Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kurbanlarımızı her zaman olduğu gibi köyde annemizin yanında kestik. Bu defa kurban sayısı fazlaydı. Benim, annemin, kız kardeşimin ve Londra’da bulunan yeğenim Ozan’ın adına 4 kurban kestik. Tabii kurbanları kesmek, yüzmek ve parçalamak oldukça zordu. 4 kurban olunca bu zorluk kat be kat artıyordu. Ama Allah’tan kalabalıktık. İzmir’den gelen Mahmut Yaman Eniştemin yardımı olmasaydı üstesinden zor gelirdim doğrusu. Ekip çok olunca işin zahmeti de azalıyordu. Birlik ve beraberlik içinde güç oluşturunca zor ve zahmet de ortadan kalkıyor. Ayrıca bu sene Bayram ziyaretine Londra’dan yeğenim Leman da eşi ile birlikte geldiler. Eşi Wesley Harrison İngiliz. Her ikisi de Londra’da polis memuru. Çocukları Ediz, dünyalar tatlısı. Neşemiz, mutluluğumuz ve sevgimiz oldu. Wesley, KKTC’ye ikinci kez geliyor. Burayı o kadar çok sevdi ki emekliye ayrılınca buradan ev alıp buraya yerleşmeyi bile düşünüyor. Özellikle plajları ve doğal güzellikleri çok beğendiğini belirtiyor. Wesley de Kurban Bayramının özel bir gün olduğunu biliyor. Kendisi Müslüman olmamasına rağmen saygı duyuyor ve olayı olgunlukla izliyor. Hatta kurban kesiminde bazı küçük şeyleri taşıyarak, bize yardım dahi ediyor. Bayramlar, kalabalık olunca, eş, dost, akraba olunca daha güzel oluyor. Sabah erkenden Güvercinlik Camii’ne gidiyoruz. Köylüler Cami’i her bayramda olduğu gibi doldurmuşlar. Cami içi dolduğu gibi avlusu da dolu. Bazı köylüler, az olur gerekçesiyle sergilerini de getirmişler. Köy İmamı Muharrem Özsoy, Bayramın faziletlerini ve güzelliklerini anlatıyor. Sevginin, kardeşliğin bu dönem daha da arttığını söylüyor. Bayram namazını kılıyoruz. Çıkışta bayramlaşıyoruz. Eve gidip kurbanın şartlarını yerine getiriyoruz. Kurbandan sonra derileri tuzlayıp evin ön tarafına koyuyorduk. Genelde köy camisi yararına gelip alınıyordu. Fakat bu defa hiç kimse gelip derileri almadı. Sonradan öğrendim, deriler bu sene toplanmayacakmış. Deri fabrikaları da almamış derileri. Bir iki gün ön tarafta kaldıktan sonra deriler çöpe atıldı. O kadar deriye yazık oldu. Oysa değerlendirilebilirlerdi. Nedenini bilmiyorum ama bu sene derilere kimse talip olmadı. Olmayınca da o kadar milli gelir çöpe atıldı. Yazık oldu. Üzüldüm doğrusu. Oysa birileri çıkıp bunları toplayarak ihracatını yapabilirlerdi. Yüz binlerce deri böyle heba olduysa günah oldu doğrusu… Yine de bayram, huzur ve güven içinde geçti. Dilerim her bayram böyle güzellik ve huzur içinde geçer. Herkese nice bayramlar diliyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |