Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Zaten önemli oranda yoksul ve işsiz sayısı ile fokur fokur kaynayan Amerikan sosyal yapısı, bu salgın ile beraber işsizlik, yoksulluk ve sefâleti daha da artırması kaçınılmaz bi durum olacaktı. Başta, New York, Washington, Chicago ve Manhattan gib önemli merkezlerinde birden on binlerce kişi sokağa dökülerek protestolara başladılar. Önceki hafta, ülkenin, Minnesota eyaletine bağlı Minneapolis kentinde polis, hükümeti hedef alan protesto olayları esnasında , George Floyd adlı siyahi bir Amerikalı’ nın boğazına diziyle basıp edip boğarak öldürmesinden sonra, ülkedeki gerilim âdeta had safhaya ulaştı. Bu gün itibariyle de, polis ile göstericiler arasındaki mücadele, kesintisiz olarak sürüyor. Geçtiğimiz yıl Hak’ kın rahmetine kavuşan Tarihçi Kadir Mısıroğlu , 2002 senesinde yazdığı FİLİSTİN’ İN DRAMI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ isimli kitapta; Amerika’ nın yıkılış sürecini anlatıyor ve konuyu aynen şu cümle ile noktalıyordu : “Amerika' nın 2020' de yıkılma vetiresi başlayacaktır.” You Tube kanalına bu başlık ile girildiğinde; bizzat Üstâd’ ın videolarından, kendi görüntü ve sesi ile bunun hikâye edildiğini görüyoruz. Hatta kendisine o yıllarda, bu “kehaneti “ hangi belirtilere dayanarak yaptığını soranlara da ; “ Bu bir kehânet değil, bu bir parlak akıl analizi” manasına gelecek cümle ile cevap veriyordu. Bilindiği gibi, Hz. Âdem’den bu yana, insanlık tarihi içinde gerek şahsi ve gerekse kurum olarak zulüm üreten her obje’ nin bir zeval sürecine girmesi kaçınılmaz olmuştur. Nice Nemrutlar, Firavunlar, Führerler, Duçeler; Şefler, devletleri ile birlikte, adevirlerini dramatik bir son ile kapatarak, dünya hayatı ile vedalaşmışlardır. Bu günkü Amerika’ ya baktığımızda , tarihî bütünlük içinde, onun siyasî ve hegemonik yapısı ve faaliyetleri olarak, kendisine en fazla benzerlik taşıdığı devletin Roma İmparatorluğu olduğunu görüyoruz. M.Ö. 27 yılında kurulup, çeşitli idârî şekillerle, en çok bilinen ismiyle Bizans olacak olan Roma İmparatorluğu, M.S. 15. yüzyıl ortalarında, Fatih’ in İstanbul’ u fethi ile varlığı sona erecek olan bu zâlim devlet, aynen, Birinci Dünya Savaşı sonrasından günümüze, bir asırdan fazla bir zamandır , Dünyanın baş belâsı olacak ABD gibi, o dönemlerde özellikle mazlum milletlere göz açtırmayan bir emperyal güç idi. ABD’ nin bu günkü devlet yapısı, felsefesi ve uygulamalarına baktığımızda, sanki o devir Roma’ sına, modernist makyaj yapılarak hayata geçirilmiş bir şekilde, günümüzdeki devamı olarak görebiliyoruz. ABD’ de de, aynen Roma Devletinde olduğu gibi, hükümranlığının her safhasında, Dünyanın hemen hemen her bölgesindeki insanların korkulu rüyası olacaktı. Resmen kuruluşu, 1776 senesine dayanan ABD, daha devletleşme durumuna gelmeden, Avrupalı göçmen yerleşimcilerin, o toprakların yerlisi olan Kızılderililere karşı, yaptıkları katliamların ilki, 1539 yılında İspanyollarca yapılır. Bu tarihten 1911 yılına kadar, 65 kadar toplu katliam yapıldığı, sonuçta, toplamda 70 milyon kızılderilinin öldürüldüğünden söz edilmektedir. Kendi sınırları içinde, bu temizliği yapan ABD, özellikle 1. Dünya Savaşı döneminde ülke olarak savaş dışında kalması, bu süre içerisinde de teknoloji ile sanayide önemli adımlar atmasını sağlayacak, 1920’ lere gelindiğinde ise, dünya liderliğini bir anlamda, o zamanki ünvanı ile Britanya İmparatorluğu olan, İngiltere’ den devralacak ve yine o zamanki emperyal bir güç olan SSCB ile birlikte 1990’ lara kadar rekabet içinde, dünyanın hemen her bölgesine müdahalelerde bulunacaklar, bunun sonrasında da, o bölge insanlarına karşı, sonu gelmez zulüm hareketlerini başlatacaklardı. ABD, çeşitli bahanelerle girdiği, başta Vietnam, Japonya, Kuzey Kore, Afganistan, Irak ve Suriye olmak üzere, bir çok ülkede milyonlarca mazlum ve sivili öldürecek, özellikle 1947’ de Filistin topraklarında kurdurduğu, İsrail’ e, verdiği siyasî, nakdî ve silah desteğiyle, Arap topraklarında o günden bu yana rahat huzur bırakmayacaktı. Özellikle 1989’ da, SSCB’ nin dağılmasıyla birlikte, yeryüzünün en büyük egemen gücü olan ABD, son yıllarda Çin’ in ekonomide ve sanayideki gelişmesiyle birlikte, bayağı bir düşüş gösterse de, para birimi olan doların sâyesinde bulunduğu siyâsi anlamdaki liderliğini korumakta idi. Ancak, bu gün yaşadığı sosyal ve iktisadi çalkantılara bir çare bulamazsa, halefi egemen güçler gibi, dönemini kapatacak ve yerini bir başka despot devletin inisiyatifine bırakarak, bu gün zaten 50 eyalet devletininin birliğinden meydana gelmiş konfederatif bir birlik devlet görüntüsü veren kurum, o kadar, belki de daha parçalı, küçük devletçiklere bölünerek dağılacaktır. “Zulm ile abâd olanın, âhiri ber bad olur” ilâhî tecellisi elbet bir gün ABD için de işleyecektir… Salih Zeki Çavdaroğlu 01 Haziran 2020 https://ferahnak.wordpress.com/2020/06/01/2002-yilinda-abd-yikilacak-kehaneti-gerceklesiyor-mu/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |