..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




11 Ocak 2020
Biyo Dizel 63  
Bayram Kaya
Spritüal akım Platon sembolizmiyle anılacaktı. Spritüaline Platon’un bulduğu bir düşünce değildi ama spritüaliler olan tüm düşünce Platonla bilinecekti. Platon'un idealar öğretisine göre bu dünya simülasyonlardan ve illüzyonlardan ibaretti. Dünya gölgeler alemiydi. İmmanuel Kant bu spritüali neyi "biz rüyanın rüyasını görmekteyiz" diye belirtecekti. Rüyamı değiştiremiyorum diyecekti.


:HCB:
63
Spritüal akım Platon sembolizmiyle anılacaktı. Spritüaline Platon’un bulduğu bir düşünce değildi ama spritüaliler olan tüm düşünce Platonla bilinecekti. Platon'un idealar öğretisine göre bu dünya simülasyonlardan ve illüzyonlardan ibaretti. Dünya gölgeler alemiydi. İmmanuel Kant bu spritüali neyi "biz rüyanın rüyasını görmekteyiz" diye belirtecekti. Rüyamı değiştiremiyorum diyecekti.

Kısacası dinler El anlayışlı temel üzerinde ve bu temeli de destekleyen ne idüğü belirsiz ruhçu öğretiler üzerinde de şekillenecekti.

Dinler içinde temel referans korunacaktı. Temel referans göre mülk El’di. El mülkü dilediğine verir, dilediğine de vermezdi. Bu savlama karşısında dinlerin koruduğu ikinci temel öz şuydu. Kendisine mülk verilen emir sahiplerinin elinin altında bulundurduklarıydı.

Emir sahibinin elinin altında bulunanlar; mal, mülk, para ve köleydi. Köle de mal mülktü. Bunu nereden anlıyoruz? Elinin altında bulunan (köle) ile elinin altında bulunduran (efendi) bir olur mu? Diyordu. Efendi ile kölenin eşit olmadığını söylüyordu. Dinler köleliği değişmeden saklanması gereken bir yasa, bir kural olarak saklıyordu.

Bu nedenle dinlerin temeli köleci özdü. Efendi köle çelişkisini onaylayan ve sadaka söylemiyle efendi köle çelişkisini insan bilinç altına yerleştiren illüzyondu. Dinlerin ikinci bir illüzyonu ruhçu öğretiyle ve ruhçu felsefeyle de iyice sarılıp sarmalanan biçimlenmeleriyle spekülatif düşünce olmasıydı.

Dinler, spekülatif düşünce tartışması nedeni ile her türlü dış ve iç etkiye açık olan bir öğretiye de dönüşecekti. Dinlerin kendi üzerinde yaptırdığı yapay tartışmalar vardı. Bu boş tartışmalar dinlerin herkesçe bilinmeyen ajanda görevleriydi. Bu gaye ile dinler, kendisinin muhafaza ve müdafaa ettiği asıl öz olan köleci özü bize unuttururlardı. Dinler üretmeyen boş söz tartışmalarıydı.

Yine kolektif yapılı en başa dönelim. Köleci sistem yavru bakımı gibi en iyi ana olma gibi dünyanın en iyi babası olma gibi, evladı kendimiz için sigorta görme gibi kolektif yapı uhdesinde olması gereken bu sorunsallar; aslında kolektif yapının, kolektif ortama sunduğu kolektif yükümlerdi. Köleci sistemin kolektif yükü kişilerin üzerine yüklediği o köleci başlangıç içine dönersek aynı eksende şunları da belirtebiliriz.

Doğadaki temel üreme içinde bakımı yapılan yavrunun kendi kendisine olacak düşünmesi içinde ben uf demeden ebeveyni sırtımda taşımalı-yım; demesi yoktu. Kişiler böyle bir düşünmenin minneti içinde değildi.

Bunun gibi totem alan içinde de tıpkı doğadaki gibi doğal yol ile do-ğumlar oluyordu. Zorunlu kolektif birim zamanlı iş bölüşmesinden ötürü yavru doğuranın, doğurtanın bakım aitliği değildi. Doğuran doğurduğu çocuğa baksa bile doğuran başka yavrulara da bakacaktı. Sonuçta yavru o yapı sorumluluğuna; bakım, gözetim ve beslenme, aitliği olu-yordu.

Yapı içinde yavruyu doğuran o yavruyu emzirdiği gibi herhangi bir do-ğum yapan kişi de o yavruyu emziriyordu. Şimdiki şartlarla, şimdiki sosyal edimle olan insani duygularınızla geçmişe bakmayın, geçmişi kıyaslamayın lütfen. Bu durumda geçmişin anlaşılması zor olur. Yani kolektif başlangıcın içinde bakım, gözetim, emzirme, eğitim; ailenin, ki-şinin değil toplumundu.

Neden? Kolektif birim zamanlı iş bölüşümü içinde emen bir yavruya, sütten kesilene dek kişisi zamanı değil, kolektif zamanı ayırıyordunuz. Bu durumda sadece yavruya doğuranların bakması önemdi. Kısacası ava giden de kolektif zamanla gidiyordu. Savunma yapan da savunma için kişisi zamanla değil, kolektif zamanla savunma içine giriyordu vs.

Sözgelimi, üç yavruyu sütten keseceğiniz zamana kadar üç kişi emzir-sin. Bu üş kişi kolektif birim zaman içindeki bağıtla, üç yavrunun bes-lemesini yapmış olsun. Süt kesimi sonrası yavrulara bir veya iki kişi bakacak olsun. Üç bakıcıdan biri veya ikisi, kolektif birim zaman neden-le av yapma, savunma yapma gibi nedenle yeniden iş bölüşümü içine katılacaktır.

İki süt bakıcısı süt verme işinin kesilmesinden sonra savunma yapma, gözcülük yapma, ot, kök toplama, besin arama, güvenli yer aramaya daha çok vakit ayırtma gibi durumlarla sürece diğer yönlerden kolektif bir etki yapacaktır.

İş bölüşmesi nedeniyle oluşan kolektif birim zamanlı süreç içinde, ko-lektif yapının himayesini gören her bir bireyler gibi yavrular da toplu-mun uhdesindeydi. Yavrular toplumun umuruydu. Yavru bakımı kolektif süreç nedenli, kolektif etki nedeniyle çocuklar o toplum sal yapıya YÜ-KÜMDÜ.

Kolektif etki ortaya koymanın en temel en basit biçimi; iki kişiyle iş bö-lüşmesi yapmaktır. Yani eş sadakati varsa doğuran doğurtan ortaklığı çok basit sıradan bir kolektif etki ortaya kor. Bu da hiç yoktan ve tekil durum ile olan süreç içinde olmaktan çok çok iyidir.

Avcı toplayıcı yapılardaki kolektiflik ya da toplum sal oluş içinde üreten ilişki yoktu. Bu nedenle avcı toplayıcı yapıdaki zorunlu oluş, kolektif etki nedenleydi. Oysa üreten ilişki kolektif etkiyi çok çok katlamakla kolektif etkiyi vaz geçilemez denli katmerli yapmıştı. Üreten ilişki kolektif etki için bir katsayı orantısıydı.

Avcı toplayıcı dönemin sonuna kadar olan sürecin içinde henüz üretim ilişkisi ortada yoktu. Bu nedenle avcı toplayıcı totem yapı, üreten kolek-tiflik veya toplumsallık değildi. Sadece örgütlü iş bölüşümü içinde ol-manın sağlatmasını yapan kolektifi bir yapı içinde organizeni olan bir avcı toplayıcı yapıydılar.

Kolektif birim zamanı ve kolektif artık zamanı veren organize yapılara toplum denirse de toplum tanımı, asıl anlamını üreten ilişki içinde alır. Totem yapılar üreten kolektif birim zamanı ortaya koymakla toplum sal ve topluma bağlı sosyal sürecin birinci aşamasını ortaya çıkarmışlardı.

Yani avcı toplayıcı olan kolektif yapı, üreten ilişkiler nedenle birden bı-çakla keser gibi olmasa da avcı toplayıcı totemi bir sosyal yapı olmak-tan çıkıp; toplumsal bir sosyal yapı olma hüviyeti içine girmişti. Her iki yapı zamanın bağdaştırıcısı kolektif birim zamanlı kolektif etkiydi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.