Hiçbir þey yaþam kadar tatlý deðildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
Gazimaðusa Namýk Kemal Lisesi’nde bir Cuma günü, son ders saati idi. Zilin çalmasý ile birlikte dersi bitirmiþ, bayrak törenini yaparak haftayý da kapatmýþtýk. Arkadaþlara “Ýyi tatiller” diledikten sonra Belediye Otobüs Terminali’nin yolunu tutmuþtum. Doðruca Hacý’nýn Kebap Evi’ne yürüdüm. Hayli de acýkmýþtým. “Bugün her halde çift porsiyon yerim” diye düþünüyordum. Gerçi ayýn sonlarýna doðru idi. Cepte fazla para da yoktu. Ama ne de olsa burada kredimiz sonsuzdu. Aybaþýnda anýnda ödeme. Ýþte bu, esnaf ile karþýlýklý güven demekti. Yolda yürürken, birkaç tanýdýk dost ve bazý öðrencilerimle karþýlaþtým. Ayaküstü merhaba ve hoþsohbetten sonra yola devam ettim. Derken, iþte terminaldeyim. Gideceðim kebap evi terminalin arka tarafýna düþüyordu. Kapýdan içeri girdim. Ocak baþýnda her zamanki gibi Mehmetali vardý. Þiþleri mangala atmýþ, kan ter içinde kalmýþtý. Öðle üzeri olduðu için müþteri yoðundu. Mehmetai beni görünce: - Oooo hocam! Hoþ geldin. Buyur, dedi. Sonra yanýndaki çalýþana - Oðlum, hocama bir buçuk Adana getir, diye baðýrdý. - Vallahi birader açlýktan ölüyorum, dedim. Kendimi buraya zor attým. Sýcaklar da kendini iyiden iyiye gösterdi. Çatladým doðrusu. - Öyledir hocam, buyur sen otur. Kebabýn þimdi piþer, dedi. Oturdum. Biraz sonra kebabým piþmiþ, önüme gelmiþti. Tam yemeye baþlamýþtým ki Hacý, kapýdan içeri girdi. Arkasýndan da Çiðiloðlu. Belli ki köyden geliyorlardý. Hacý: - Demedi mi ben sana, hoca, þimdi gelmiþtir, yemek yemeye baþlamýþtýr diye. Yakaladýk birader. Hoca þimdi bizim kebaplarý da söyler, afiyetle yeriz. - Selamünaleyküm, diyerek yanýma oturdu. Çiðiloðlu: - Hocam, afiyet olsun. Hiç þansýn yok. Çünkü çok fena acýktýk. Ta köyden buraya senin için geldik, dedi. Bu arada Mehmetali ocaktan atýlarak: - Hocam, bugün halin harap. Az önce de Burhan aradý. Ýzindeymiþ. Hoca gelirse beni beklesin dedi. Mecburen bir kebap da ona ýsmarlarsýn. - Etme gözünü seveyim. Onu Allah doyuramýyor ki ben doyurayým. Adam, insan deðil, mübarek ayý. Doymak nedir bilmiyor ki, dedim. Tam bu sýrada dýþardan uzun bir korna sesi duyduk. Bir araba tam ön tarafýmýzda durdu. Gelen Burhan’dý: - Hocaaaaa! Diye baðýrdý. Mehmetali: - Ýþte geldi seninki hocam, dedi. Bu arada kebaplarý da atmýþtý mangala. Burhan da benim gibi eni boyu bir olan ve yemesini çok seven biriydi. O da, ben de çok þiþmandýk. Bizi gören kardeþ zannediyordu. - Kardeþ misiniz? diye soruyorlardý. Ben: - Etme arkadaþ, ben, bunun kadar çirkin miyim? diye cevap veriyordum. Burhan: - Selamünaleyküm arkadaþlar, diyerek içeri girdi. Afiyet olsun. Her halde kebaplar hocadan. Hemen benim kebabýmý da atýver Mehmetali. Bir buçuk olsun, zira kurtlar gibi açým, dedi Mehmetali: - Birader, sen bir buçukla doymazsýn. Bak hocama, iki kiþilik yiyor, dedi. Burhan: - Ben, hocadan ne zaman geri kaldým? Hemen bana da iki kiþilik at, dedi. Ben: - Çüüüüþ, ayý! Bir porsiyon nerene yetmiyor? Doymam diye mi korkuyorsun? Burhan: - Ben anlamam arkadaþ, açým. Üstelik misafir sayýlýrým, dedi. Çiðiloðlu: - Hocam, ceza yemene az kaldý. Aðzýný bir daha açarsan üç porsiyon yer, dedi. Burhan: - Valla yerim, dedi iþtahý kabarýk bir þekilde. Hep beraber gülüþmüþtük. Derin bir sohbete daldýk. Dostluðumuz o kadar derin ve eskiydi ki birbirimize asla darýlmýyor, kýzmýyor ve küsmüyorduk. Kebaplarýmýzý afiyetle yedik. O gün Cuma olduðu için terminalde Pazar yeri de kurulmuþtu. Gazimaðusa Belediyesi’nin yenilerde baþlattýðý iyi hizmetlerden biriydi bu. Terminal, her zaman olduðu gibi bu hafta sonu da kalabalýktý. Gelen giden, baðýran çaðýran haddinden fazla idi. Bütün Maðusalýlar, sanki buraya akýn etmiþti. Alýcýlar, satýcýlar, geziciler, öylesine dolaþanlar, kadýn, erkek, genç, ihtiyar… Herkes buradaydý. Bu arada omuzlarýnda halý yüklenmiþ seyyar satýcýlar da bir aþaðý, bir yukarý alýcý arýyorlardý. Bu kiþiler, Türkiye’den gelmiþler, kendilerine üç beþ kuruþ ekmek parasý kazanmaya çalýþýyorlardý. Eðer alýcý bulurlarsa belki de hemen bu akþam geri döneceklerdi. Dönerken de buradan çeþitli eþya alacaklar onlarý valizlerine doldurup memleketlerine götürerek satacaklardý. Biz, kendi aramýzda gülüp eðlenirken, bu satýcýlardan biri içeri girdi. Orta yaþlý, biraz göbekli, suratý biraz asýk, esmer ve çirkin biriydi. Bize: - Abiler, hakiki Antep halýlarým var. Kelepire býrakacaðým. Acil bir iþim çýktý. Hemen bu akþam Türkiye’ye dönmem gerekiyor. Bir bakmak ister misiniz? Dedi. Ben, halýcýya dönerek: - Aman gardaþým, dur gözünü seveyim. Ayýn þu son günlerinde memurda para mý olur? Halý deyip de bizim baþýmýzý aðrýtma, dedim. Burhan: - Gel arkadaþ gel. Seni Allah gönderdi. Hele bir bakalým þu halýlara. Benim halýya ihtiyacým vardý zaten, dedi. Halýcý: - Abi, isterseniz dýþarý çýkalým, daha rahat bakarsýnýz diyerek dýþarý çýktý. Burhan’a döndüm: - Allah’ýný seversen býrak þunu ya. Almayacaðýn yere bizi boþa uðraþma, dedim. Burhan: - Yok oðlum, alacaðým. Haným ne zamandan beri halý deyip duruyor hem. Adam, halýlarý açtý. Topu topu iki tane halýydý. Alýcý gözlerle halýlarý þöyle bir inceledik. Çin ipeði, Hint kumaþý olsa ne yazar? Hangi birimiz anlýyoruz halýdan? Hangisi iyi, hangisi kötü? Hangisi kaliteli, hangisi kalitesiz? Hiçbirimiz bilmiyoruz, anlamýyoruz… Burhan: - Evet dayý, bu halýlara ne sayýyorsun? dedi. Adam: - Vallahi abi, bu halýlar hakiki Antep halýsý. Ýnanmazsanýz bakýn. Elle dokuma, çift dikiþ. Asýl fiyatý 28 milyon. Ben, size 25 milyona býrakayým, dedi. Hep beraber uzun bir: - Oooooo! Çekmiþtik. Hacý: - Kelepir dediðin de buysa, gerisi ne kadardýr kim bilir? Dedi. Adamýn söylediði fiyat, gerçekten de çok yüksekti. Ben: - Topla gardaþ, topla. Kandýracak baþka adam bul. Biz, halý falan istemiyoruz, dedim. Adam, Burhan’a dönerek: - Abi, bir fiyat ver, dedi. Burhan: - Ne bileyim gardaþ, Çok istedin. Adam, elini uzatýp toka yaparak: - Abi ver bir fiyat. Ne dersen kabul. Burhan: - Söylediðinin yarýsý. Adam: - Yapma abi, çok ucuz dedin. Zarar ederim. - Valla kusura bakma. Kabul edersen yarýsý. - Abi, sana yeminle diyorum, acil iþim olmazsa asla kabul etmem. Burhan: - Gardaþ yeme bizi. Adam: - Tamam abi, kabul. Ver elini. - Ustam, býrak þimdi onu. Halýnýn asýl fiyatý nedir, onu söyle. - Dedim ya abi. Asýl fiyatý 25 milyon. Ama sana 15 milyon. - Yok, pahalý. Düþ biraz. - 10 milyon abi. Son fiyat. Adam, bin bir yemin ederek ayný sözleri söyleyip durdu. - Abi, iþim acil olmasa, size bu fiyata kesinlikle vermem. Sizleri de sevdim. Mert insanlara benziyorsunuz. Ben de mertçe size doðruyu söylüyorum. - Yapma dayý. Bize resmen ayak yapýyorsun. Þu fiyatý biraz daha indir de alalým halýlarý. - Al abi, sen söyle. Ýstediðin fiyata halý senin olsun. Mal, artýk benim deðil senin. Çiðiloðlu: - Usta, senin bu fiyata verdiðin halýlarý biz, yolluk yapýyoruz. Buna halý demeye bin þahit ister. Hadi biraz daha düþ de anlaþalým, dedi. Satýcý: - Tamam abi. Bir þey demedim. Ne verirseniz verin. Artýk bu halýyý buradan kesinlikle kaldýrmam. Bunlar, sizin malýnýz oldu, dedi. Çiðiloðlu: - Benden 8 milyon arkadaþ. Satýcý: - Buyur abi, sattým gitti. Hayýrlý olsun. Ver elini, dedi. Çiðiloðlu gülerek: - Yok gardaþ, yine de çok para. Allah, iþini gücünü rast getirsin. Nasibini git baþka yerlerde ara. Sana kolay gelsin, dedi. Satýcý: - Yok abi, yemin ettim. Halýlarý buradan kesinlikle kaldýrmam. Bunlar sizin oldu. Burhan, beni kenara çekti: - Ya hocam, 28 milyondan 10 milyona düþtü. Sonra 8 milyona razý oldu. Biraz daha sýkýþtýrýrsak 7 milyona da düþer. Gel, þu halýyý sana alalým, dedi. Ben Kýzgýnlýkla karþý çýktým: - Deli misin oðlum sen? Bende o kadar para ne gezer? Ay sonundayýz. Burhan, adama dönerek: - Bak dayý, sana bir fiyat daha vereceðim, kabul edersen aldýk gitti. - Tamam abi. Senin canýn sað olsun. Ne dersen o. - Gönlümden 7 milyon geçti. Tamam mý?, - Çok ucuz dedin be abi. - Baþka fiyat yok. - Hiç kar vermedin abi. - Hadi hadi, kabul et. Senin de iþin olsun, bizim de… - 7 buçuk olsun bari. - Baþka fiyat yok. 7. - Tamam abi. Sizden de kar almayayým. Ne yapalým, bu da böyle olsun, dedi. Burhan: - Dur bekle, diyerek beni yanýna çekti. Dýþarý çýkarttý. Telefona sarýlýp hanýmýný aradý. Olayý özetleyip hanýmýna sordu. Telefonu kapatýp bana döndü: - Haným diyor ki, gerçekten Antep halýsýysa ve çift dikiþse çok ucuz. Tamam hocam, kaçýrmayalým. Kelepire geldi. Ýþ bitti, alalým, dedi. Ben yalvarýrcasýna: - Oðlum, dur. Þunu baþýma bela etme. Ýstemiyorum. Param yok. Anlamýyor musun? - Yapma hocam, kaçýrma bu fýrsatý. - Ben sana ne söylüyorum, sen bana ne diyorsun. Param yok, param… - Senin canýn sað olsun hocam. Ne demek? Hemen sana bir çek keserim. Sen de aybaþýnda ödersin. Olmadý ne müsait olduðunda verirsin, olur biter, dedi. Biraz düþündüm. Bu defa ben telefona sarýldým. Kýz kardeþime durumu anlattým. O da: - Ucuz, istersen al, dedi. - Peki, dedim. Satýcýya döndük. Burhan: - Tamam dayý, Alýyoruz. Ýþte çeki yazýyorum. Çek güvenilir. Bankaya telefon açýp sorabilirsin, dedi. Satýcý: - Aman abi, ne demek? Sizler güvenilir birine benziyorsunuz. Ben, insan sarrafýyým. Doðru adamý görür görmez anlarým, dedi. - Oldu, buraya yazýyorum. Ýtiraz istemem. - Aman abi, yeteri kadar zarar ettim zaten. Ne olur, çok fazla düþürme fiyatý. Fazla zarar etmeyeyim. - 6 buçuk yazýyorum, dedi Ben Yýldýrým bir hýzla atýlarak: - 6 olsun. Düz kalsýn. Buçuklarla kim uðraþacak? Satýcý: - Hadi öyle olsun. Seni kýrayým abi. Sizin hatýrýnýz için kabul ediyorum, dedi Burhan, çeki yazýp uzattý. Adam, sevinçle çeki alarak oradan hýzla uzaklaþtý. Kýsa zamanda ortalýktan kayboldu. Ben, halýya bakýp incelemeye baþladým. Çok ucuza kapattýk diye seviniyordum doðrusu. Keyifler yerine gelmiþti. Oturup sohbete devam ettik. Kuyruðu doðru olsun diye herkese kahve ýsmarladým. Keyifle içtik kahveleri. Biraz sonra içeri halý satan baþka bir adam girdi: - Abiler, elimde kalan son iki halý. Akþam memlekete geri döneceðim. Size maliyetine býrakayým. Almak ister misiniz? - Hepimiz, þaþkýnlýkla birbirimize baktýk. Burhan: Kaç para bunlar? Dedi - Anlaþýrýz abi - Ne kadar? - 10 milyon. Mehmetali kýzgýn bir þekilde: - Ulan, þimdi 6 milyona aldýk, dedi. Adam: - Sizi kazýklamýþlar abi, ben size 5 milyona býrakayým. - Ýkisini birden mi? - Ýkisini birden. Mehmetali ayaða kalktý. Çekmeceden 5 milyon getirerek satýcýya verdi. Satýcý parayý alarak mutlu bir þekilde gözden kayboldu. Mehmetali gülerek: - Geçmiþ olsun hocam, bir milyon lira kazýk yedin, dedi. Ben, sinirlenerek Burhan’a sövüp duruyordum. Biraz sonra hepimiz düþtüðümüz tuzaða gülüyorduk. Hacý: - Ya birader, þöyle ucuzundan bulsam bir halý da ben alýrdým. Hanýma hediye ederdim, dedi. O anda Yedikonuk otobüs þoförü Ahmet Aðabey içeri girdi: - Merhaba arkadaþlar, nasýlsýnýz? Dedi Ben: - Hiç iyi deðiliz, dedim. - Hayýrdýr hocam, sinirli görünüyorsun, ne oldu? Dedi. Hacý gülerek: - Hocama dokunma aðabey, bir milyon liralýk kazýk yedi. Onun acýsýný sindirmeye çalýþýyor, dedi. Ahmet: - Ne kazýðý yahu? - 6 milyona halý aldý. Mehmetali, ayný halýyý baþkasýndan 5 milyona aldý. Ahmet: - Ne 6’sý, ne 5’i yahu? Az ötede gencin biri 4 milyona satýyordu. Hacý: - Yapma yahu, ciddi misin? - Tabii ciddiyim. Ýstersen çaðýrayým çocuðu, hemen gelir. - Hadi çaðýr bakayým. Ahmet aðabey koþarak gitti. Biraz sonra çocukla çýktý geldi. Çocuða halýnýn fiyatýný sordu. Çocuk: - 4 milyon, dedi. Ben de, Mehmetali de renkten renge girmiþtik. Hacý: - Bir güzellik yap hemen alayým gardaþ, dedi Çocuk: - 3 buçuk son fiyat abi, dedi. Hacý, cebinden 3 milyon çýkardý: - Bütün param bu. Kabul edersen alýyorum, dedi. - Canýn sað olsun abi. Hayrýný gör, dedi. Çocuk parayý alýp uzaklaþtý. Hacý, karlý bir iþ yapmanýn verdiði zevkle: - Vallahi hocam 3 milyonluk kazýk yedin. Bunu Burhan’dan çýkarýrsýn artýk, dedi. Bendeki sinir, hat safhaya ulaþmýþtý. Ben kýzdýkça Burhan gülüyordu. O güldükçe de ben sövüyordum. Burhan: - Canýn sað olsun hocam. 3 milyoncuk dediðin nedir ki? Sana dokunmaz. Beþ dakika sonra hepimizi bir gülme tutmuþtu. Yediðimiz kazýða, katýla katýla gülüyorduk. Hacý: - Valla hocam, içimizde en akýllý, en gözü açýk da benmiþim. Maþallah ne kadar ucuza aldým. Kýsmet ayaðýma geldi, dedi. Ben: - Saðlýk olsun Hacý’m. Enayiler olmazsa gözü açýklar nasýl geçinecek dedim. Bütün muhabbet bittikten sonra dükkâný kapatýp halýlarý arabalara yükledik. Akþam olmak üzereydi. Köyün yolunu tuttuk. Köy, Maðusa Lefkoþa yolu üzerinde, birazcýk içerideki Güvercinlik Köyü idi. Maðusa’ya 15 km uzaklýktaydý. Yolda giderken ben: - Arkadaþlar, bari evdekilere söylemeyelim. Canlarý sýkýlmasýn, dedim. Burhan: - Canlarý mý sýkýlmasýn, yoksa enayiliðin mi ortaya çýkmasýn hocam? Dedi. Katýla katýla güldük. Ben, Mehmetali ve Burhan ayný arabada idik. Hacý ile Çiðiloðlu da Hacý’nýn arabasýndaydý. Arka arkaya köyün yoluna girdik. Derken tam bizim evin önünde durduk. Arabalardan indik. Halýlarý indirdik. Ýçeri geçtik. Kýz kardeþim halýlara baktý. Baþladý gülmeye: - Çok ucuz dediðiniz halýlar bunlar mý? Ben: - Evet. Hakiki Antep halýsý. Çift dikiþ, dedim. Hem de 6 milyoncuk. Kýz kardeþim, halýnýn altýný çevirip baktý: - Yahu bunun neresi çift dikiþ? Baksanýza ipince bu. Çift dikiþ olan halý daha kalýn olur. Bunlar, adi, basit halýlar. Sizi kandýrmýþlar. Bu gün öðleye doðru köyde de satýyorlardý. Ayný halýlar. Fiyatlarý da 1-2 milyon arasýndaydý. Vallahi çok fena kazýklamýþlar sizi. Afiyet olsun, dedi. Hepimiz birbirimize baktýk. Ben, “En akýllýnýz benim” diyen Hac’ýya döndüm. Onun da rengi atmýþtý. Ama yine de “En az kazýðý ben yedim” diyordu yüzü. Gülsek mi, üzülsek mi biz de bilemiyorduk.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |