Tükel olarak kalmýþ. Yanýlmam pek olasý. Ne var ki beraberimde oturan Ali Rýza denen arkadaþla adaþtýlar biliyorum. Bu adaþlýktan ötürü bunu böyle anýmsýyorum. Yiðit lakabýyla anýlýr.

“Yah” ve “bakim” sözcüðü Sevgili Þehriban’ýn belirttiði gibi Tükel öðretmenimizde dilin, pelesengiydi. Aydýn Ýpek Öðretmenimizde de, baþparmaðý ile iþaret parmaðý arasýna almakla burnu üzerindeki gözlüðü, þöyle bir kaþýna doðru kaldýrýp indirme eylemine eþlik eden “bizim Ýclal…” diye baþlayan örnekler yinelemesi pelesenkti.

Sn. Tükel sýnýfta olanlarýn tümünün adýný bilmezdi. Galiba 5. Sýnýftaydýk. Yine bir ders esnasýnda anlattýðý konuyu; “kim tekrar edecek bakim?” dedi. Ben o sýrada sýra gözünde sakladýðým kitabý okuyordum. Her kafadan bir ses konuyu þu tekrar etsin, bu tekrar etsin diyordu.

Ben de sýra arkadaþým Kýzýlcahamamlý Ali Rýza Özdemir anlatsýn baðlamýna “Ali Rýza, Ali Rýza” diye gürültü içine kaynayan bir sesle baðýrýyordum. Birden seslerin kesilip te “Ali Rýza söylesin” diyen sesimin yankýlanmasýný ben de duyup irkildim.

Sn. Tükel’in en arakada ikinci sýrada oturduðumuz masaya doðru hýþýmlý þekilde öfkesini seðirttiðini gördüm. “Kim o küstah bakim” demesiyle pot kýrdýðýmýn farkýna vardým. Kendi ismiyle eðleþtiðimizi sandýðýný, bir anda çaktým. Bu yanlýþ anlamayý izah baðlamýnda; “Ali Rýza bu, Ali Rýza bu” diyerek hem arkadaþýmý gösterdim.

Hem de, sol yanýma doðru kaykýlmakla masada yaptýðým çýkýntý nedeniyle öðretmenle arama sýrayý mesafe koymuþtum. Öðretmenin hücum alanýnda biraz daha uzaklaþmýþtým. Ali Rýza Arkadaþým da bana doðru soluna kaykýlarak pozisyon aldý. Kalkan kol pozisyonunu bana indirmesi için abanmasý gerekiyordu, Arkadaþýn üzerinde abanýp bana vurdu da.

Abanýp vurmasýyla dengesi bozuldu. Ýkinci hamle masaya denk gelmekle saati orta aralýkta kara tahtaya doðru fýrladý. Öfkelenmiþti. “Ali Rýza bu” dediðimi; “Ali Rýza” diyen bu, demiþim gibi anlamýþ olacak ki, hýrsýný arkadaþým Ali Rýza üzerinde indirgiyordu.

Üçüncü, dördüncü, beþinci vurumlarý, zaten altýnda kalan “ öðretmenim, öðretmenim” diyen arkadaþým Ali Rýza’ya bir inip bir kalkýyordu. Halimize yanmayýp benim açýdan oluþan komikliðe gülüyordum. Her þey nasýl da bir anda olup bitmiþti.

Yaþlý vücut yorulmuþtu. “Yah bakim” diyerek bir eliyle masaya çarpan bileðini ovuyordu. Sýnýfta çýt yoktu. Yeniden “Yah bakim” dedi kafa salladý. “Neymiþ bakim” dedi “sulh ile uslanmayanýn Ýþte sonu böyle olur” dedi. Kaldýðý yerden devam etti. Öndeki bir kýz, sýnýf arkadaþýmýz “ öðretmenim saatiniz” diye öðretmenimizin fýrlayan saatini saygý ile verdi. Yah baba kordonu daðýlan saati cebine koydu.

Sevgili Þehriban'ýn öðretmenlerinden olan kimileri; Müzeyyen hanýmýn Deðerli Eþi Osman Iþýk, Vahdet Köseren, Aydýn Ýpek ve yazarýn bahis konusu ettiði Ali Arý, Bayram Asým Yýlmaz (!), Ýhsan Aksu, Himmet Þahin, Muhiddin Sakallý, Osman Saygý gibi saygýn isimler bize de katkýsý olan deðerlerdi.

Ýhsan Aksu'nun kýzý Emel Aksu sýnýfýmýzda, sýnýf arkadaþýmýzdý. Emeller, revirin üst yanýndaki erkekler yatakhanesi bloðunun karþýsýnda aðaçlýk alan içinde olan müstakil lojmanlarda oturuyorlardý. Emel’in atkuyruðu dediðimiz tipte baðlý uzun saçý vardý. Gündüzlüydü. Kuyruk tipindeki uzantý olan saçý adeta çek beni diye baðýrýrdý. Özellikle Ýkinci sýnýftan beri çok kez ikinci etüde, bizimle birlikte katýldýðý da olurdu. Ýkinci sýnýfta biz de þatoda kimya dersliðinde üst katta etüt yapardýk.

Etüt yerimiz kimya dersliði olmakla, lavabosu olan sýnýftý. Emel’in katýlýmlý olduðu böyle bir etüt çýkýþýydý. Beþ altý kiþi sona kalmýþ, sýnýfý terk ediyorduk. Emel’e ve diðerlerine sýnýf arkadaþlýðým dýþýnda hiç bir yakýnlýðým yoktu. Sýrf takýlma arzusuyla olsa gerek, Lavabo yanýnda geçerken Emele su fýþkýrttým. Ses etmedi, zoraki gülümsedi.

Etüt yerini çýkýþa doðru terk ederken Sevgili Emel'in yanýnda konuþup yürüyen bir kaç kiþiden birisi de bendim. Merdiven baþýna geldiðimizde, arkadan bir elimle kuyruk dediðim saçýndan güya Emel’e fark ettirmeden ben deðilmiþim gibi çektim. Saçý daðýldý. Daðýlan saçla adeta bir peri kýzý ortaya çýktý. Çok kýzdý. O kadar üç beþ karma kiþi içinde bunu yapanýn ben olduðumu bildi.

Öfkeliydi. Bu kez müsamaha yoktu. Anýnda idaredeki nöbetçi öðretmenine beni þikâyet etmiþti. Bana da aðlayýþ içinde idareye gittiðini söylemiþlerdi. “Oðlum ne yapacaksýn þimdi. Canýna okurlar senin. Hem de bir öðretmen kýzý” dediler. Yatakhanede nöbetçi öðrenci tarafýndan idareye çaðrýldým. Sevgili Emel de oradaydý. Nasihat aldým. Delikanlýlýk hastalýðý iþte.

Eðer yanlýþ hatýrlamýyorsam Yazarýmýz Þehriban'ýn kitabýna yaptýðý yorumlarýndan ötürü tanýdýðým kadarla Sn. Hüseyin Erkan gibi seçkin eðitimcilerin, eðitimciliði içinde eðitimi dayakta aramayan öðretmenlerden biri de Sn. Erkan'ýn adaþý ve sürgünlere cevaz olan kader arkadaþý Hüseyin Denge'ydi.

Sn. Denge galiba eðitim þefimizdi. Sevilendi. Buraya sürgün gelmiþti. Bir gün Diyarbakýr'a sürüldüðünü duyduk. Aklýmda kalan "Hüseyin Denge gitti, okulun dengesi bozuldu" ifadesindeki söylemdi. Her halde dayaðý eðitim gören bir öðretmen olsaydý böylesi bir söylem dile gelmezdi. Sürgün olmasý o yýllarda ve þimdilerde istisnasý mahfuz olmak kaydýyla, baþlý baþýna iyi tür eðitimcilerden olmasýna tanýklýk eder bir karine gibidir.

Hasanoðlan'ýn kütüphane mekâný Sn. Þehriban'ýn belirttiði gibi kitaplýkta yararlananlarý için gerçekten de ufkumuzun, kiþisel düþünce karakterimizin biçimlendiði yerdi. Kütüphanede roman oluþla neler okumadým ki, Harp ve sulh, Doktor Jivago, Istýrap sokaðý, Sartre'den uyanýþ, Bekleyiþ, Diriliþ üçlemesi; Ekmekçi Kadýn...

Bu ara ben de öðrenci halimle kitaplar alýyordum. George Eliot'un Kýyýdaki Deðirmen kitabý, kitapçýlarda gözüme çarpýyor görsel illüstrasyonunu beðeniyor ve aldýðým kitaplardaki takdiminden ötürü de almayý çok istiyordum. Ama alacak param yoktu. Deðerli Yazar Hemþerim Þehriban'la bir karþýlaþmamýzda kitap sohbeti esnasýnda aklýma Þehriban'a bu kitabý aldýrma hinliði(!) geldi.

Ama karþýmdaki 15-16 yaþlarýnda olan cin gibi genç kýza; "bana kitap al" nasýl derdim! Kitabý da çok istiyordum. Þehriban da kimi sohbetlerde "babam gelecek" diyordu. Bu çerçevede dedim ki "Þehriban ben sende okul hatýrasý adýna; hem de þehirlilik hatýrasý adýna bir kitap hediyesi istiyorum. Hele de bu kitap Kýyýdaki Deðirmen olursa makbule geçer" dedim. Üstesinden gelip gelemeyeceðinde olsa gerek yanýt veremedi. Bunu bir kaç kez laf arasýnda yinelediðimi hatýrlýyorum. Sað olsun günü geldi, aldý da.

Kitaplýk yararlanmalarý içinde hele de Dostoyevski'den Suç ve ceza, Ecinniler, Karamazov kardeþler. Ölüler Evinde Anýlar. Bir baþka yazardan Dostoyevski’nin Dünyasýný vs. okumuþtum.

Dostoyevski karakter tahlili açýsýndan beni çok etkilemiþti. Deðerli Þehriban'a bir kaç kez Suç ve Ceza'dan kimi kesimlerden hararetle bahsetmiþtim. Ýyi bir dinleyiciydi. Dinleyici oluþla fikrini kendi düzlemi içinde kendi okuduklarýndan oluþan daðarcýkla benzetilemeyi ifade eden iyi bir katýlýmcýydý.

Bizim de, bizden büyük Satýlmýþ Akkaya diye bir Aðabeyimiz vardý. Sýnýfýmýzda Sevgili Ýbrahim Akkaya'nýn amca çocuðuydu.

Hafta sonlarýnda özellikle de bizim sýnýfta ya da aðabeyin sýnýfýnda Ýbrahim, Ben, Ahmet Aslan, Kerim Mazlum gibi (Ýbrahim dýþýndaki isimlerde yanýlabilirim) kiþilerle üç dört arkadaþ toplaþýrdýk. Bu toplaþýmlarda Yaþar Kemal'den ve Fakir Baykurt'tan iki ya da üç Romaný sesli okunma yoluyla dinlemiþ ve bitirmiþliðimiz vardý. Satýlmýþ aðabey romanlarý vurgularýyla öyle güzel okur ve açýklardý ki.

Kýsa boylu güleç Satýlmýþ Akkaya’nýn okumasý ve grup þeklinde onu dinleme yapar olmamýz müthiþ oluyordu. Can kulaðý kesilirdik. Bu mesaileri keyifle okuma dinleme yapar olmakla geçirirdik. Bazen kýsa solukla kitabý bize okuturdu. Kendisi dinlenir okumamýzý da eleþtirirdi. Sonra da kendisi devam ederdi. Hafta sonlarýnda aðabeyin sýnýfýna geldiðimizde, aðabeyin sýnýfýndakiler aðabeye takýlýp; "senin civcivlerin geldi" diye gülüþerek sýnýfý terk ederlerdi.

Beni düþün ve felsefe hayatýna sürükleyenler; Veli Yalçýn, Sami Arda öðretmenlerdi. Teneffüs sohbetleri bir harikaydý. Konular ders ötesinde ufuk açýcý dünyanýn eþikleriydi. Bu nedenle idare ve dolaysýyla “abc öðrensinler yeter” diyen siyasetin gözünde yaramaz öðretmenlerdi(!)

Sivas’tan sürgün gelen Veli yalçýndan beþ senede alýp, duyamadýðým; okuma kimliðimi oluþan deðer manzumelerini bu söyleþilerde kapmýþtým. Kütüphanede edindiðim Orhan Hançerlioðlu kitaplarýndan olan ve Varlýk Yayýnlarýndan çýkan üçlemesinden; Düþünce Tarihi; Mutluluk Düþüncesi ve Özgürlük Düþüncesi bu büyülü dünyaya ayak basmamýn öncülü ve temeli olmuþtu.

Hançerlioðlu kitaplarýný cümle cümle ezberlemiþtim. Bir kitabýn bir sayfasýný defalarca tekrar etmekle ve sýký okumakla üç ayda bitirmiþtim. Böylece 5. sýnýftan itibaren felsefi kitaplar okumaya baþladým. Yavuz özdeþ, Nihal Atsýz gibi zevkle okuduðum yazarlarýn Volga Kýzýl Akarken, Yavuzun Pençesi, Bozkurtlarýn diriliþi gibi kitaplar artýk yavan gelmeye baþladý. Bir daha da bunlarý ve "bestsellerden" olmakla yukarýda da anýlan romanlarý elime almadým.

Bunlarý Deðerli Þehriban'ýn “Anýlarýmla Hasanoðlan” kitabý içeriðinde belirttiði, tanýðý olduðu bizatihi yaþadýðý durumlarýn ekseninde olmak kaydýyla anlattým. Ayný atmosferi yaþayan birinin empatisi ile (duygudaþlýðýyla) anlattým. Deðerli Þehriban’ýn kitabýnda savladýðý o günün konjonktürel tutumuna katýlým olan benzer ya da paralel Hasanoðlan kesitlerinden yaþadýðým anýlarýmý, benzeþiþi nedeniyle bunlarý anlattým.

Deðerli Þehriban "medeniyet dediði Hasanoðlan'da, "medeniyetin baðrýna" sýðýnmýþtý. Yedi yýlýn sonunda bu kez Sn. Þehriban donanýmýyla medeniyete sýðmamýþtý. Özel baðýntýlý Hasanoðlan medeniyeti kýymetli yazarýmýza dar gelmiþti. Bu nedenle sevgili yazarýmýz dýþ dünya medeniyetine açýlmýþtý. Þimdi medeniyetten aldýklarýný iþlemiþ oluþuyla tekrar medeniyete verme sýrasý ondaydý.

Pekiyi de Sn. Þehriban'ýn medeniyete vereceði geri beslen imli ýþýtmayý üstlendiði iþinde baþarýlý oldu mu? 45 senedir haberdarý olmadýðým çýnarýn "Anýlarýmla Hasanoðlan" kitabýnda olduðu gibi aldýðýna kendisinden katký olan üretimi içinde daðýttýðý feyz ve ferasette, çok baþarýlý olmuþa benzer. Ben kendi payýma dýþtaki medeniyet içinde de ýþýtma yaptýðýna adým gibi eminim. 20.07.2016



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bitmeyen Süreç Aydýnlýkla Karanlýðýn Savaþý 1

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aslýna Yüz [Þiir]
Vah ki Vah [Þiir]
Ýsis Dersem Çýk Ereþkigal Dersem... [Þiir]
Görmez Þey [Þiir]
Tekil Tikel Tükel [Þiir]
ve Leddâllîn, Amin [Þiir]
Mavi Yare [Þiir]
Mevsimsel [Þiir]
Yýkýlýþa Direniþ Direniþe Yýkýlýþ [Þiir]
Meþrep 3 [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayý yaþantýlaþan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payý giderek azalmaktadýr. Sosyo toplum bazlý, genel bir açýlýmla baþlayan çalýþmalarým da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazýlarýn tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doða bilim verileri güdülü çalýþma olmasýna gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok baðýntýsýyla söylüyorsanýz, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.