"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
İnsanoğlunun yaşamında yer bulan iki türlü karanlık vardır: Gece ile gündüzün birbirinden ayrılması bunlara verilecek birinci örnektir. Birbirini takip eden dünyada, en önemli yere sahip vazgeçilmez ikili için yaptığım örneklendirme insan yaşamında olumsuz etkiler bırakmamaktadır. İkinci tür de hayata karşı kalp gözlerinin açılmamacasına kapalı kalmasıdır. Lakin ikinci örneğimizden söz ederken hayatımızı etkisi altında bulunduran, doldurulması gerektiğine inandığım boşlukların yer aldığından söz etmek istiyorum. Her zaman karanlıkla ilgisi olduğuna inandığım şu fikri savunurum: Gece gündüze , gündüz geceye veda eder, aralarında kopukluk meydana gelmez. Fakat kalpler etrafına nasıl bakacağını bir unutursa, sahiplerinin karanlıkla vedalaşması için bir yol bulmak imkansız bir hal alır. İnsanlara nerede ne yapacağını unutturacağını düşündüğüm imkansızlıkların, yaşamları üzerinde olumsuz engeller teşkil etmemesi için kalp gözlerini her daim açık tutmaları gerektiğini anlatmakta bir sakınca görmüyorum. Hayatların ışığa hasret kalmaması için insanoğlu etrafına nasıl bir açıdan baktığını unutmamalıdır. Gecenin karanlığı, sabah güneşinin doğuşunda son bulur ,bahsetmekte olduğumuz ikinci karanlığın sonlanması, kendi elimizde olan bir şeydir. Kalplerimizin etrafına bakmakta olduğu gözlerini açık tutmamamız, hayatımızı zehir eden karanlığın yok edilmesinin önünde en büyük engeldir. Hayatımızda büyük kayıplar oluşturan kalp körlüğünü sonlandırıp yok etmeninde yine bizim elimizde olduğu zihinlere kazınması gereken en önemli gerçektir. Söyleyeceklerim bununla sınırlı değil ;elbette insanlar kendi karanlığının içerisinde boğulmamak için lazım gelen en önemli şeyin hayata doğacak olan güneşin batmasına meydan vermemelidir. Buna müsaade edildiği takdirde yüzlerdeki umut dolu tebessümlerin yerini yaşamlarımızı harabeye çeviren karamsarlığın yer bulacağı aşikar. Onun için kalplerimizdeki karamsarlıkları sonlandıran dünyamızın aydınlanmasında en büyük payın sahibi olan ışığın söndürülmesine engel olunmalıdır. Hayatımızın düzene girmesinde en önemli rolün sahibi olan ışığın söndürülmesine engel olamamamız halinde en büyük zararı kendimize vermiş olacağımız unutulmamalıdır. Bizler sözü geçen karanlığa teslim olur ,yani dünyanın gerçek güzelliklerini insan yaşamına zarar veren kötülükleri görmemiz için rehber olan kalp gözlerimizi kapatırsak, hem kendimize hem de etrafımızda yer alan muhataplarımızı dipsiz bir kuyunun içine sürüklemekten geri kalmayız. Bu da kendimizden sonra gelen nesillere anlatmaktan utanmamızı gerektiren yaşamaktan büyük üzüntü duyacağımız, en acı tecrübemiz olur. Kendimizi utandıracağına inandığımız hüsran fırtınası oluşturan acı deneyimlerin hayatımızda yer etmemesi için etrafımıza bizleri aydınlatacağını düşündüğümüz bir açıdan bakmak hayatımızın en doğru olayıdır. Hayatınızda lüzumsuz kalabalıklar yaratan dünyanızın güneşini almasını engelleyen kalın perdeler, bir daha indirilmemecesine kaldırılmalıdır. Elimizden yaşama sevincimizi alarak tebessüm eden insanları hayata küstüren karamsarlıktan bir an evvel kurtulabilmek için gayret göstermekten vazgeçilmemelidir. Tarlaya tohum ektiğiniz anda bakımını yapmadan yani suyunu gübresini vermeden topraktan verim almayı beklemek, sizlere anlatmaya çalıştığım karanlığın kollarına kendimizi bırakarak kolayca teslim olmaktır. Bahsetmiş olduğum verimi almak için toprağa en iyi şekilde bakmalı, beklememiz lazım gelen sürenin geçmesini sonra da zamanı geldiğinde toprağa ektiğimiz tohumun hasadını yapmak için kendimizi hazırlamalıyız. Sözünü etmiş olduğum hazırlığı da etrafımızı aydınlatan ışığın önünde kaldırılması imkansız olduğu düşünülen kalp körlüğünü ortadan kaldırarak yapmaya başlamalıyız. İnsanoğluna büyük kayıplar verdireceğini bildiğimiz körlüğe son verilmemesi ,sapla samanın birbirine karıştırılacağının göstergesidir. İnsanlara yazımın başından bu yana vurgulamakta olduğum karanlıkları birbirinden ayırt edebilmek için manevi gerçekleri görmezden gelmemeleri yönündedir. Bu gerçeklerin göz ardı edilmesi, aradığınız yolu bulmanızda imkansızlıklar meydana getirir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |