Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Yaşama sevinci; kişiden kişiye değişen, bazı hayatlarda kayıplar oluşturan, bazı hayatlarda ise beklenen güneşin doğuşuna şahit olduğumuz bir kavramdır. Bazı insanlara bakarız; küçük bir güzelliği elinde tutar, onun sayesinde mutluluğu bulur. Sahip olmanın sevindirdiği o güzelliği elinden kaybetmemek için gücü yettiğince savaşır,elde etmiş olduğu zaferin sevinci ile tebessüm etmekten bir an olsun vazgeçmez. Mutlu olmasına sebep olan güzellik, hayallerinde yarattığı hayatı boyunca kurmak istediği sevgi dolu küçük dünyayı oluşturur. Pencereden vuran güneş ışığının odamızı aydınlatması, tatlı bir kuş cıvıltısının kulaklarımızı okşaması, gülümsemek için yeterlidir. Belli kimseler de elinde her şeyi olduğu halde hayata karşı kafasında olumsuz düşüncelere yer vermekten kendini alamaz, beynini meşgul eden olumsuzluklar yüzünden de elindeki yaşama sevincini kaybeder. Üzerinde yaşadığı umut güneşinin aydınlattığı dünyasının kararmasına yol açar. İnsanoğlu için başarısızlıkları, elinden kaçırdığı kayıpları yaşama sevincini kaybetmesi için önemli bir sebeptir. Edindiği büyük başarılarının da onu ayakta tutan mutlulukları oluşturan etkenlerden olduğu bilinmesi gereken bir gerçektir. Kaleme aldığım yazımda size sunduğum bu konuyu, iki hali ile değerlendirmek istedim; çünkü bahsi geçen iki halin de hayatımızda yer ettiği aşikar. Göz önünde olan hayata dair gerçekler hakkında vatandaşların bilgi sahibi olması gerektiğine kanaat getirdim; ama baktım ki ikinci şekilde hayatını idare ettiren çok az kimse yer almakta. Daha çok yaşama sevincini kaybetmiş, hayatlarında yeri olmaması lazım gelen olumsuzluklarla iç içe olmayı tercih edenler görülmektedir. İnsanlar neden etrafına olumsuz nazarlarla bakıyor, düşüncesi ile gözlemlerime başladım. “Bakışlarımız, içimizin yüzümüze yansıttığı duyguların tercümanıdır.” düşüncemi de siz değerli okurlarımın bilmesi gerektiğine inanarak paylaşmayı uygun buldum. Farkına vardığım bir tek şey: Son yıllarda yüzlerde gülümsemenin eksildiği, sevindirici fikirlerin yerini olumsuz düşüncelerin aldığıdır. Ne kadar hayatımızda güzel olaylara şahit olsak da karamsarlığın, bizi sevindirmesi gerektiğini düşündüğümüz sevinçlerimizin önüne bir perde misali çekildiğini biliyoruz. Yani demem o ki bizi hayata bağlayan yaşama sevincimizi kaybetmemiz, dünyamızda parlayan ışığın söndüğünü gösteren önemli bir etken olmaktadır. Özellikle son yıllarda hayatımıza giren ve yaşamımızı alt üst eden pandeminin, insanların yaşama sevincini elinden aldığı düşüncesi, benim kafamda yer etmektedir. Dünya üzerinde gülümseyen insanların, koşarak oynayan çocukların yerini etrafına korku ile bakan toplulukların almasında bahsi geçen pandemi süreci etkili olmuştur. Bu yazıyı kaleme almama, görev yaptığım okulda beraber çalıştığım bir öğretmen arkadaşım sebep olmuştur. “Neden yaşama sevincimizi kaybettik?” diye bir soru ile sohbete başladı. Ben de haklılığına kanaat getirerek bu yazıyı sizlere sunmaya karar verdim. Muhabbet ettiğim her insanda bir isyankarlığın, hayata karşı bıkkınlığın meydana geldiğini gözlemledim. Yaptığım ufak gözlemlerime dayanarak öğretmen arkadaşımın sorduğu soru aklıma geldi. Hangi sebepler insanoğlunun yaşama sevincini elinden alıyor? İnsanlar neden hayatın bomboş bir kuyu olduğu fikrine kapılmakta ısrar ediyor? sorularına cevap aradığımız makaleyi yazmaya karar verdim. Son yıllarda başımızdan geçen olayları bir süzgeçten geçirmemiz gerektiği fikri kafamda cereyan etti. Özellikle dünyayı etkisi altına alan covit 19 virüsü yaşama sevincimizi elimizden aldı ve bizi yaşamak istediğimiz mutluluklarımızdan mahrum ederek yürümek istediğimiz yollara taş koydu, akraba arkadaş yüzü görmemize, nerede ise birbirimizi unutmamıza neden oldu. Hayatımızda yersiz karanlıkların meydana gelmesinde büyük bir etkiye sahip olan bu virüs, insanların yüzündeki gülümsemenin yok olmasının da en önemli sebebidir. İçimizde sevince dair hiçbir şey bırakmadığı da unutulmamalıdır. Hayatla barışık olmamızın önünde bir engel teşkil eden sebepleri ortadan kaldırabilmek için el birliği ile üzerimize düşen görevleri eksiksiz yerine getirmemiz icap etmektedir. Ne bizim elimizden ne de çevremizde yer alan insanların yaşama sevincinin, elinden uçup gitmesine müsaade edilmemelidir. Buna meydan verildiği takdirde bir daha elde edemeyeceğimiz kayıplara uğrayacağımızın da akıllardan çıkarılmaması lazım gelmektedir. Hayatımızda telafisiz kayıpların oluşmaması için omuz omuza olmaktan vazgeçilmesin, bizi ayakta tutan yaşama sevincimiz hiçbir zaman eksilmesin.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |