..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Popüler Kültür > Bayram Kaya




15 Ekim 2019
Teslimiyet 6  
Bayram Kaya
İyi de emanet ehli olan ehiller, bu emanetle ne yapacaklardı? Siz ehil kişiler karşısında kadavra gibiydiniz. Ki emanet olunanlar ulul emirlerdi. Siz onlara kayıtsız itaat edip onların yaptıklarından sorumlu değildiniz. Otomatikman bu teslimiyetinizle siz masumdunuz. Onlar hesabı El'e vereceklerdi!


:ABIF:
Ki böylece kölelik ruhu ile köleler kurtuluşlu vaade iyice kapıldılar. Kurtuluşlu düşünce içinde iyice yoğruldular. Öyle ki ahitliler bu yoğrulma içinde köleliğe pek bir can atar köle ruha dönüşüyorlardı. Bu ruh hali ile salih kul olma derdine düşüyorlardı. Soylarının da köle olması telaşına düşürüyordular.

Soylarının köleleşme derdine düşen ruh hali ile bu eylem ve söylemleriyle köleliği kendilerine gayet olağan hale getiriyorlardı. Ahit anlayışı içinde çok ince kölelik taktikleri uygulanıyordu.

Bu tür sözler kutsal ahit içinde olan açık açık sözlerdi veya yorumlu sözlerdi. Atalarımız, kutsal bildikleri ahitler içinde ince taktiklerin olacağını akıllarına getirmiyorlardı. Kutsal söz söyleminin kendisi zaten kişileri düşünemez kılan etki ve büyüleme işiydi.

Rızkın kıt olması ve kölelik yoksulluğa terekeydi. Yani mirastı. Egemen sınıfta miras bırakılan mal, mülktü. Köle sınıf içinde miras taat, itaat, biat anlayışı, açlık, açlık karşısında sabretme türü olan düşünceydi. Mal mülk gibi kölelik anlayışı da mirastı.

Kutsal sözler bunu öngörüyordu. Örneğin; köleler dua ederken boş boşuna, laf olsun diye "ey şanı yüce olan El; soyumuzda sana teslim olmuş salihler çıkar" diye gereksiz dua etmiyorlardı. Omuzlarına yüklenen bu kölelik mirasını şevkle yerine getirmek istiyorlardı.

Bakınız böylesi bir ahit buluşması içinde nasıl yemin edip; ant içip, söz verip, antlaşma yapıyorlardı. Bu imancı ahitte zürriyete boyun eğdirme isteği, köleliği bir miras kılma olarak karşımıza çıkıyordu. Ahit yapan egemen akitlilere soruyordu. "Benden sonra kime itaat edeceksiniz?"

Kuşkusuz ki mal sahibi mülk sahibi emirlere itaat edilecekti. Eh, mal-mülk te Firavun da Nemrut ta Hamurabi de İbrahim de vardı. Ve de kişisi miras yoluyla kendilerine miras bırakılan, babadan oğula geçen mirasla mal mülk mirası efendi zürriyetinde vardı.

Bunu ben söylemiyorum. Ahittiler de kendilerine öğretilen dua ile "benden sonra kime itaat edecekseniz?" diye sorduğunda "senin ilahına (sana mal-mülk rızk veren ilaha), ataların olan İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a ve torunları falan filana verilene, indirilene itaatle teslim olmuşlardanız" diyeceklerdi. Ahit zaten özel mülk saltanatlı bir miras edinme ve miras bırakmanın ahdiydi.

Bir sınıfa göre miras edilen ve miras bırakılan tutum ve durumlar emir sahipliği olan mal, mülktü. Diğer sınıfa göre miras alınan ve miras bırakılan durum ve tutumlar da şunlardı. Emir edilme mirastı. Kölelik olan teslimiyet mirastı. "Biz teslim olanlardanız" diyordu. Çocuğuna da bu geleneği bırakıp telkin ediyordu. Tevekkül, sabretme vs. miras terekesi içinde olan diğer telkin ve ikna öğretisiydi.

Bununla kalınsa iyi. Kıskaç ile her yönden kişiler kıpırdayamaz, düşünemez olmanın kölelik bilgileriyle mücehhez olmanın bombardımana tutuluyorlardı. Mülk sahibi size mülkten veriyorsa, ilimden veriyorsa; bunların "emanet olma" yansıması kaçınılmazdı! Ödünç verme yansıması kaçınılmazdı!

Daha bu aşamada El 'in bilgisi, bilme ve davranma donanımı olan mücehhezdik mülkü olmakla eşleşti. Mülkü olanın ilmi vardı. İlimi mülkü olan elinde tutuyordu. Bütün kolektif akıl mülk sahibinde birikiyordu. Mülkünü keyfine göre dağıtmak bile hikmetinden sual olmaz bir ilimdi.

Sizler de bu bilgi ile donanmak için "ey şanı yüce El, beni ilminle mücehhez kıl" diye dua ediyordunuz. Çünkü El böyle istiyordu. "Şanı yüce olan El, ilmimi artır de" diyordu. İlim artıyor muydu? Çok şükür şimdiye kadar görülmüşü yoktu! Ancak ilim olarak size El 'in mülk sahibi olmakla nelere kadir olmuş olduğu bilgisi verilmekle siz mücehhez olup (donanmakla-süslenmekle) aydınlanıyordunuz.

Hele de size "emaneti ehline veriniz" diyordu. Bu söylem dolap içinde dolaptı. Emanet neydi? Size hayat için ne verilmişse emanetti. Başta canınız malınız emanetti. Mülkünüz düşünceniz, imanınız, ağzınız, burnunuz, bedeniniz emanetti. Bunların hiçbiri sizin değildi. Çünkü malı mülkü canı bedeni düşünceyi imanı vermekle asıl sahibi olan hep El'dir.

Bu nedenle "canınız, malınız, kendiniz, emanettiniz". Siz emanettiniz. Misafirdiniz! Pek iyi sizden ehil olanlar kimdi? Mal mülk sahibi olandı. Vaadi olan emirlerdi. Mal, mülk; emir sahipliği olan ehildi. Malı mülkü olmayanlar ne emir verirdi ne de işin ehliydiler.

Demek ki; "emanet olan, emanetlerle bulunan sizler, canınızı, malınızı, ırzınızı vs. mülkün sahibi olup ta emir veren, vaat eden, kararlar almanın sahibi olan, aranızda olan efendiye teslim olacaktınız.

İyi de emanet ehli olan ehiller, bu emanetle ne yapacaklardı? Siz ehil kişiler karşısında kadavra gibiydiniz. Ki emanet olunanlar ulul emirlerdi. Siz onlara kayıtsız itaat edip onların yaptıklarından sorumlu değildiniz. Otomatikman bu teslimiyetinizle siz masumdunuz. Onlar hesabı El'e vereceklerdi!

İlim sahibi olan El kolektif ortak aklı sıfıra indirip, aciz zavallı kişi aklı olanı ehil diye kutsuyordu. Ehil emirler (!) da size adaletle emredecekti. Ehil emirler aralarında adaletle hükmedecekti. Ehiller adaletli davranacaklardı. Adaleti mülkün temeli sayan El mantığı, mülkü olmayanların arasında nasıl bir adalet ile gerçekleşecekti? Bunun ne cevabı ve ne de hesabı yoktu. Ama olsun. El söylüyorsa o öyledir!

Adaletli nasıl olunur? Adaletli nasıl davranılır? Adalet neydi? Bir kere "adalet" herkese göre olmayıp keyfe göre dağılan "mülklü olmanın, mülkünü korumanın temeliydi. Emir Ehli kişiler mülkü koruyacaklardı. Mülkün korunması içinde "kişilerin canları malları cennet karşılığı satın alınmıştı".

Mülk temelde El mülküydü. El mülkünü korumak El yolunda cihattı. El mülkü de emirler elinde, emirler tasarrufuydu. Yanlışlarının hesabı da öte dünyaya aitti. Oh ne güzel!

Adalet mülk olup mülkün mülklülerin mülklerini korunması olunca mülklü olmak adaletli olmaktı. Adaletli olmak mülklü olmaktı. Mülklü olmak ta zaten adaletti. Çünkü El 'in ilk takdiri böyleydi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın popüler kültür kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 3)
Bir Makale Yazmak 2
Bir Makale Yazmak 4
Bir Makale Yazmak 3
Bir Makale Yazmak 1

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Diktatör Olsam Meydanlarda Gezer Miydiniz?
Çanakkale; Kuruluşun Felsefi Önsözü
Bir Parantezin Anatomisi
Şiir ve Estetik
Kurtuluşun Felsefesi
Bir Yazı Çalışması

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.