..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ağlamak da bir zevktir. -Ovidius
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Görüş ve Eleştiriler > Salih Zeki Çavdaroğlu




25 Aralık 2017
Uluslararası H. S. Arel ve Türk Müziği Sempozyumu’ Nun Düşündürdükleri:  
- Mûsıkîmizin polifonize edilme ütopyası artık bitirilmeli -

Salih Zeki Çavdaroğlu


Batı ve Türk müziklerinde teksesli ve çoksesli olarak 2000 kadar eser bestelenmiştir. Türk müziğinde çoksesli olarak yazdığı parçalar, bu yeniliğin ilk eserleridir. 51 Mevlevi ayin-i şerifi, 108 durak, 88 ilahi, 23 peşrev, 108 saz semaisi, 45 oyun havası, 19 tasviri saz eseri, 20 taksim, 52 gazel, 130 şarkı, 200 çoksesli oda müziği eseri, pek çok polifonik parça ile, Türk bestekarlarının en büyüğü sayılmasına hak kazandıran çalışmaları vardır. Bu birbirinden güzel eserler, bestekarın tamamen şahsına mahsus bir özellik taşımaktadırlar. Bu müzikolog için düzenlenen sempozyum ile ilgili naçizane şahsi düşüncelerim sunuluyor...


:BJFI:
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü ve Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığının ortak çalışması ile gerçekleştirilen “ Uluslar arası Hüseyin Sadettin Arel ve Türk Müziği Sempozyumu “ 13-14 Aralık tarihlerinde toplam on bir adet oturum ile gerçekleştirildi.

Bu sempozyum’ da başta Prof. Dr. Yalçın Tura, Prof. Dr. Ruhi Ayangil, Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya olmak üzere, birbirinden değerli akademisyenlerin kıymetli görüş ve yorumlarını ilgi ve zevk ile dinledik.

Oturumların odak noktası mûsıkî tarihimizin zirve ismi Arel’ in “Müzik Bilimciliği”, “Müzik Tarihçiliği”,” Besteciliği ” idi.

O’ nun mûsıkîmiz hususunda canhıraş bir şekilde nasıl yoğun çalışmalar yapıp, maddî ve manevî bedeller ödediğini en en yetkili ağızlardan bir daha dinledik.

Bu oturumlarda değerli araştırmacı sayın Harun Korkmaz yaptığı, Arel'in arşivi ve nota koleksiyonu için yaptığı tasnif ve kataloglama üzerine sunduğu tebliğ, anılan belgelerin hayata geçirildiğini duyuruyordu.

Sempozyumun önemli sunumlarında birisi de Üstâd Prof.Dr. Yalçın Tura’ nın “Arel’ in 3 makalesinin düşündürdükleri “ başlıklı tebliği idi.

Sayın Tura bu tebliğinde; Arel-Ezgi sistemi için bilinen tezinden hareketle ; “…Arel-Ezgi sisteminde, (…) sekizli, “gayri müsâvî” 24 aralığa bölünmekte ve temel sesin sekizlisiyle birlikde, 25 ses elde edilmektedir. (…) Gerek Arel ve Ezgi, gerek onların takibcileri, bu şekilde elde edilen seslerin, Batı ses sistemindekilerden fazla ve farklı olduğu görüşündedirler ve bu hususları, Türk Mûsıkîsinin en büyük zenginlik kaynakları arasında saymaktadırlar. Gerçekte ise durum öyle değildir: Zira Türk Mûsıkîsi ses sisteminde yer aldığı iddia edilen sesleri, Arel, Ezgi ve Uzdilek’e göre hesaplar ve icra etmeye kalkarsak, bunların, tamamen ve aynen Batı ses sistemi içinde de bulunduklarını, yazıldıklarını ve kullanıldıklarını görürüz. Hattâ Batı, bu hususta daha da ilerdedir, zira Batı ses sistemi içinde, bir sekizlide 35 (ilk sesin sekizlisi ile 36) ses yazılabilmekte ve kullanılabilmektedir. Arel-Ezgi sistemi, Batı ses sistemiyle aynı yapıya sahibdir; fakat Batı sisteminden 11 ses eksik, dolayısıyla, daha fakir bir ses sistemidir…” özetli görüşlerini tekrarlamış ve sistemin, mûsıkîmiz dizilerini tarifinin imkânsızlığını yeniden vurgulamıştır.

Sayın Doç.Dr. Yalçın Çetinkaya’ nın “ Gelenekle Batılılaşma Arasında Hüseyin Sadeddin Arel “ başlıklı tebliğini yaptığı 6. oturum, tartışmasız Sempozyum’ un en elektrikli oturumuydu.

Oturum sonucunda Sayın Yalçınkaya tezleri sebebiyle eleştirildi ama ,kendisi bu eleştirileri beyan ettiği gerekçeli örneklerle bir şekilde anlamsız kıldı.

Yalçınkaya, söz konusu seminerden sonraki günlerdeki bir makalesinde Arel konusundaki nihai tesbitlerini şu satırları ile yapıyor :

“…Arel, cumhuriyet döneminin müzikte batılılaşma politikalarının getirdiği batılı müzikal değerler ve sistem içinde Türk mûsikîsini yeni olana ve devlet tarafından desteklenene uygun hâle getirme çabası göstermiş olabilir, ki Arel’in kendi hayat çizgisi, anlayışları, birikimi ve Türk mûsikîsi hakkındaki düşünce ve yaklaşımlarına bakarak bunu anlamak mümkündür.

İyi niyetli ve serinkanlı yaklaşımla ve eleştiri sınırlarını zorlamadan şunu da söylemeliyiz ki, Arel-Ezgi (ve Uzdilek) sistemi diyebileceğimiz bu sistem, Avrupa’da Aydınlanma’nın ve onun temel düsturu olan Kartezyen düşüncenin adeta mottosu niteliğindeki “her şeyi ölç, ölçülemeyeni ölçülebilir hale getir” bilimsel prensibine uygun bir şekilde, müziği ölçülebilir hale getirmesi ve indirgemesi gibi, Türk mûsikîsinin ses cevherini de Aydınlanma müzisyenleri gibi indirgemiş ve ölçülebilir hâle getirmiştir…” diyor ve yazısını şu satırlarla bitiriyor :

‘ Cumhuriyet, “ulus devlet” projesiyle nasıl Anadolu’nun Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Ermeni, Rum, Yahudi gibi farklı etnik unsurlarını “Türk” kimliğine tıkıştırmışsa, cumhuriyetin bu anlayışının müzikteki yansıması olan Arel-Ezgi sistemi de, farklı sesleri ve enstrumanları bir tek anahtara tıkıştırarak tabii olanı da bozmuş, cumhuriyetin yaptığını müzikte yapmıştır. Arada fark yoktur !..’ [1]

Yukardaki görüş ve satırlar ışığında konu değerlendirildiğinde; Türkiye’ nin yaklaşık doksan senedir gündeminde olan, Devletimizin Kültüre ilişkin bütçe harcamalarında milyarlarca lirasını yiyen çok şükür ki son 40 senedir hızı kesilen ve günümüzde çok cılız bir sese dönüşen mûsıkîmizi POLİFONİZE etme sevdâsının bir “havanda su dövme” den ibaret olduğu, bu konudaki en yetkin isimlerince bir neticeye bağlanmalıdır.

Zira, daha kendi asli müziğini ifade etmekten yetersiz kalan ve nazariyatı Batı’ nın çok sesli ses sisteminden adapte edilmiş bir tek sesli ses sisteminin baz alınarak, onu çok sesli bir ses sitemine taşıması mümkün değildir.

Teşbihte hata olmaz; biz Türkiye olarak uzun seneler sonrası otomobil üretmeye karar verdiğinde; devlet, bu araba bize özgü olacak bu sebeple de onun kaportası ahşaptan, tekerlekleri yuvarlak değil kare, yakıtı linyit kömüründen olacak demediyse ve de Batı’nın otomobil teknolojisini aynen aldıysa müzikte de artık yüzyılların birikimiyle mükemmeliyete erişmiş bir çok sesli sistemi aynen almakla yetinmeli, kompozitörlük iddiasında olan kişilerin yetenekleri varsa, varyasyon bazında bize özgü müzik eserleri üretmelidirler.

Zira bu müzmin ütopya artık kabak tadı verdi…

[1] ÇETİNKAYA Yalçın, Türk aydınlanmasının müziği ve Arel-Ezgi sistemi, Yeni Şafak,17 Aralık 2017


Salih Zeki Çavdaroğlu

https://wordpress.com/post/ferahnak.wordpress.com/453



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kemal Tahir : Namuslu, Özgün ve Gerçekçi Bir Kafa

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vefatının 67. Yılında Ziya Osman Saba’ Yı Rahmetle Anıyoruz... [Şiir]
İki Bedene Tek Ruh [Şiir]
Adı Konulmamış Duygular [Şiir]
Aşk Bir Terennüm İse [Şiir]
Hayal Bazan Gerçeği Aşar [Şiir]
Sensizlik Beyitleri [Şiir]
Yağmuru Beklerken [Şiir]
Her Şey Geçmişte Kaldı [Şiir]
Vesvese [Şiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradır "" [Şiir]


Salih Zeki Çavdaroğlu kimdir?

Otuz yıldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musıkisi eğitimi aldım. Üsküdar Musıki Cemiyeti' nde 20 yıl korist - solist olarak görev yaptım. Bu güz Türk Musıkisi üzerine makaleler yazıyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiği Yazarlar:
N.Fazıl , C.Meriç, B.Ayvazoğlu,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.