..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




5 Ekim 2017
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 12  
Bayram Kaya
Kolektif emekle üretim yapan üretileni takas edip tüketen hareketin üst yapý anlayýþý ortaklaþtýran mana anlayýþý olukla; ÝLAHÝ mana anlayýþýdýr. Efendileri mal sahibi yapýp ta kazanmayla sömürünün öðretisini ortaya koyan mana anlayýþý EL mana anlayýþý olan dinlerdir. Dinler tüm stratejileri kar zarar üzerine kurar. Öyle ki sömürü dili olan kârý, zararý dinler kendi ideolojisine temel öðreti yapýp; kendisini köleci dilin mantýðý ve anlayýþý olukla ifþa etmekten de hiç çekinmezler.


:GGB:
Baþlangýcýn üretim hareketi içinde takaslar zorluðu diye bir þey yoktur. Takaslar zorluðu; bu tür kâr, kazanç, güya tüccar olan tüccar mantýðý içinde ortaya çýktý. Deðilse zorunlu üretim hareketi mantýðý içinde gereksiz üretim olmamakla; takas yapamamanýn zorluðu diye bir þey de yoktu. Takas zorunlu olan; toplumsal kolektif üretim hareketinin temeli olan, sektörler hareketidir. Takas; paraya deðil: ya da takas para kazandýrmanýn deðiþtirme deðerine deðil; takas sektörlere denk gelir.

Baþlangýçta, ürettiðini takasa girenler; kiþiler deðildiler. Ve üretim hareketi kiþisel taleplerle ya da grup talepleriyle baþlamamýþtý. Ortaklaþmacý üretim yapan gruplarýn süreci, takas konusunda sorunsuzdu. Gruplar yað, kundura arayýþla takas sürecine girmemiþti. Daha açýðý nasýl kiþiler elma isteyerek acýkmamýþtý. Liberal kandýrýþla uydurukçularýn dediði gibi gruplar da yaða bala, kunduraya talepli olup bu ön taleple takasa giriþmemiþlerdi.

Gerçekçi ve temel üretim hareketi içinde böyle bir þey yok. Ama sömüren, kazanan bugünkü kapitalist sistem içinde bunlarla sefalet var. Ezilme var. Yalvarma var. Dua var. Ýlenç var. Hesap vermeyip hesabý Allaha veririm demek var. Takas konusunda sorunsuz olan kolektif ittifaklý süreç; ancak kiþi mal sahipli takaslarýyla; kiþisi öznel ihtiyaçlarýn enfeksiyonuyla sorunlu olmaya baþlamýþtý.

Kolektif iradeyle ve kolektif güçle üretiyordunuz. Ama üretilenleri kiþisi öznel irade gücüye sahiplenip; kiþisel ve öznel iradeli kendi ihtiyacýnýza göre takasa sokuyordunuz. Yanlýþ olan doðru olmayan buydu. Kolektif baþlayan kolektif devam ederdi. Yani üretim kolektifse, takasý da kolektifti. Kiþinin yað sevip sevmemesi takasýn özne nesnel konusu deðildi. Kiþinin yað sevmemesi sürece kazanç amacýyla kasýtlý sokulmuþ düþünce provokasyonlarýdýr.

Üstelik toplum falana talepli olanlar filaný aramayanlardan da oluþmaz. Toplum içinde bir kiþinin dahi tekerlekli bisiklete ihtiyacý varsa toplum 1 tekerlekli bisiklet para getirmiyor. Bir tekerlekli bisiklet baþka alýcýsý olmamakla rantabl deðil diye üretmemelik yapamazdý. Asla da böyle düþünemez. Düþünmemeli de. Biz de bu bilinçle, bu zorunlulukla, bu erdemi savunmalýyýz. Bunlun aksini düþünmek kiþi sahipli sömürücü sistemin felsefesidir.

Biz sefaletten, kötülükten, cinayetten ve ahlaksýzlýklardan, sömürüden, hukuksuzluktan yanaysak; böyle olmamýz normaldir! Çünkü yað da (ihtiyaç ta) kiþinin sevip sevmemesine göre ortaya konmuþ bir üretim hareketi deðildi. Dahasý kiþi sahipli sistemle muhtelif sýnýflar oluþmuþtu. Sahipliði olup üretmeyenler ezenlerdi. Efendilerdi. El’lerdi. Mal mülk sahipliðinin (!) kazancý ile yaþýyorlardý. Kazanç ne demekse? Bir baþka emeði sömürmeden nerde, nasýl kazanýyorsa?

Bedava sahiplikler çalýþmadan bedava yaþamlardý. Sýrt üstü yatýp yaþayanlarýn yanýnda sahipliði olmayýp ta devamlý üretenler vardý. Bunlarýn karnýnýn doymasý dýþýndaki emeði, baþkalarýnýn KAZANCI KÂRI –RANTI-FAÝZÝ-KOMÝSYONU vs. ’siydi. 960 kiþinin emek gücü, kazanýn 40 kulpuydu. Kazaný kýrk kulplu yapacaðýnýz gibi bin kulplu da yapmanýz olasýdýr.

Ezilenler emek gücü sömürülmekle kazan kulpuna yapýþamayanlardý. Dört koyunu güdemeyip kaybedenlerdi. Oysa çobanlýk koyun güdememekle deðil, aksine koyun gütmekle baþlamýþ kolektif hareketti. Çobanlýk varsa, koyun gütme biliniyordu. Hem de kolektif olukla (herkesle) biliniyordu. Kolektifin önünde ve elindeki dört koyunu çalýp; El marifetli anlayýþla “dört koyunu sayamayýp, güdemeyip; kaybetti” deme hýrsýzlýðý bilinmiyordu. Kolektif içinde kiþi hareketi, kiþi sahipliði deðildi. Kolektifin dört koyununu kaybettirirseniz; elbette güdecek koyun olmamakla koyun güdemezdiniz. Evinin kirasýný bile ödeyemeyip, kirasýný partiye ödetenlerin aðzýnda; þimdi dört koyun güdememedeki bilinçsizliðimiz; baþýmýza kakýlan hakaretlere dönüþüyordu. Kazaný kýrk kulplu deðil de bin kulplu yaparsanýz 960 kulpu, koyun gütme bahanesiyle aslan payý yapmazsanýz; kiþilerin tutamadýðý hiç bir kulp, açýkta kalmaz.

Kazanýn kulpu kendiliðinden yoktu. Hiç te gerekmiyorken siz kýrk kulplu yapmýþtýnýz. Herkesin tutmasýna göre deðil de tutanlar, tutamayanlarýn omuzuna binmeler diye yapmýþtýnýz. Bin kiþilik ortamda bilerek, taammüden “kýrk kulplu yapýlan kazanýn” kulpundan birine yapýþmaydý dört koyun güdemez denen veciz söz! Bir kulptan tutamayanlar ezilenlerdi. Tutanlar ezendi. Kapitalist sömürücü mantýk bu tür sözlerle kendini meþru edip; bu sözler bilinçaltýmýzý oluþan envanterlere dönüþüyordu.

Rýzký bol verilenler ezenlerdi. Totem meslekleri bulunduðunda ön ittifaklarýn olduðu süreçte size malý mülkü miras býrakan babalar yoktu. Ki o dönemlerde olmayan babalar bu nedenle; çoban mesleðini de, çiftçiliði de bulanlar da deðildi ki mal mülk sahipliði olsundu. Dört koyunu kolektifin elinde alanlardý. Meslekli süreçler de kolektifle vardý. Siz, babalarýn deðil kolektifin miras ürünüydünüz. Siz; babalarýn deðil, kolektifin mirasçýsýydýnýz. Kapitalist propagandacý süreç içindeki sömürge olaylarýný kendinize mantýk yapýp, düþünmeye temel yaptýðýnýz süreç içinde biliyorum ki bu tarihi gerçeklikleri kabul etmesi ve hazmetmesi kolay deðildir

Yine babalar yerine mal sahipliði üzerinde miras býrakan babalar olsun diye (!) Rýzký bol deðil de kýsýk (kýt veya az) verilenler vardý. Rýzký hiç verilmeyen; rýzký ve sahipliði olmamakla; El mantýðý içinde elindeki kolektif mirasýný kaptýrmakla “iþsiz güçsüz, sefihlerle sefiller (!) vardý”. Merhamet edilesi, acýnasý, acizler vardý! Din adamlýðý, hýrsýzlar, dilenciler, haydutlar, fal bakýcýlarý gibi tüm bu "lümpenler" vardý. Hiçbir iþe yaramayýp ta bari kölelik yapayým demekle köleler ortaya çýkmýþtý(!)

Gruplar kolektif üreten sektörler olmakla; birbirilerine kolektif kullaným deðeri üretir olmakla birbirine denklerdi. Farklý bir kullaným deðeri olan ürünler birbirine karþýlýk ve birbirine denk oluyorlardý. Ama üretilen ürünlerin kullaným deðeri; kundurayla-buðday gibi ürünlerin kullaným deðerleri farklý olup, denk olmamasýyla da süreç alan eðimi kazanýp “salt kullaným deðeri farklýlýðýyla takaslara giriþiyordu”.

Yani ne arz ne talep; ne de kazanç vardý. Ne arz, ne talep, ne kazanç ticareti; takasý baþlatmalarý için ortada bile gözükmüyorlardý! Ki zaten yoktular bilinmiyordular. Olsa da, “farklý kullaným deðeri oluþmadan kazancýn ne anlama geleceði bile bilinememekle” kazanç yine süreci baþlatan olamazdý. Salt kullaným deðerleri kapitalist deyim ile TAKAS ticareti baþlatmýþtý. Takas denkler arasýnda kullaným deðeri farklýlýðý olukla süreci baþlatmýþtý. Kolektif grubun ne taleple, ne az bulunurlukla deðil kolektif grubun her biri kendi üretimlerinin farklý kullaným ve farklý tüketim deðeriyle TAKASA giriyorlardý.

Farklý kullaným deðerini tüketmek; ne gruplarýn iradesiydi, ne gruplarýn bilinciydi. Ne de gruplarýn istekleri, talepleri ve arzlarýydý. Biz size kumaþ sunalým da sizde kumaþ alma iþtahýnýz açýlsýn diyen bir kumaþ arzý da ortalýk yerde yoktu. Bunlar burjuva ideologlarýnýn bizi sömürmek için uydurduklarý ve ancak sömürüye hizmet eden; sömürü için doðru olan öðretilerdi (ideolojilerdi).

Takas giriþmesi veya sömürü diliyle ticaret gruplarýn bilincinden baðýmsýz olukla gruplarýn dýþýndaki zorunlulukla bu böyleydi. Aslýnda ticaret sözü hiç doðru deðil. Ticaret kâr yapma kastýyla bilinçli hileci aldatmadýr. Takas; gruplarýn, kiþinin bilinci dýþýnda olmakla kiþilerin ve gruplarýn yönelimli olduðu eylemeleri sonunda ortaya konan zorunluluktur. Kâr, kazanç gibi sömürücü hedefleri bilmezler. Ama okur ancak öyle anlar olduðundan takas ticaret gibi belirtilmektedir.

Ticaret, kiþisi sahipli durmalarýn içinde, kiþiler arasýnda görünüþte ürün takasý olukla ama gerçekteyse kâr getiren; kazanç için sömürü aldatma ortaya koymaya atýfla ticaretti. Ýþte takas yapmanýn zorluðu bu kiþisi mal sahipliði ve mal yoksulluðu içindeki düzlemle ortaya çýktý. Denk gruplar eðilimine göre deðil de yarýnýn da emin olmayan kiþilerle; yarýnlarý garanti altýnda olan kiþilerin satma ve alamama karþýlaþmalý denksizlik eðilimi içinde belirlenen takas; aksama yapan takas olmakla; takas kazancý geciktiriyordu.

Kýsacasý takas zorluðu vardý deniþle; para bu takas zorluðunu aþmak için ortaya kondu demektedirler. Kiþi mal mülk sahipliði ile kiþilerin mal mülk sahibi olamamasý ile kolektif gruplarýn gruplar arasý güç denkliði bozmuþtu. Bozulan gruplar arasý denklik þimdi kiþiler arasý mal mülk sahipliði olmakla, alýp ta alamama; kýsarak alma ya da ekmek dururken yaðý hiç almamakla denksiz oluþlardý. Benzer deyiþle kiþinin mal mülk sahipliði ya da kiþinin mal mülk sahipsizliði bu tarz kiþiler arasý denksiz oluþlar içinde kiþiler arasý eþitsizlikleri ortaya koymuþtu. Bu eþitsizlik alýþ veriþi de takas zorluðunu ortaya koymuþtu.

Sahipliði olanlarýn istek ve talepleriyle (kâr gibi); sahipliði olmayanlarýn karnýný doyurma yanýnda arz, istek ve talepleri bir ve ayný olur mu? Sahiplik ile sahipsizlik arasýnda istekler de talepler de eþitsiz ve denk deðildi. Birbirine denk olamayan süreçlerin takasý da ya zordu olurdu; ya hiç olamazdý. Koyunun can derdine kasabýn et derdinde olmasý gibidir. Ýþte kapitalist ideologlar; kiþinin mal sahipliðine göre dengeleri bozulan bu çeliþki içindeki sürecin sömürü yapacak arz ve taleplerini yaratmak ta, ne kadar haklýlar deðil mi? Üstelik bu burjuva öðretisini size ekonominin temeli bu demeleri içinde sömürülmeyi öðretmekte ne kadar baþarýlýlar deðil mi?

Ýlk önceden; ÜRETÝM + TAKAS + TÜKETÝM +YENÝDEN ÜRETÝM vardý. Ýttifaklar ve sentezler giriþmesi bundan vardý. Uygarlýk bu temel süreç giriþtirmeli sentezlerle baþlamýþtý. Ýnsan olma yani ilk kez hemcinsimizin kendisine ittifak insan demiþti. Ýnsan sözü bu temel süreçle giriþilen sentezin içindeydi.

Þimdi önce nasýl olmuþsa olmuþ (!) önce MAl_MÜLK SAHÝPLÝÐÝ + KÂR-KAZANÇ + ARTMIÞ OLAN BÝR MAL_MÜLK SAHÝPLÝÐÝ + YENÝDEN ve YENÝDEN KÂR vardý. Üretmenden mal mülk sahipliði bile mantýklý akýllý, doðru ve meþru deðil. Üretmiyorsunuz ama elma sahibisiniz. Bunu da “rýzký veren El” diye açýklýyordunuz. Üretim kolektifti ama sahiplik kiþi sahipliði (!) üstelik te kahir ekseriyetle herkesin sahipliði de deðildir. Tüketim burada mal sahipleri için üzerine basýlýp sýçrayan bir kazanç kapýsýdýr. Tüketim ihtiyaç deðil, ekmeði taþtan çýkaramama tembelliðiydi! Ýþini, yolunu, yordamýný bilememe aptallýðýydý. Sömürü sisteminin ön görüsüne göre herkes kâr yapýp; mal sahibi olup ve zengin olamayacaðýna göre; geniþ kesimlerle aptal olmaya mecburdunuz.

Mal +kazanç + artmýþ mal sistemi ile eþitsizlerin istek duygularýný sömürüp kâra, kazanca, faize ranta, kiraya ihaleye, iþini bilir, dört koyunu güder müteþebbisliðe, taþeronluða vs. ’ye dönüþen vahþilikler olmakla; þimdi kan, gözyaþý, hýrsýzlýk, ahlaksýzlýk, hukuksuzluðun hukuku, ana baba mirasý, zina, yardým, sadaka, lütuf vs. olukla vardýlar.

Yani kiþi sahipliði içindeki parayý bulmaya dönüþen takaslar; denksizler, eþitsizler arasýnda gerilim olmakla kâra, kazanca, sömürüye dönüþmüþtü. Üretenlerle üretenler arasýnda giriþme deðil; üretenlerle üretmeyen sahipler arasýndaki kâr, kazanç giriþmesine dönmüþtü. Aslýnda kâr, kazanç sözü; sömürü sözcüðünün efendi dilindeki tercümesiydi. K3Ar, kazanç sürecin tarihsel nesnel seyrinin bir gereði deðil; bilinçli efendilerin mal sahipliðini konsolidesine yöneliktir.

Alýþ veriþle sömürü olan takaslar artýk takas olmayýp ticarettir. Bu ticari takaslar hiçbir nesnel ekonomik gerçekliði olmayan böylesi sahiplikler ve sahipsizliklerin karþýlaþan duygu ve psikolojileri üzerine kuruludur. Sömürü için üretmedir. Sömürü de geri baðlaným yasasý üzerinde takasa atýfla ticarettir. Eþleyiþle kâr eþitsizler arasýnda ortaya çýkmakla ortaya konan kasýtlý yapýlan enfeksiyonlardý. Ve bu süreç çok sonralarý köleci sistem uygulamalarý içinde giderek ortaya koymaya baþladý.

Kolektif emekle üretim yapan üretileni takas edip tüketen hareketin üst yapý anlayýþý ortaklaþtýran mana anlayýþý olukla; ÝLAHÝ mana anlayýþýdýr. Efendileri mal sahibi yapýp ta kazanmayla sömürünün öðretisini ortaya koyan mana anlayýþý EL mana anlayýþý olan dinlerdir. Dinler tüm stratejileri kar zarar üzerine kurar. Öyle ki sömürü dili olan kârý, zararý dinler kendi ideolojisine temel öðreti yapýp; kendisini köleci dilin mantýðý ve anlayýþý olukla ifþa etmekten de hiç çekinmezler.

Örneðin “Öyle ki: “El; karþýlýk olarak cenneti verip, kendisine inanan El topluluðundan canlarýný ve mallarýný satýn almýþtýr” der. Ve devamla “O halde El ile yaptýðýnýz bu alýþveriþten dolayý size müjdeler olsun! Budur gerçekten çok büyük kazanç (alýþveriþ), çok büyük baþarý” der. Evrensel mesajlý dinler öðretisi içinde bu öðreti mesajlarla dinler kendisini söylemek için illa köleci dili; hele de efendilerin dilini mi kullanýr? Bu tür üst yapýlar; “ bu hak vaat” diyerek sömürü dilinin üst yapý vaatleriydi.

El, tersten dolanýp efendi dilini (sömürü dilini) söyleye bilmek için de; kölelere lütfediyordu. Acýyordu. Merhameti bol olandý. Merhameti her þeyi kuþatýyordu. Merhameti efendiye baþka, köleye baþkaydý. El’in merhameti köleye sadaka olarak belirirken. Efendiye olan merhameti efendiyi mal, mülk, rýzk sahibi yapýyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
Ýrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluþun Felsefesi (Açký 2)
Sosyal Ýliþki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Müruru Zaman 14
Sahiplik Ýmaný 1
Hatýrlama 1
Mal mý, Ýnsan mý?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bað Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aslýna Yüz [Þiir]
Vah ki Vah [Þiir]
Ýsis Dersem Çýk Ereþkigal Dersem... [Þiir]
Görmez Þey [Þiir]
Tekil Tikel Tükel [Þiir]
ve Leddâllîn, Amin [Þiir]
Mavi Yare [Þiir]
Mevsimsel [Þiir]
Yýkýlýþa Direniþ Direniþe Yýkýlýþ [Þiir]
Meþrep 3 [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayý yaþantýlaþan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payý giderek azalmaktadýr. Sosyo toplum bazlý, genel bir açýlýmla baþlayan çalýþmalarým da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazýlarýn tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doða bilim verileri güdülü çalýþma olmasýna gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok baðýntýsýyla söylüyorsanýz, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.