Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Hala inanamamýþtý. O ýþýk ve içeridekiler. Neydi öyle? Her þey okul partisinde baþlamýþtý. Rýdvan okulunu baþarý ile bitirmiþ ve okul tatili olarak sýnýfça Antakya’ya gideceklerdi. Sözleþildiði gibi sabah sekizde okulun önüne otobüs yanaþmýþ, güle oynaya otobüse binmiþlerdi. Önce lüks binalarýn önünden geçtiler. Sonra daða rampa çýkmaya baþladýlar. Uzun sürenin sonunda düzlüðe geldiler. Karþýlarýnda Amik ovasý sere serpeydi. Öðrenciler buna alkýþ tufaný ile karþýlýk verdi. Öðretmenleri “Önce Beyazid-i Bestami’yi ziyaret edeceðiz. Otobüs yokuþ aþaðý inerken çýt çýkarmayýn. Nazar deðebilir. Þoförün konsantresini bozmayalým.” Yavaþ yavaþ daðdan aþaðýya inmeye baþladýlar. Kýrýkhan Antakya ayrýmýnda trafik polisleri kontrol yapýyordu. Polis iþareti ile durmadan Kýrýkhan istikametine yol aldý. Öðrenciler kendi aralarýnda konuþuyorlardý. Bektaþ “Ramazan ayýnda þeytanlar zincirlerle buralarda bir yerlerde baðlanýrlarmýþ. Þeytanlar ay boyunca kimselere zarar veremezmiþ.” Rýdvan “Ben de duydum bu efsaneyi ama benimki biraz deðiþik. Þeytanlarý tutan zincirleri Bestami hazretleri kitlermiþ.” Bektaþ “Nasýl olur bu? Beyazidi Bestami bin sene önce öldü.” Rýdvan “Bazý evliyalarýn öldükten sonra manevi tasarruflarý devam eder.” Herkesi derin bir düþünce aldý. Otobüste Beyazidi Bestaminin bulunduðu yere doðru tepeyi týrmanmaya baþladý. Kýsa süre sonra makama geldiler. Öðrenciler otobüsten indi. Sorumlu öðretmen “Burada bir saat mola vereceðiz. Dileyen uzaklaþabilir ama bize yakýn olmak þartýyla.” Rýdvan ve üç arkadaþ daha önce geldikleri burayý inceleme yapmadý. Ýçeriye girip makamýn önünde dua ettiler. Dýþarý çýktýlar. Makamýn arkasýna geçtiler. Rýdvan “Öðretmen görmesin sigara içtiðinizi.” Bektaþ “Kendi de içiyor bir þey demez.” Bunu der demez Bektaþ’ýn elindeki sigara közü üzerine düþtü. Bektaþ telaþla eliyle üzerini silkeledi. Rýdvan “Öðretmen görmedi ama Bestami hazretleri gördü, sonra ekledi. Ben buraya çok geldim. Bir geliþimde buralarda bir yerlerde maðara gibi bir yer gördüm. Ama ondan sonra bir daha geldim. Maðara yoktu.” Arkadaþlarý meraklanmýþtý. Bektaþ “Gel de bizi oraya götür, bakalým.” Belki þimdi vardýr.” Kalktýlar. Geride kalan arkadaþlarýna haber edip oradan uzaklaþtýlar. On dakikadýr yürüyorlardý. Bektaþ “Geç kalmayalým. Gittiðimiz yer uzak mý?” Rýdvan “Ýþte orada maðara.” Ama maðaranýn giriþinde nur yüzlü bir yaþlý elinde, asasý ile gelenlere bakýyordu. “Gelin korkmayýn.” Dedi yaþlý adam. “Þeytanlarý görmek istiyorsanýz içeri girin. Bektaþ heyecanla “Ciddi mi?” dedi. Yaþlý cevap vermedi. Beraberce maðaradan içeriye girdiler. Yaþlý “Siz maðaradan içeriye girdiðiniz an Ramazan ayý baþlamýþtýr. Bazý þeytanlar hiçbir zaman buradan kurtulamýyorlar. O yüzden Ramazan ayý gibi bir hal yaþýyorlar. Allah onlara toplantýlarýnýn daimi surette burada olacaðýný yazdý.” Rýdvan “Hani hiç þeytan görmedik üstelik meþale olmadý halde bu karanlýkta etrafý görebiliyoruz.” Birden önlerinde devasa alevler yükseldi. Br müddet bu böyle devam etti. Sonra alevler þekil almaya baþladý. Ýnsan boyutunda, kulaklarý sivri, kuyruklarý olan, kuyruklarýnýn ucu üçgen þeklinde þeytanlardý bunlar. Þeytanlardan biri “Ya Bestami bizi zincirlediðin halde yine bizi gösteriye mi .çýkartýyorsun?” Yaþlý adam “Ey Sarra sana ve içeridekilere müjde getirdim. Bu müjdenin daim olmasý için çocuklarýn sorularýna doðru cevap verin.” Sarra þeytan “Sorun da görelim bakalým.” Dedi gençlere doðru. Rýdvan “Madem þeytansýn bilirsin. Matematik nereye kadar ilerler?” Sarra þeytan bir kahkaha koyuverdi. Ardýndan diðer þeytanlar. Sarra þeytan “Ýnsanoðlu bilirde bildiði yoldan ilerlerse matematik çað atlar. Sana söyleyebileceklerim yalnýz bu kadar.” Rýdvan’ýn gözleri yaþlý adamý aradý ama bulamadý. Bektaþ’ta baktý saðýna soluna, ortalýkta yok. Þeytanlardan biri baþýndan beri zincirini kýrmaya çalýþýyordu. Bunu baþarmýþtý. Dört öðrenci çýðlýk atarak maðaranýn aðzýna doðru koþmaya baþladý. Onlarý yine o yaþlý adam karþýladý. “Bir daha buralara gelmezseniz sevinirim. Sizin iyiliðiniz için.” Dedi. Gençler cevap vermeden koþarak oradan uzaklaþtýlar. Makama gelmiþlerdi. Molanýn bitmesine az bir süre kalmýþtý. Görevli öðretmen bir öðrenciyi kafileyi toplamasý için görevlendirdi. Rýdvan’ýn yanýnda Ýnci vardý. Ýkide bir Rýdvan’ýn yüzüne bakýp duruyordu. “Ne oldu sana böyle? Dut yemiþ bülbül gibisin.” Rýdvan “Baþýmýza neler geldi sorma. Tepenin birinde þeytanlarý gördük.” Sonra ayrýntýlarý ile maðarada yaþananlarý anlattý. Rýdvan ve üç arkadaþý diðer gibi, tarihi yerleri gezerlerken, dikkat kesilmiyorlardý. Akýllarý hep o þeytanlarýn toplantýsýndaydý. Rýdvan “O yaþlýya þeytan Bestami diye hitap etti. Acaba o Beyaziid Bestami olabilir mi?” Bektaþ “Ben onun Bestami inanýyorum. Baksana adamýn yüzü nurlarla dolmuþ.” Rýdvan “Acaba Ramazan ayýnda neler ooluyor o maðarada? Aama oraya bir daha gitsek bildiðimiz gibi maðaranýn yerini bulamayýz. Bir görünüyor, bir görünmüyor.” Sanki orayý koruyan var.” Okul gezisi bitmiþ öðrenciler, Antakya’dan Ýskenderun’a bin bir zahmetle gelmiþ, herkes yorgun argýn evlerine daðýlmýþtý. Bir gece vaktiydi. Rýdvan ve Bektaþ antlaþmýþ yanlarýna mahalleden iki arkadaþ almýþlar, tepeyi týrmanýyorlardý. Maðarayý görmüþlerdi. Ýçeriye sinerek girdiler. Bu sefer Yaþlý amca Bestami yoktu. Þeytanlarý göreceklerini zannediyorlardý. Ama bir ýþýk hüzmesi onlarý yuttu. Bir anda kendilerini güneþin öðlen olduðu ormanlýk bir yerde buldular. Korkularý yoktu Ama aþýrý heyecanlýydýlar. Hepsi farkýndaydý. Baþka bir ülkeye ýþýnlanmýþlardý. Ama alet edevat yokken ve üstelik cihazsýz. Bu kontrolleri dýþýndaydý. Üstelik ýþýnlanma teknolojisi icat edilmeden. Ormanda ilerlemeye baþladýlar. Bir süre sonra asfalt yola çýktýlar. Yanlarýndan tek tük arabalar geçiyordu. Yabancý plakalýydýlar. Bir iki otostop denediler. En sonunda bir týr durdu. Rýdvan Ýngilizcesine güvenerek adama ormanda kaybolduklarýný anlattý. Þoför gayet iyi anlýyordu Rýdvan’ý. “Ormana neyle geldiniz? Herhalde yürüyerek deðil.?” “Otostop yaparak geldik” yalanýný uydurdu. Doðrularý anlatsa þoför inanmayacaktý. Þoför “Karnýnýz aç mý? Az ileride benzinci var. Güzel yemekleri çýkýyor. Ben biraz yiyeceðim. Ardýndan ekledi. Benim adým Alex. Ya sizin?” Rýdvan “Ben Rýdvan, Bektaþ, Veli, Hakana.” Dedi. Þoför “Siz Müslüman mýsýnýz?” Rýdvan “Evet. Müslümanýz. Demek görüntümüz bizi hemen ele veriyor.” Týr görkemli bir þekilde korna çalarak, benzin istasyonuna girdi. Pompacý ona yardým ederek týrýn durmasý gereken yeri gösterdi. Týrdan aþaðý indiler. Issýz bir yer olsa da yabancý gençlerin bu mekaný yadýrgadýðý söylenemezdi. Etrafýna hayran hayran bakýyorlardý. Görünürlerde pek bir þey yoktu. Ama uzaktan görünen þehrin silueti olsun, içinde bulunduklarý istasyon olsun, onlarý cezbetmiþti. Yemeklerini iþtahla yediler. Yemekten sonra þoför “Ýstediðiniz yere kadar götürebilirim sizi.” Diye teklifte bulundu. Rýdvan “Buradan zaten þehir görünüyor. Teþekkür ederiz yardýmlarýnýz için.” Þoför þapkasýný sallayýp gitti. Benzinlikte birkaç oda pansiyon vardý. Biraz dinlenmek istiyorlardý. Ama dövizleri yoktu. Lokantada ki iyi giyimli biri yerinden kalktý. Yabancý gençlerin yanýna geldi. “Galiba paranýz yok. Burada bir gece bedava uyuyabilirsiniz.” Ardýndan ellerine anahtar tutuþturdu. Öyle yorulmuþlardý ki, hemen yatýp uyudular. Dikkat çeken dört kiþi vardý geniþ caddenin kaldýrýmýnda Kimse bunlara dönüp bakmýyordu. Herkes birbirine yabancýydý. Uzun süre yürüdüler. Bir kitapevinin önünden dinlenme molasý verdiler. Ýçerideki bir bayanýn gözleri onlarýn üzerindeydi. Bayan kapýya kadar geldi. “Buyurun içeriye. Size nescafe yapayým.” Gençler davete icabet etti. Onlardan baþka beþ altý kiþi daha vardý. Kitaplarý inceliyorlardý. Rýdvan ve üç arkadaþý tek kiþilik koltuklarda, kendilerine yapýlan ikramýn tadýný çýkarýyorlardý. Kapý zili çaldý. Ýçeriye polisler girdi. Rýdvan “Arkadaþlar, kesinlikle saçmalamayýn. Polislerin bilgilerine göre cevap verin.” Dedi. Polis sordu “Þikago da ne arýyorsunuz?” Rýdvan’ýn “Amerika özgür bir ülke. Kaybolan her þeyi arýyoruz.” Dedi. Polisin bu akýllýca cevaba diyecekleri bir þey yoktu. Sonra içeriyi þöyle bir gezdiler. Ardýndan kitapevinden dýþarýya çýktýlar. Hemen kitapevinin sahibi geldi. “Polislerin rutin iþleri. Bazen gelip kontrol ediyorlar. Keyfinize bakýn.” Dedi. Tuna M. Yaþar
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Tuna Mustafa Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |