"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Kısaca ilk düzenli totem yapılar içine geçişte türümüze ait zorunlu olan kimi doğal referanslar totem yapılar içine eksen, çevrimi oldular. İşin özü işin bağ enerjisi bu temel sağlatmalardı. Sosyal duygudaşlık, ortak özellikli seçilim yasası bu işe katkındı. Referans eylemleri hızlan-dıran etkiydi. Zaman zaman ekseni çevrimin zihinsel izahı yerine kon-dular. Böylece kişilere dek temel gereksinmelerin karşılanmasındaki toplam doğal zorluğa karşı dayanışma nedenle bir araya gelindi. Yani tutula-cak yol, yol içinde olan kişileri birliyordu. Bir araya gelişin ilk andaki et-kisi kaostur. Bir araya geliş grup hareketiydi. Kişiler grup içine gelirken şimdiki gibi grup hareketini bilerek tasarlayarak gelmiyorlardı. Kişiler grup içine grup hareketi yerine bencil kişi eylemli hareketlerle geliyorlardı. Grup içinde yerli yersiz zamanla belirip sağlanmasına yönel inen bencil kişi hareketleri de grubun kaosuydu. Grup içinde bu kaos nedenle ne-yin nasıl ve hangi sırayla ne biçimde ne zamanda yapılacağına ilişkin zorunluluk belirmişti. Kişi yönelimleri çelişip çatışıyor grubu dağılma yönünde bir etki ortaya koyuyordu. Doğanın baskı ve basıncı olan zorlukların karşılanması kişi-leri aynı yol süreci ilişkilerine tabii kılmakla kişileri bir araya getiren etki ortaya koyuyordu. Bu iki çelişkin etkiler tıpkı Dünya’nın eksen çevrimli çekim bağıttı ne-denle şeylerin dünya merkezine doğru çekilmeleriyle, yine şeylerin dünyadan kaşça kurtulma kuvvet savrulmasına dönüşen etki gibi birbi-rine zıt efektti. Girişen zıtlıklar kararlı noktalarla kararlı dengeli noktadaki en ez enerji harcanmalı kaygı izolasyonları nedenle istikrar veren kesim alanları birbirini düzenliyordu. Grup, bu tür düzen alanları içine düşüyor, bu alanlara doğru çekiliyor, grup bu çekicilere yöneliyordu. Bu enerji dü-zeni demekti. Kesim yerleri denge ve istikrar yerleriydi. Bu düzen alanı, bu düzen va-haları içindeki senkronize düzenleyiş içinde grup hareketi, grup aklı ve grup bilinci dediğimiz kolektifi oluş ile ortaklaşma ortaya çıkıyordu. Bu kaostan çıkan güzellikti. Bu kaostan doğan yarardı. Doğal ya da temel referansların karşılanması içinde bir araya gelen yapı girişmesinde; kolektif paydaşlı sağlatmalar ve kolektif birimli za-manın zorunlu etkisi grubun, somut, nesnel ve apaçık referansları ol-dular. Yukarılarda belirttim. Grup içi davranışlarda istenilse de sürü davranış-ları oluşturulamıyordu. Bir damla içinde denizdeki fırtınanın kopama-ması gibi. Yani damlacığın etkisi denize şamil olamamakla deniz değil-di. Sürü içindeki grubun etkisi de sürü içinde sürüye şamil olamamakla sürü içinde düzenli öbek tekrarları ortaya konamıyordu. Sürü içinde su tutmayan elek seleksiyonu, totem grup içinde hem su tuttu. Hem bu seleksiyon yalıtıldı. Hem de bu seleksiyon toplum sal tutumun ana ek-seni yapılmıştı. Temel referanslar içindeki yavru bakımı genellikle doğuranın omuzla-rında oluyordu. Yavru bakımı ilk kes yalıtımlı bir alan içinde kesikli sü-rekli sıralı zaman içinde kaygıdan uzak, düzenli eylem ve düşünceler içinde ele alınmanın konusu oldu. Düzenlemeye konu olan yavru bakımı kolektif grup aklıyla ele alınan bir bakışımdı. Değilse kişi aklıya bulunmuş, kişi aklıyla ele alınmış değildi. Kolektif etki kişiler bilincinde bu şekilde yansıyordu. Kolektif etki kişiye etkiyen kolektif bilinç ve kolektif bağıntıydı. Bu tür kolektif etki, kolektif bağıntı ve kolektif olanak yansıması nedenle konuşan, girişen de kişiydi. Artık kolektifi oluş kişiye mirastı. Kişi kolektif içinde, kolektifi bir kolektif varlık olmuştu. Böylece kişi kolektif bir daya-nışma içinde ve kolektif birim zaman içinde olmanın avantajlarıyla tıpkı beslenme gibi zorunlu yavru bakımını da grup veya topluma yüküm etti. Demek ki kolektif paydaşlı kolektif birim zamanlı bir süreciniz olmasaydı çocuk bakımını asla toplumsal bir yüküm yapamazdınız. Zaten doğur-ma doğum ve doğurtma yaşamı grup içine getirildiğinde kendi kendine doğal durumla olup bitiyordu. Siz doğum sonrası doğum süreçlerini ko-lektif olanak içinde; bakımıyla, eğitimiyle kolektif davranış haline getiri-yordunuz. Denize doğan denize, deniz koşullarına aitti. Kolektif yapı içine doğan da kolektif koşullara aitti. Siz doğal referans içinde olup biten üremeyi, yalıtılmış bir alan içinde gruba ait kıldınız. Kolektif sınırlılıkla ele aldınız. Üremeyi, yavru bakımını, hayatın idamesini, yani sürdürüle bilir olanı, sağlamaları kolektif birim zaman içinde toplumsal kılmıştınız. TOPLU-MA REFERANS etmiştiniz. Bu aşamada doğal durum içinde doğuranlar ve doğurtanlar ve elbette ki doğumlar vardı. Ama doğuran ve doğurtanlar aynı anı yaşamlı duy-gudaşlık bağı içinde değildiler. Aynı yalıtma alan içinde aynı kolektif etkiye uğramıyordu (maruz kalmıyordu). Oysa şimdi doğal doğumlar aynı izolasyon içinde aynı duygudaşça, aynı toplumsal sahiplikti (aitlik-ti). Bunlar kişileri aynı gereksinme düzlemi içinde senkronize edici etki-lenmelerdi. Ne var ki bu totem alanlı süreç içinde de iyi bir evlat olma, iyi bir ana, baba olma ve analık hakkı, babalık hakkı gibi bir saçmalık hiç yoktu. Doğal referanslar içinde olup biten üreme ve yavru bakımıydı. Doğal durum içinde olup biten bu süreç yine aynı doğallıkla kolektifi bir totem yapı içinde de olup bitiyordu. Ancak doğa içinde olup biten doğumlara nazaran totem yapı içinde olan doğal doğumlara şimdi kolektif bir etki söz konusuydu. Kolektif yapı içinde doğan doğumlar kolektif etki nedenle doğuranını serbest eylemli kılmıştı. Yavruya bakıyorum diye rahat savunma ya-pamayan; bir tehdit karşısında rahatça savuşamayan; besin bulmada rahatça davranamayan doğuranlar kolektif etki nedenle şimdi serbestti-ler. Kolektif yapı yavru bakımını doğuran üzerinde almıştı. Bunu zorunlu ve kolektif nedenle yapıyordu. Değilse kolektif yapı yavruya bakma işini, iş olsun diye yapmıyordu. İş bölüşümü gereği yapıyordu. İş bölüşümü ortaklaşılabilir temel davranışlar üzerindeydi. Dahası totem alan "kolek-tif birim zamanlı, iş bölüşümünden kaynaklı" artı olanaklar nedenleriyle yavru bakımını da TOPLUMSAL YÜKÜM, TOPLUMSAL SORUMLU-LUK YAPMIŞTI.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |