Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Hata; insanoğlunun doğasında yer alan, bir daha aynısını tekrarlamamak için ders çıkarması lazım gelen bir kavramdır. Fakat hayatımızı etkileyen yanlışlarımızdan ders almayı değil, aksine tekrar tekrar aynı yolda yürümeyi tercih ediyoruz. Yaptığımız tercihlerin yanlış olduğuna inanmak yerine, onları hayata geçirebilmek için büyük gayretler gösterme yoluna giriyoruz. Dillerden düşmeyen ,güzel bir şarkıya konu olduğu üzere hatasız kul olmaz. Demektir ki yapılan bazı küçük hataların telafisi için her zaman ikinci bir şans vardır. Yalnız fırsat veren şahısların göstermekte olduğu iyi niyetin suistimale uğramasına hiçbir zaman müsaade edilmemelidir. Bahsettiğim hataların mutlaka ödenmesi gereken bir bedeli oluyor. Bu bedeli de en fazla ödemek zorunda bırakılanlar ,anneleri ve babaları tarafından yalnızlığa sevgisizliğe ve sokakların acımasız kollarına terk edilen, hiçbir şeyden habersiz, masum, küçük çocuklar. Bu nadide çiçeklere bu bedelin ödetilmemesi için insanlara yapılan en küçük hatadan bile ders çıkarabilmesi gerektiği öğretilmelidir. Bizi içine düştüğümüz yanlışlardan çevirme fikri ile hareket eden şahısları dinlemek yerine kendi yolumuzun doğru olduğu inancından vazgeçmiyoruz. Önümüze çekilen perdenin yarattığı karanlık yüzünden yanlışlar denizine girmeyi engelleyemiyoruz. Dünyamızı karartan cehalet perdesini kaldırma konusunda başarıya ulaşabilsek büyük ölçüde hatalarla vedalaşacağımız aşikar. Hayatımızı aydınlatmasında etkili olan ilim güneşinden kaçarak cehaletin karanlığının peşinden koşmaya devam ediyoruz. Bu gereksiz koşunun hayatımızı büyük boşluklarla tanıştıracağı da fark edilir bir gerçektir. Büyük bir hızla geçilebileceğine inanılan bu dikenli yolda, düşmeden yürüneceğini sanmakla kendimizi hayatımızın hatasının kucağına bırakıyoruz. Bir gemi misali fırtınalı denizlere yelken açarak rotamızı şaşırıp alabora olmaktan kurtulamıyoruz.. Hatalarımızla yüzleşmekten ziyade bizleri telafisi imkansız kayıplara uğratmasına meydan vermek kolayımıza geliyor. Gözlerimiz gerçeği görmenin değil ,işine geleni görmenin insanlık için doğru olduğu inancı ile hareket ediyor. Yanlış yollarda yürümenin insan yaşamında ne tür boşluklar oluşturacağının farkına bile varmıyor. Arkasına sığınılan yanlışların insanoğlu açısından ne tür zorluklar meydana getireceği düşüncesi göz önünde bulundurulmalıdır. Yapılan yanlışlarımız yüzünden boşluğa sürüklendiğimizi bildiğimiz halde tekrarlamak yerine; aksine ders çıkarma yoluna gidilmelidir. Yolumuzu doğru seçmediğimiz takdirde engellerden oluşan yolun sonunu kolay getiremeyeceğimizin mümkün olmadığı unutulmamalıdır. Hatalarımızın meydana getirdiği olumsuzlukların yaşamımızda istemediğimiz etkiler bıraktığı gerçeği, gözden kaçırılmamalıdır. Biz insanların görmek istemediği en önemli şey: Canımızı yaktığını bilerek denize atlar misali aynı yanlışa devam etmektir. Cehalet gözümüzü öyle bir kör ediyor ki önümüze bakmıyor ,hatalar denizinde yüzmenin bize nelere mal olduğunu fark etmiyoruz. Düşünerek hareket etsek hırslarımızın götürdüğü yere gitmek yerine mantığımızın yolunda yürüsek hatalarımızın sayısı önemli ölçüde azalacaktır. Fakat insanlar yaptığı yanlışları tekrarlayarak girmekte olduğumuz azaltma çabamızı boşa çıkarmaktadır. Bundan da en büyük zarara uğrayanların kuşkusuz masum insanlar olduğu görülmektedir. Bizim içerisinde bulunduğumuz çabalarımızın boşa çıkarılma girişimlerine ve masum insanların zarar görmelerine engel olunması gerekmektedir. Bu konuda başarıya ulaşamadığımız takdirde hatalar çoğalacak, çoğaldıkça büyüyecek, büyüdükçe insan yaşamını enkaz yığını haline getiren bir deprem etkisi yaratacaktır. Sözünü ettiğim depremin yaşanmaması için üzerimize düşen vazifeleri eksiksiz yerine getirmek için elimizden gelenden fazlasını yapmaktan bir an olsun vazgeçmememiz gerekmektedir. Yapmamız gereken görevleri ,sorumluluklarımızı bilerek tamamlayalım ki başta çocuklarımız olmak üzere masum insanlar cahil kimselerin yaptığı hataların bedelini ödemek zorunda bırakılmasın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |